Kara mizah dehası bir yönetmen olan Stanley Kubrick’ın 1964
yapımı filmi Dr. Strangelove’ı politik mizahın zirvesine çıkaran
faktörlerden biri oyuncu Peter Sellers’ın performansı ise diğeri
filme ustaca yerleştirilen ironi cümleleridir. Üzerinden yarım
asırdan fazla geçmesine rağmen hala dillere pelesenk olmuş
sözlerden birisi, filmde üç rolü birden canlandıran Peter
Sellers’ın hayat verdiği ABD Başkanı Merkin Muffley’ın ağzından
dökülür. ABD’nin gizli savaş odasında kavga eden bir ABD generali
ile Rus büyükelçiyi ayırma çalışırken, ‘Beyler burası savaş odası,
burada kavga edemezsiniz!’ der.
Birkaç gündür siyasetten sosyal medyaya taşan mevzular bana
Kubrick’in yıllar önce izlediğim filmini anımsattı.
Arkasına aldığı golf sahası ile sürdürülebilir tarım konusunda
video çeken Mustafa Sarıgül’ün hali tam olarak böylesi bir ironi
barındırıyor.
Golf sahaları insanoğlunun ekosistem sürdürülebilirliğine
verdiği zarar açısından en ikonik noktalar. Golf sahaları için
bitki ve hayvan çeşitliliği yüksek coğrafyalar bulunup seçiliyor ve
bu bölgeler büyük bir vandallıkla canlılardan arındırılıyor. Hemen
sonraki aşamada ise toprak istismarı başlıyor. Golf sahalarının
toprakları sadece golf çimi tohumu barındırsın diye yüksek ısıya
tabi tutularak toprak içeresindeki bütün canlılar öldürülüyor. Daha
sonra ise tek bir bitki türü olan çimler ekiliyor. Çimlerin
yeşermesi için yüksek oranda su heba ediliyor. Tüm koşullarda yeşil
kalmaları için yıl boyunca tatlı su kaynakları harcanıyor. Ayrıca
golf sahalarında diğer bitkiler büyümesin diye bu sahalara sık sık
ayrıkotu ve böcek ilaçları (herbisit ve pestisit) uygulanarak bu
kimyasallar çevreye akıtılıyor.
Yani ekosistemin hunharca katledildiği bir bölgede su israfı ve
kimyasal kirlenmesinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş
alanlar oluyor golf sahaları. Güzel görüntüsüne rağmen ekosistem
sürdürülebilirliği açısından en zıt ucu da temsil ediyor bu
sahalar.
İkinci örneğimiz bu dramatik olmasa bile sunulan bilgiler
açısından sorunlu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’in Karar
TV’de gazeteciler Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’a verdiği mülakatta
tohum ve tarım hakkında söyledikleri aslında toplumda yaygın olan
yanlışlar. Kendinin ve ailesinin tarımla herhangi bir ciddi
ilişkisi olmadığını da itiraf ediyor.
Mealen toprağın yabancı kaynaklı tohumlar ile işgal edildiğini
savunuyor Sayın Soyer. Atasal tohumların tarımsal sahada
karşılaşılan tüm sorunları çözeceğine de inanmış. Aslında
söylediklerinin neredeyse tamamı tarım konusunda bir süredir
toplumda taraftar bulan eksik ve yanlış bilgiler. Bu köşeyi takip
edenler
atasal tohumlar ile ilgili yazdığım şu yazıyı
anımsayacaklardır. O konuda yazdıklarımı burada
tekrarlamaya gerek yok.
Gerçek şu ki tarım ile ilgili sahici sorunlara temas etmek için
ya doğrudan üretim faaliyetine katılan kişilerle derinlemesine
görüşmek gerekiyor ya da uzmanından doğru ve teyitli bilgilere
ulaşmak. Bunların yerine internet amatörlerden ağdalı cümleler
dinlemek ve bunlara inanmak idarecileri yanıltabilir.
Siyaset mesleği kitleleri ikna etme ve kalabalıklaşma üzerine
kuruludur ve siyasetçilerin şirinlik yapmaya çalışırken kantarın
topuzunu kaçırması normaldir. Ancak topluma şirin mesajlar verirken
çok büyük hatalar yapmamak için de dikkatli olmak gerekiyor.
Golf sahasını arkaplana alıp sürdürülebilir tarımdan bahsedince
internette alay konusu olmamak mümkün değil. Gerçi henüz atasal
tohum efsanesi ile ilgili böyle bir risk yok. Ancak uzmanlar
açısından o söylemin de en az golf sahası kadar absürt olduğunu
hatırlatayım.
Türkiye’de siyasetin bir süredir düştüğü popülerlik çukurunda
ciddiyetsizlik ve demagoji norm olmuş durumda. Bu yüzden tıpkı
“Savaş odasında kavga olmaz” demek gibi ülkedeki belediye
başkanlarını ve nevzuhur siyasetçileri sürdürülebilir tarım ve
tohum ile ilgili konularda ciddiyete davet şimdilik kara mizah gibi
görünse de ben çağrımı yapacağım.
Sürdürülebilir Tarım/Tohum konusunda biraz daha ciddiyet
lütfen!