Gölge CIA'nın çılgın Türkiye senaryosu
Abone olGölge CIA bu kez Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesini mercek altına almış. Ortaya da bu gizli Adana anlaşması çıkartılmış. İşte o anlaşma
İNTERNETHABER - Taraf,
Stratfor belgelerinde bu kez olası Suriye - Türkiye savaşını ele
almış. Cevabı aranan soru ise Türkiye'nin Suriye'ye müdahale edip
etmeyeceği.
Analistler çılgın bir senaryo ortaya koymuşlar, bu senaryoya
dayanak olarak da gizli bir anlaşmayı delil olarak göstermişler.
1998 yılındaki bu gizli anlaşmaya göre Türkiye istediği an Suriye
sınırını geçebilir.
Stratfor’un Ortadoğu analisti Reva Bhalla’nın
görüştüğü bir Türk diplomat, 1998’de Suriye ile Türkiye arasında
imzalanan Adana Antlaşması’nda, Türk ordusunun PKK’ya yönelik
operasyonlar kapsamında Şam’ı bilgilendirmeden sınırın birkaç
kilometre içine girebileceğini aktarmış. Bu bilgi üzerine Stratfor
uzmanları, Türkiye’nin tampon bölgeye sıcak bakmadığını
düşünmelerine rağmen yine de bir tampon bölge kurulması halinde
bunun nasıl ele alınacağıyla ilgili, anlaşmadaki yasal dayanağı
incelemeye koyulmuş.
BU ANLAŞMA İLE 15
KİLOMETRE
İÇERİ GİREBİLİRLER
Bhalla, 15 Kasım 2011 tarihli yazışmada Türk diplomatın Adana
Antlaşması’nı gündeme getirmesini şöyle aktarıyor: “Bundan birkaç
gün önce Türk diplomatik bir kaynak, Türkiye-Suriye arasında
1998’de imzalanan antlaşmadaki bir maddenin, Türk
birliklerine Suriye sınırının birkaç kilometre içerisine girme
imkânı sağlayacağına değinmişti. Antlaşmanın kamuya açık erişimdeki
metnini taradık ve bu maddeye uzaktan yakından benzeyen tek bir
satıra rastlayamadık. Fakat başka bir kaynakla izini sürünce,
şunları buldum:
20 Ekim 1998’de Suriyeliler ile Türkler, iki ülke arasındaki
çatışmayı noktalayan ve ikili ilişkilerini düşmanlıktan işbirliğine
dönüştüren, gizli belge mahiyetindeki Adana
Antlaşması’nı imzaladı.
Antlaşmanın şartlarına göre Suriye, Hatay konusundaki toprak
talebinden feragat etti ve Türk ordusunun Kürt isyancıları,
öncesinde Suriyeli yetkililerin iznine gerek olmadan, Suriye
sınırının 5 km ötesine kadar takip edebilmesine izin verdi
(bazı internet siteleri Hafız Esad’ın Türk ordusunun Suriye
topraklarının 15 km içerisine kadar girmesine izin verdiğini
söylüyor ama 5 km’lik izin daha mantıklı geliyor).
ANLAŞMA İTİNAYLA
GİZLENİYOR
Türk ordusunun tanklarını sınırın öbür tarafına sürmesinden
korktuğu bir dönemde Suriye’nin verdiği çok büyük bir taviz. Adana
Antlaşması’nın şartları kamuoyuna açıklanmadı çünkü bu Suriye için
Türklerin taleplerine karşılık topyekûn bir kapitülasyondu.
Kimileri anlaşmayı Camp David Sözleşmesi’nin Türkiye-Suriye
versiyonu olarak da tanımlıyor. Aşağıdakiler Adana Antlaşması’ndan
söz eden ve Türkiye’ye Suriye toprağına girme hakkı tanındığını
gösteren Arap siteleri.” [Bhalla bu noktada dört internet sitesinin
adresini veriyor]
TÜRKİYE, PKK'YI BAHANE EDİP
GİRER
Bhalla’nın gönderdiği adreslerdeki bilgileri inceleyen analist
Omar Lamrani [Stratfor’un Arapça bilen uzmanlarından], iki adreste,
‘PKK üyelerini izlemek için sınırın 15 km ötesine, birinde beş km,
bir diğerinde ise belirli bir mesafe kat etmesine izin
verildiğinin’ yazdığını belirtiyor. Ancak Lamrani hiçbirinde tampon
bölgenin söz konusu olmadığına ve Suriye sınırının en fazla 15
kilometre içine girilebilecek şekilde bir ‘takip/sıcak takipten’
söz edildiğine işaret ediyor. Bunun üzerine Bhalla şöyle karşılık
veriyor:
“Evet bu bir sıcak takip maddesi. Fakat buradaki ana
fikir Türkiye’nin bu sıcak takip maddesini sınırın öteki tarafına
birliklerini gönderme ve orada mevzilendirmek için gerekçe olarak
kullanmayı göz önünde bulundurması. Bu kuralları esnetmek olur ve
Türkiye’nin o bölgedeki bir Kürt tehdidine yanıt verecek (veya icat
edecek) şekilde böylesine bir müdahaleyi meşru kılması
gerekir.
Bhalla yazışmanın son bölümünde ise sorular üzerine Türk diplomatik
kaynağının söylediklerini şöyle aktarıyor: “Bunlar Türk diplomatik
kaynağın söyledikleri –Türkiye, topraklarını PKK
saldırılarından koruyormuş gibi yapıp sınırın ötesine birlikler
gönderecek ve 1998’deki antlaşmanın maddelerinden
faydalanacak. [...]”
ŞAM, PKK KARTINI KULLANIRSA
MÜDAHALE GELİR
Reva Bhalla, Adana Antlaşması’nın tartışıldığı yazışmalarda ayrıca
şöyle bir analizde bulunuyor: “Türkiye’nin hâlâ askerî bir tampon
bölge oluşturmaya yakın olduğunu düşünmüyorum, ancak yapacak
olsalardı bunu nasıl hayata geçireceklerini ciddi bir şekilde
inceliyoruz. Akılda tutulması gereken birkaç şey var:
*Omar’ın işaret ettiği gibi 1998’de yapılan gizli antlaşmada böyle
bir madde olsa dahi, rejimin devrilmesinin çıkarına olacağını açık
ettikten sonra Türkiye bunu Suriye toprağına [metinde muhtemelen
hatalı olarak ‘Türkiye toprakları’ olarak geçiyor] birliklerini
göndermek için kullanacaksa, Suriye’nin buna riayet edeceğinden
şüpheliyim. Bu Suriye (ve uzantısı İran) nezdinde, bir işgal,
dolayısıyla savaş nedeni olarak görülecektir. Bu Türkiye’nin sadece
Suriye ordusuyla karşı karşıya olmayacağı, aynı zamanda militan
saldırılara da maruz kalacağı (mesela Hizbullah ve muhtemelen PKK,
vs.) anlamına geliyor.
*Kuzeyde Türkiye’nin oluşturacağı askerî tampon bölgenin, Sünni
muhaliflerin yoğun olduğu ve saldırıya uğradığı bölgelere faydası
yok. Humus ve Hama için doğal kaçış yolu kuzeye doğru, Lübnan
üzerinden (burada da Suriye avantajlı konumda). Kuzeyde Kürt
bölgeleri (merkez Kamışlı) ve Suriye’nin güçlerini yoğunlaştırdığı
önemli şehir Halep var.
*Türkiye’nin Suriye hususundaki esas çıkarını hatırlayın. [...]
Asıl endişe Kürt ayrılıkçılığı/militanlığı. Şu ana dek Suriye’deki
Kürtler görece sakindi (Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Suriyeli
Kürtlere fazla ileri gitmeme tavsiyesi verdiği konusunda bilgi
almıştık). Dolayısıyla Kürt tehdidi Türkiye’nin müdahalesini
gerektirecek seviyelere tırmanmadı.
*Ama –Türkiye bir şeyler yapabileceğini göstermek istiyor. Buna
rağmen bence Türkiye tampon bölge oluşturarak Suriye ile savaş
(İran ile de temsili bir savaş) riskini almaya değmeyeceğini
düşünüyor.
Ama –Türkiye’nin, Suriye ve İran’ın PKK kartını kullandığını
düşünmesi için geçerli bir sebebi olursa, o zaman işler
değişebilir.”