Gölge CIA'den Türkiye için şok iddia!
Abone olTürkiye hükümetinin Somali'nin başkenti Mogadişu yakınlarında inşa ettiği askeri üssün Eylül 2017'de açılması bekleniyor. Bu üs, Türkiye'nin denizaşırı ikinci yerleşkesi olacak. Ancak bu üssün Türkiye ve BAE arasını açacağı konuşuluyor.
‘Gölge CIA' olarak bilinen Stratfor, Türkiye'nin
Somali'de kurduğu üssün faaliyete geçmesinin BAE ile yaşanan çıkar
çatışmasını alevlendireceğine dikkat çekti.
Sputnik Türkiye'nin aktardığı habere göre ‘Gölge CIA' olarak
bilinen düşünce kuruluşu Stratfor, Ankara'nın askeri araçlar
kullanarak bölgede erişimini genişletmekte olduğunu, bu durumun
çıkar çatışmalarını derinleştireceğini belirtti.
Yaklaşık iki yıldır yapım aşamasında olan üssün Eylül 2017'de
faaliyete geçmesi bekleniyor.
SOMALİ'YE ASKER GÖNDERİLECEK
Katar'daki konuşlandırmanın hemen ardından Somali'ye asker
gönderileceğini anımsatan Stratfor, Ankara'nın Kuzey Irak'taki
askeri tesislerde de faaliyet gösterdiğini ancak son iki üsse,
‘müttefik' devletlerin ev sahipliği yaptığına değindi.
Katar'daki askeri üssün aksine, Mogadişu'daki tesisin Somalili
askerlerin eğitimi ile meşgul olacağı belirtiliyor. Mevcut plan,
askeri operasyonlar yürütebilecek Türk birliklerinin
konuşlandırılmasını içermiyor. Bunun yerine yaklaşık 200 Türk
askeri, 10 binden fazla Somali askerini eğitecek.
"Askeri yetenekleri göstermekten daha çok Somali'ye odaklanacak"
denilen üs, özellikle Türkiye sermayesinin bölgede güçlenmesinin
önü açacak.
BEŞ YILDA 370 MİLYON DOLARLIK YARDIM
Ankara'nın son yıllarda Somali'ye dönük ilgisi yardım
kampanyalarıyla sık sık gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan 2011 yılında ailesi, kabine üyeleri ve iş adamlarıyla
birlikte ‘açlık sorunu yaşayan Somali'ye destek' için ülkeyi
ziyaret etti.
Türkiye Somali'de iyi donanımlı bir hastane inşası başta olmak
üzere çok sayıda yardım faaliyetinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı verilere göre, 2011 ile 2016
yılları arasında Somali'ye devlet bütçesinden 370 milyon dolarlık
yardım yapıldı.
‘TÜRK ŞİRKETLERİNİN ÇIKARLARIYLA YAKINDAN İLGİLİ'
Stratfor, Ankara'nın yardım faaliyetlerinin Türkiye sermayesinin
çıkarlarıyla da bağlantılı olduğuna değinirken, askeri araçların da
kilit unsurlardan biri olduğuna dikkat çekti:
"Ankara ile Mogadişu arasında uzun zamandır devam eden ilişki,
yalnızca Türkiye'nin yardım faaliyetlerine dayanmıyor.
Türkiye-Somali ilişkisi Somali'de altyapı geliştirmeye ve yönetmeye
çalışan Türk şirketlerinin ekonomik çıkarlarıyla yakından
bağlantılı. Örneğin, Albayrak, Mogadişu limanını yönetiyor ve Türk
şirketleri, güney liman kenti Kismayo'da da benzer bir teklifte
bulundular. Türkiye, Ortadoğu ve Doğu Afrika'daki jeopolitik ve
ekonomik varlığını genişletirken, gücün askeri araçlarla
gösterilmesi bu büyüme sürecinin kilit unsurlarından biri
olacak."
‘BAE DE BENZER SÖZLEŞMELERİN PEŞİNDE'
Türk şirketlerinin Somali'de özellikle ulaşım altyapısı
projelerine ilgi gösterdiğine değinen Stratfor, Birleşik Arap
Emirlikleri (BAE) sermayesinin de benzer eğilimleri gösterdiği
anımsattı:
"Somali'de bunu yapmak isteyen tek ülke Türkiye değil, BAE de
benzer sözleşmelerin peşinde. Hem Türkiye hem BAE, Somali'nin,
dünyanın belli başlı nakliye güzergahlarının bir kısmında yer
aldığının farkındalar ve limanlar ile diğer ulaşım altyapılarını
oluşturma fırsatları görüyorlar. Bu faktörler ile Somali
hükümetinin dış yardıma ihtiyacı BAE için de ülkeyi mantıklı bir
hedef haline getiriyor.
Örneğin, SKA Air & Logistics, Mogadişu havalimanını işletiyor ve
diğer BAE şirketleri Kismayo liman ve havalimanı imarı için
yarıştılar."
‘ÇEKİŞME SOMALİ'YLE SINIRLI DEĞİL'
Ankara ile Abu Dabi arasındaki çekişmenin Somali ile sınırlı
olmadığına ve Körfez krizinde Türkiye'nin Katar'ın yanında saf
tutarak bu ülkeye asker konuşlandırdığına dikkat çeken Stratfor,
"Katar'daki konuşlanma hala erken döneminde fakat bazı Türk
yetkililer asker sayısın 3 bine erişebileceğini ve savaş uçakları
ile savaş gemilerinin de dahil edilebileceğini öngörüyor. Eğer öyle
olursa Türkiye, Basra Körfezi'nde dikkate değer bir savaş
kabiliyetine sahip olacaktır" ifadelerine yer verdi.
BAE yönetimi de son dönemde askeri araçlar ile erişimini artırma
stratejisine hız vermiş durumda. Bab'ül Mendep boğazı yakınlarında
BAE geçen yıl birkaç kalıcı askeri üs inşa etmeye başladı.
"Yemen'deki çatışmaların bu çabaların belirgin itici bir gücü oldu"
diyen Stratfor, üslerin sayıları ve kalıcı doğasının, BAE'nin kısa
vadeli bir askeri operasyona kıyasla, uzun vadeli jeopolitik bir
pozisyona daha fazla odaklandığına işaret ettiği değerlendirmesine
yer verdi.
BAE halihazırda Eritre'de, Yemen'deki kara kuvvetleri için lojistik
bir merkez olarak hizmet veren bir üsse sahip. Yerleşke aynı
zamanda savaş uçaklarını barındırıyor ve yakında savaş gemileri
için bir rıhtıma da sahip olacak.
ASKERİ VE EKONOMİK REKABET YOĞUNLAŞACAK
BAE'nin Bab'ül Mendep'deki Perim adasında da benzer tesisler
inşa ettiği görülüyor ve Somaliland'deki Berbera'da da bir üs için
planlar var.
Üslerin konumlarının bileşiminin BAE'nin Kızıl Deniz ve Aden
Körfezi'ne erişimini sağlarken Bab'ül Mendep'de veya yakınlarında
en üç tam teşekküllü askeri üs vereceğinin altını çizen Stratfor,
ülkenin Mogadişu'da bulunan eğitim merkezinin aynı askeri
yeteneklere sahip olmamasına rağmen bu konumu tamamlayacağını
belirtti.
Stratfor analizinde "Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri
askeri ve ekonomik bağlarını Ortadoğu ve Doğu Afrika'da
geliştirdikçe, askeri ve ekonomik rekabetleri de yoğunlaşacak gibi
görünüyor" ifadelerine yer verdi.