Hiç şaşırmadım…
Milletvekilleri “gol”
atmış…
Hep atıyorlar
zaten…
Halkın
kalesine…
Ama bu seferki bir
başka…
Engelliler haftası
kapsamında, görme engellilerden oluşan Başkent Görme Engelliler
Spor Kulübü Takımıyla dostluk(!) maçı yapmışlar…
Adı dostluk maçı ama dost
oldukları falan yok vekillerin…
Sadece yüzde yirmi görme
kabiliyetleri var görme engellilerin…
Tabiri caizse, topu
“gözüne soksan" görmüyor adamlar. Ve sen gidip onların kalesine
“gol” yağdırıyorsun…
Allah bilir gollerden
sonra timsah yürüyüşü de yapmışlardır!
Üstelik vekilin biri tam
dört gol atmış... Bir tane yetmemiş hırsını yenmeye…
-Milletvekilleri geçen yıl
da kimsesiz çocuklarla maç yapıp onları da yenmişler ve çocuklar
maçtan sonra çok ağlamış, zorla susturmuşlar…
Pes yani…
Hem çocuk onlar, hem
kimsesiz…
Zaten onlar için bir şey
yapmıyorsun, onların kimsesi olmuyorsun…
Oturduğun yerden
geleceklerine gol atıyorsun bari oyun sırasında kalelerine
atma…
Daha çocuk onlar
ya…
Ve üstelik sen “kocaman”
milletvekilisin…-
İnanın, dünyanın hiçbir
yerinde böyle bir körlük, böyle bir hırs, böyle bir dostluk(!)
anlayışı daha göremezsiniz…
Ne diyeyim ki…
Adı üzerinde dostluk
maçı…
Ve karşı takımın
oyuncuları görme engelliler…
Siz kimin görme engelli
olduğunu anlayabildiniz mi şimdi?
Türkçeyi
seviyorum…
“Gönül gözüyle
görmek” deyimi başka hangi dilde var
ki…