Gizli iç savaşın tarihi
Abone olAğar ve Eymür aracılığıyla yürütülen MİT ile Emniyet mücadelesi
Orhan Gökdemir’in yeni baskısı yapılan ‘’ adlı kitabı, Susurluk
kazası ile ülke gündemine izleri silinmez biçimde oturan ‘derin
devlet’ ilişkilerini ve yakın tarihimizin terörle mücadele adına
kurulmuş gizli bağlarını konu ediniyor
Susurluk kazası sonrasında Türkiye’nin yeni bir yola girdiği
düşünülüyordu. Ancak, ülkede artık hiçbir şeyin eskisi gibi
olmayacağını sananlar, ilerleyen günlerdeki resmi açıklamalar ve
sonuçsuz kalan yasal süreçle birlikte hayal kırıklığına uğramaktan
kurtulamadı. ‘Derin devlet’in varlığı ve devlet
içindeki yayılımı üzerine yapılan yorumlar, demokrasi adına umut
kırıcı düzeydeydi ve çözüm, bilinmeyen bir zamana ertelendiği anda,
‘aslında hiçbir şeyin değişmeyeceği’ de anlaşılmış oldu.
Orhan Gökdemir’in yeni baskısı yapılan Pike kitabı, Susurluk kazası
ile ülke gündemine izleri silinmez biçimde oturan ‘derin devlet’
ilişkilerini ve yakın tarihimizin terörle mücadele adına kurulmuş
gizli bağlarını konu ediniyor. Kitabında, kapitalist dünyanın gizli
servislerinin ‘komünizmle mücadele’ amacıyla kuruluş mantığından,
Türkiye’nin bu çerçevedeki özel tarihine de değinen Gökdemir
gündemi takip etmeye çalışan, ancak ‘doğal’ sebeplerden yeterince
bilgiye ulaşamayan ülke okuru için, gizli kalmaya yazgılı gibi
gözüken parçaların birleştirilmesi noktasında da kritik bir adım
atıyor.
Pike, Talat Turhan ile Orhan Gökdemir’in Eymür: isimli çalışmasının
devam kitabı niteliği taşıdığından yeni baskıda İç Savaşın Polisi
altbaşlığıyla veriliyor. İki yılı aşkın araştırmaları sırasında,
derin devlet konulu onlarca kitaptan yararlanan Turhan ve
Gökdemir’in kaynakları arasında TBMM Susurluk Komisyonu raporları,
konuyla ilgili olarak yapılan güncel açıklamaları içeren süreli
yayınlar ve Gökdemir’in MİT ve Emniyet arasındaki ‘gizli
mücadelenin yansıması’ olarak tanımladığı, kamuoyuna basın
aracılığıyla yansıyan MİT raporları bulunuyor.
Turhan, İç Savaşın Mitçisi çalışmasının sonrasında
çeşitli sebeplerden İç Savaşın Polisi-Pike
kitabının yazılması sürecine doğrudan katılamasa da, hazırladığı
arşiv Gökdemir’in işini bir hayli kolaylaştırıyor ve Türkiye’nin
NATO ile birlikte Komünizm, ‘80’li yıllardan itibaren de PKK ile
mücadele amacıyla kurulan gayri-resmi iç örgütlülüğünün tarihinin
biçimlenmesinde kritik bir rol üstleniyor.
Kitap yalnızca Susurluk kazasıyla ülke gündemine yerleşen karmaşık
ilişkiler ağını değil, devletin organlarınca görevlendirilmiş ve
‘terörle mücadele adına’ oluşturulmuş örgütlenmelere üye kişilerin
işlediği suçların kaydını tutuyor. Bir diğer deyişle, kamuoyunun
sıklıkla sorduğu ama yeterince doyurucu yanıtlar alamadığı
olayların anlaşılmasında, derli toplu ve dikkatle oluşturulmuş
alternatif bir bütün sunuyor.
MİT Raporu ve Ergenekon
Pike, ülke gündeminin son altı aydaki en önemli gündem maddesi olan
Ergenekon operasyonu ve son aylarda artan polis şiddeti ve
etkinliği gibi, güncel konularda da hatırı sayılır fırsatlar
içeriyor. Emniyet kanadında Ağar, MİT kanadında ise
Eymür aracılığıyla yürütülen kurumlar arası mücadelenin “günümüze
dek sürdüğünü” belirten Gökdemir, bu zamana dek
edinilen izlenimlerden hareketle yürütülen Ergenekon
soruşturmasının ana kaynağının da Eymür tarafından hazırlanan ve
kamuoyuna sızan “MİT Raporları” olduğunu belirtiyor.
Pike, bu anlamda, “ülke içindeki iki güvenlik kurumu arasındaki”
çatışmanın tarihinin nabzını tutarken, başta Ergenekon soruşturması
ve kolluk güçlerinin sivil halka uyguladığı yasadışı uygulamalar
gibi ülkede olup bitenler hakkında da önemli bilgiler içeriyor.
Gökdemir, kitabının yeni baskıya önsözünde, raporu yazan ve
kamuoyuna sızdıran Mehmet Eymür dışında MİT Raporu’ndan mahkum
olmuş tek kişinin kendisi olduğunu ve yaşananları, ülkenin yakın
tarihine eleştirel yaklaşan yazanları bekleyen doğal bir sonuç
olarak tanımlıyor. Süreci yazılması gereken bir tarih olarak
algılayan Gökdemir, özellikle bu dönemin anlatılması noktasında
yaşanan genel korkunun üzerine gitmenin sorumluluğundan
kaçamayacağını da belirtmekte geçemiyor.
MİT raporlarından hareketle, kitapta, silah ve
uyuşturucu kaçakçısı olduğu iddia edilen bir kişinin babası
tarafından mahkûm edilen Pike, bu nedenle geçtiğimiz aylarda
yapılan yeni baskısını “sansürlü” haliyle gerçekleştirmek zorunda
kaldı. (Göktuğ Halis)