Gezi’den gerekli dersleri aldık
Abone olBaşbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak, "Gezi Parkı’yla ilgili biz kendimiz ilerisi için almamız gereken de...
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili
olarak, "Gezi Parkı’yla ilgili biz kendimiz ilerisi için almamız
gereken dersleri aldık, halen de bunları değerlendiriyoruz"
dedi.
Washington’daki Middle Institute adlı düşünce kuruluşu tarafından
düzenlenen “Türkiye” konulu toplantıda konuşan Atalay, "Bugünlerde
özellikle Gezi Parkı olayları vesilesiyle üzerinde soru işaretleri
oluşturulmak istenen bir Türkiye’den bahsediyoruz. Bu olayların
özellikle uluslararası basında yer alma biçimi bizi çok rahatsız
etti. Çünkü yaşanan bir hadise adeta 10 yıllık bir birikimi
katletmeye, tasfiye etmeye, 10 yıldır özene bezene tırnağımızla
kazıya kazıya her türlü riski göze alarak ama her defasında
milletin desteğini alarak inşa ettiğimiz gerçek Türkiye’ye yönelik
adeta sistematik bir yıpratmaya da dönüştü" dedi.
Atalay, "Biz Türkiye olarak, hükümet olarak, ilk başta Gezi Parkı
olayları başladığında yanlışlar var, polisin yaptığı yanlışlar var,
bazı yanlış tutumlar var, bunlara karşı tepkimizi dile getirdik.
Buradaki gerekli soruşturmalar da yürütülüyor. Biz Gezi Parkı’nı
çok iyi analiz ediyoruz. Son iki haftada meydana gelen olayları,
buradaki katılım profilini, gerekçelerini, sebeplerini çok iyi
analiz ediyoruz. Buradan alacağımız dersler var, tedbirler var. O
konuda çok dikkatliyiz" diye konuştu.
"GEZİ PARKI OLAYINI ARTIK BİTTİĞİ YÖNÜNDE DEĞERLENDİRİYORUZ"
"Şu anda biz Başbakanımızın iki gündür temsilcilerle görüşmesi,
heyetle görüşmesi, sonunda alınan karar, varılan sonuç, bunun artık
bittiği yönünde diye değerlendiriyoruz" diyen Atalay, "Ama burada
tabi esas şuna bakmak lazım; dış basında veya değerlendirmelerde
Türkiye’deki bu gelişmeleri, Arap Baharı’nın bir zinciri gibi
algılama ve takdim etme oldu. Bunu biz bir haksızlık olarak
görüyoruz. Türkiye’yi biraz bilenler, Türkiye evet Ortadoğu’da bir
İslam ülkesi ama Arap Baharı’nın bir zinciri değil. Bunu çok iyi
ayırt etmek lazım. Türkiye farklı bir konumda.
Demokratikleşmesiyle, sistemiyle diğer Arap Baharı’ndaki
gelişmelere örnek, model oluşuyla Türkiye farklı bir konumda. Arap
Baharı’nın bir parçası, Kahire’deki bir olay gibi takdim edilmesi
Türkiye’yi tanımamaktır" ifadelerini kullandı.
Atalay ayrıca, "Türkiye’deki bu gelişmelerin içinde biz kendimiz
değerlendirmeler, analizler yaparken, özellikle bir çevre
hassasiyeti ile duyarlılığı olan masum bir tepki var. Bunları
ayırmak gerekiyor. Bunun yanında epeyce radikal unsurlar var. Daha
çok illegal örgütler var. Bu fırsatı kullananlar ki, çevreye zarar
verip tahribat yapanlar bunlar. Bir de belli bir muhalefeti olan,
hükümete karşı tavrı olanlar var. Gezi Parkı olaylarında bunların
hepsini ayrı ayrı değerlendiriyoruz" dedi.
"GEZİ PARKI İLE İLGİLİ ÇOK İYİ ARAŞTIRMALAR YAPTIRDIK"
Atalay konuşmasına şöyle devam etti:
"Gezi Parkı ile ilgili çok iyi araştırmalar yaptırdık. Burada
masum, çevre hassasiyeti içerisindeki protestoları, parkı
sahiplenmeyi biz de çok değerli görüyoruz. O çevre hassasiyeti
önemli. İlk iki günde İstanbul’da güvenlik birimlerinin bu
insanlara tutumunu asla onaylamıyoruz. Onlarla ilgili soruşturma
sürüyor. Ama burada sizlere ifade etmek istediğim, bu sadece masum
bir Gezi Parkı olayı değil. Her ülkede iktidarın muhalefeti olur.
Biz de 11. yılımızdayız. Tek başına hükümetiz. Gayri memnun olan
birileri olacaktır. Türkiye’de güçlü bir muhalefetin olmayışı da
doğrusu bir faktör. Biz de güçlü bir muhalefet yok şu anda. Ana
muhalefet partisi de bu sokak olaylarından medet umuyor."
"EN GÜÇLÜ DİRENÇ DEĞİŞİME KARŞI ÇIKAN ULUSALCI KESİMDEN
GELİYOR"
En güçlü direncin değişime karşı çıkan ulusalcı kesimden geldiğini
söyleyen Atalay, "Burada bir noktayı çok önemli görüyorum. Burada
şunu düşünmeyin, ben iktidarın Başbakan Yardımcısıyım, iyi
analizlerle mümkün olabildiğince değerlendirme yapmayı tercih
ederim, burada bir ulusalcı kesim var. Bunlar bizim çözüm sürecine
de, yani Kürt sorunu ve terörü bitirme sürecine de çok şiddetle
karşı koymuş, akil insanları gittikleri yerlerde protesto eden
kesimler var. Onlar burada en aktifleridir. Bir manada, hani Arap
Baharı ülkelerinde değişimi isteyen insanların hareketi, sokağa
dökülmesi, karşı çıkışı söz konusu, Türkiye’de ise statükoyu
korumak isteyenlerin bize muhalefeti var. Biz yapıyı değiştirmek
isteyen bir hareketiz, burada aksine bizdeki ana muhalefet partisi
en tutucusudur. Yeni anayasada mesela uzlaşma kolay sağlanamıyor,
sebebi yeni anayasayı istememeleri. Mevcut korumak, yapıyı korumak
muhalefet için daha önemli" dedi.
"BAŞBAKANIN DERİN BİR İNSANİ BOYUTU VAR"
Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda uluslararası alanda da otoriter
lider görüntüsü olduğunu belirten Atalay, "Doğrusu biz en yakınında
çalışan insanlarız. Her şeyi kendi ortamımızda konuşuruz. Bizim
ortamlarımızda her şey istişare edilir. Ve o istişareye genelde
uyulur. Genel Başkanımızın herkes bilir, derin bir insani boyutu
vardır. İnsanlarla ilişkilerinde çok iyidir. Ama bu Gezi Parkı
olayında maalesef belki algıyı iyi yönetemedik, bazı yanlış algılar
oluştu onu da kabul ediyorum" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye son 10 yılda büyük bir değişim geçirdi, biz buna sessiz
devrim diyoruz. Biz hükümet olduğumuzdan beri en önemli misyonumuz,
Türkiye’yi normalleştirmek, demokratikleştirmek, geçmişteki
tabulardan kurtarmak, insan haklarıyla ilgili izleri silmek ve
özgürlük alanlarını genişletmek oldu. Biz mevcut yapıya, statükoya
karşı bir tutum içinde bu partiyi kurduk, çünkü kendimiz o
mecralardan geliyoruz ve bu 10 yılda da bu yapıyı değiştirmek için
bu adımları attık."
"HÜKÜMET OLARAK MUTFAĞIMIZ İYİ ÇALIŞIR"
"AK Parti olarak, hükümet olarak mutfağımız iyi çalışır” diyen
Atalay, “Yani stratejiyi çok önemli görürüz. Ben de o mutfakta çok
çalışanlardan birisiyim. Yani kamuoyu nabzını iyi tutarız, sürekli
kamuoyu yoklamaları ile icraatımızı, düşüncelerimizi, planlarımızı
vatandaşlarla paylaşırız, hem de uzun vadeli stratejimiz olur.
Toplumsal değişim ve siyasal değişim ciddi bir strateji gerektirir.
Bu değişimi iyi yönetemezseniz kırılmalar olabilir. Zamanında
gerekli adımları atmanız gerekir" dedi.
Atalay, "Özellikle bugün Türkiye artık eski Türkiye değil.
Toplumsal yapısıyla, siyasi diliyle, kültürel iklimiyle
çoğulculuğun demokratik bir karaktere büründüğü, bunu garantiye
almış ve geriye de dönülmez bir durumda Türkiye" ifadelerini
kullandı.
AK Parti’nin vesayet sistemini değiştirme sürecinde ciddi
zorluklarla karşılaştığını ancak dik bir duruşla demokrasiyi
savunduklarını söyleyen Atalay, "İşkenceye sıfır tolerans
politikasını çok başarıyla uyguladık. Bütün karakollar değişti. 40
bin polisi eğittik. Türkiye’yi doğrusu normalleştirmek için çok
çaba sarfettik. Özellikle ifade ve düşünce özgürlüğüyle ilgili
hukuk sistemimizde çok değişiklik oldu. Hala sorunumuz var ama son
4. yargı paketiyle şiddet içermeyen, terör içermeyen bütün
düşünceyi ifade edilebilir hale getirdik. Özellikle bu basın
kesimiyle ilgili. Özellikle örgütlenme özgürlüğünün önündeki bütün
engeller kaldırıldı. Sendikal haklar güçlendirildi. Daha şeffaf bir
kamu yönetimi oluşturuldu. İnsan hakları, ombudsmanlık kurumları
kuruldu. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı getirdik.
İnsan hakları ile ilgili konularda insanlarımız AİHM’ye gidiyordu.
Bu tabi çok zor bir şey. Bütün bu ve benzeri hususlarda ileri
adımlar attık ama halen de özellikle yeni anayasa yönünde
çabalarımız ve çalışmalarımız var. Yeni anayasa yapılmadan
Türkiye’nin demokrasisinin gerçek manada derinleşmesinin mümkün
olmadığını da biliyoruz" dedi. Çözüm sürecinde yazılı bir mutabakat
ve verilmiş bir söz olmadığını vurgulayan Atalay, şunları
kaydetti:
"Çözüm sürecinde şöyle bir şey yok. Yazılı bir mutabakat yok,
verilmiş bir söz yok. Sadece şu var, kararımız şu; şiddet bitecek,
terör bitecek, sonra siyaset kurumu bir araya gelecek, varsa
sorunlar, kalan sorunlar, onları çözecek. Siyasetin içinde
konuşarak, düşünce ile bunlar çözülecek. Güvene dayalı bir süreç
yürüyor. Ve biz şu anda hiç kimsenin o güveni sarsmadığını
görüyoruz. Karşı taraf güveni sarsmadan gerekenleri yapıyor. Biz de
yeni demokratikleşme adımlarıyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Yol
temizliğinde geride kalanlar varsa, o konuları şu anda dikkatle
çalışıyoruz. Siyasi mekanizmalar içinde de bunları çözeceğiz. Ama
şöyle bir kararlılığımız var, inşallah ülkemizde PKK terörü
bitecek.”
(İHA)