Gezi Parkı olaylarına bir de buradan bakın
Abone olProf. Dr. Bektaş Yıldırım, Gezi Parkı olaylarında ünlü profesör Gene Sarp’ın doktrinin uygulandığını belirterek, "Gezi Parkı olaylarının ba...
Prof. Dr. Bektaş Yıldırım, Gezi Parkı olaylarında ünlü profesör
Gene Sarp’ın doktrinin uygulandığını belirterek, "Gezi Parkı
olaylarının başlangıcı salt ağaç kesimi ile ilgili değildir. Ağaç
kesimi sadece iyi bir gerekçedir" dedi.
Prof. Dr. Bektaş Yıldırım, Gezi Parkı Eylemlerinin sosyo-politik
açıdan inceledi. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, ülke
manzarasının bakılan pencereye göre değişeceğini söyleyen Yıldırım,
ancak tarih penceresindeki görünümün hiçbir zaman değişmeyeceğini
vurguladı.
Toplumdaki her kesimin Gezi Parkı eylemlerini kendi bakış açısına
göre değerlendirdiğine dikkat çeken Yıldırım, “Farklı
değerlendirmeler olayı özünden saptırdı ve basitleştirdi. Bu bir
bakıma ülkenin hayrına oldu. Olayları iyi anlayabilmemiz için önce
kendimize bir takım sorular sormalıyız diye düşünüyorum. Olayların
görünen sebebi neydi? Nasıl oluştu? Gayesi neydi? Hedefi neydi?
Felsefesi neydi? Bu soruların cevapları akademik çerçeve içerisinde
irdelenmeli yansız ve ön yargısız olarak da değerlendirilmelidir”
dedi.
"GEZİ PARKI’NDA PROF. DR. GENE SARP’IN DOKTRİNİ UYGULANDI"
Gezi Parkı ve benzeri toplumsal olayların felsefesini ve teorisinin
Gene Sarp’ın doktrinine dayandığını anlatan Bektaş Yıldırım, “Gene
Sarp günümüz anarşisinin fikir babasıdır. Kitabında mevcut
otoriteye başkaldırmanın isyan etmenin nasıl olması gerektiğinin
kurallarını belirlemiştir. Sarp’a göre demokrasiyle idare edilen
ülkelerde isyan artık silahla yapılmaz otoriteyi (hükümeti) yıkmak
için silah kullanılamaz. Şiddetten kaçınmak gerekir. Direniş pasif
olmalı, gençlik hareketi olarak başlatılmalı sonra kitleselleşmeli
ve olabildiğince uzun sürmelidir. Şehrin psikolojik olarak önemli
bir meydanı işgal edilmeli buraya kitleler çekilmelidir. Eylem
zaman süreci içerisinde eğlenceli bir hale getirilmeli eylem
süresince eğlendirici öğeler ön plana çıkarılmalı, bu arada
otoritenin güç, kullanması beklenmelidir. Böylece eylemcilerin
mağduriyeti sağlanarak, toplumun değişik grupları harekete
geçirilip eylem ve pasif direniş ülke genelinde
yaygınlaştırılmalıdır. Medya iyi kullanılmalı, uluslararası
medyayla ilişkiler kurulmalı, sansasyonel haberler yapılmalı, eylem
ile eylemciler sempatik gösterilmelidir" diye konuştu.
Sarp’ın fikirlerinin önce Ukrayna’da Kadife Devrim, sonra Kuzey
Afrika’da ve Arap ülkelerinde Arap Baharı’nda uygulandığını
kaydeden Bektaş Yıldırım, “Türkiye ve Brezilya hariç diğer
ülkelerde başarılı olundu. Sarp doktrini; Ukrayna’da ve Arap
Ülkelerinde diktatörlere Ukrayna, Türkiye, Brezilya ve Mısır’da ise
seçilmiş hükümetlere karşı uygulandı. Sarp doktrini özünde
diktatörlere karşı uygulanması için kurgulanmış bir teori olmasına
rağmen son dört ülkede seçilmişlere karşı uygulandı” ifadelerini
kullandı.
"GEZİ OLAYLARININ BAŞLAGICI SALT AĞAÇ KESİMİ İLE İLGİLİ DEĞİLDİR,
AĞAÇ KESİMİ SADECE İYİ BİR GEREKÇEDİR"
Türkiye’de ise son 10 yıldır iktidardan memnun olmayan bir kesimin
var olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şöyle devam etti:
“İktidardaki siyasi partiden, hükümetten ve bunların otoritesini
kendinde toplamış görünen Başbakan Erdoğan’dan rahatsızdırlar.
Onlara göre Türkiye iyiye gitmemektedir. Muhalefetten umutları
yoktur. Siyasi parti kurup seçim kazanmaları mümkün değildir.
Ülkede askeri vesayet kalkmış askerlere ihtilal yaptırmaları da söz
konusu değildir. O halde ne yapmalıdır? Bu soruların cevaplarını
Cumhuriyet Mitinglerinin organize edilmesinde ve Gezi Parkı
Eylemlerinin başlatılmasında aramak yatar. Gaye siyasal alanda ve
gündelik yaşantıda toplumu kutuplaştırmak, olabildiğince geniş bir
zemin üzerinde tüm ülkeye yayarak kurgulanmadığı, kendiliğinden
geliştiği intibasını veren bir hareketle otoriteyi zorlamak gücünü
kurmak, kaos oluşturmak nihayetinde iktidarı ele geçirmeye
çalışmaktır. Gezi Parkı olaylarının başlangıcı salt ağaç kesimi ile
ilgili değildir. Ağaç kesimi sadece iyi bir gerekçedir. Son 5-6
senedir bu tür eylemin hazırlıklarının ve provalarının yapıldığını
ve eylem planlayıcılarının Cumhuriyet Mitinglerinden sonra Sarp’ın
teorisinden ayrıldığını, yeni planlamanın değişik odaklardan
değişik beyin takımlarınca olgunlaştırılmaya çalışıldığını
görüyoruz. Dolayısıyla Gezi Parkı olaylarının başlangıcını ağaç
kesimine bağlamak ve spontan geliştiğini salt, çevreci gençlerin
duyarlılığından kaynaklandığını söylemek doğru değildir. Yeni
planlayıcılar Cumhuriyet Mitinglerinden sonra ülkede toplumsal
olayların olabilirliğinin hesabını yaptılar ve bir fırsat
beklediler. Gezi Parkı olaylarının başlatıldığı tarihte
toplumumuzda köklü uyuşmazlıklar olmamasına rağmen kimi
kırılganlıklar ve uyuşmazlıklar vardı. Beyin takımının amacı
toplumdaki yüzeysel uyuşmazlıkları derinleştirmek toplumu
ayrıştırmak, iktidara ve nihayetinde devlete karşı kinlenmiş
katmanlar oluşturmaktı. Böylece toplumsal gruplar harekete geçecek
ve çatışma çıkacaktı. Çatışma önce Eylemci-Devlet güçleri, sonra
farklı fikirdeki gruplar, daha sonra da farlı inançtaki toplum
katmanları arasında olacaktı.”
"GEZİ PARKI’NDA BİR SÜRE SONRA EYLEMİN ŞEKLİ DEĞİŞTİ"
Gezi Parkı eylemlerine bir müddet sonra muhalif siyasi kuruluşlar,
muhalif STK’lar ve radikal grupların da katıldığına dikkat çeken
Prof. Dr. Yıldırım, “Zaten eylemin kitleselleşmesi ancak böyle
olmaktadır ve öyle de oldu. Ne var ki her grup olayı kendi görüş
açısına çekmeye çalışır. Eğer ülkede derin ayrılıklar,
birleştirilemeyecek ayrışmalar çatlaklar oluşturulmazsa ve geniş
halk kitleleri eylemcileri benimsemezse ortada sadece klasik anarşi
kalır. Cam çerçeve kırmalar, araba yakmalar ve polise saldırılar
gibi. Gezi Parkında eylem başlatıldıktan kısa bir süre sonra
muhalif parti elemanları ve Radikal grupların olayın içine girmesi
ile eylem şekil değiştirdi. Bu eylemi başlatan çekirdek kadronun
istediği bir şey değildi. Ne var ki yapacakları yapabilecekleri de
bir şey yoktu. Radikal gruplar süreç içerisinde en iyi bildikleri
gösteri tarzlarını uyguladılar. Polis şiddet kullandı. Polisin bu
davranışı radikal örgütlerin işine geldi. Bu şiddetin psikolojik
etkisiyle militan adaylarını ve yeni militanlarını daha militarize
ettiler. Radikal grupların şiddet gösterileri, Muhalif Siyasi
Partinin elemanlarının eyleme bizzat girmeleri CHP’nin de eyleme
açıktan destek vermesi Sarp’ın eylem tarzını ve Gezi Parkı olayını
bitirdi. Eylemi başlatanlar eylem dışına itildi. Eylem çok aktörlü
bir hale geldi” açıklamalarında bulundu.
"TOPLUM ŞİDDET VE GERGİNLİK İSTEMEDİ"
Bektaş Yıldırım, Türk toplumunun şiddet olaylarını ve sonuçlarını
geçmiş yıllarda acı şekilde yaşadığını da hatırlatarak,
“Dolayısıyla gerginlik ve şiddet istemiyordu. Şiddeti ilk andan
itibaren benimsemedi. Muhalif siyasi partinin açık desteği de
etki-tepki ile sessiz geniş kitleleri eylemin karşına dikti. Ciddi
bir karşı cephe oluştu. Toplumun çoğunluğunu, geniş halk
kitlelerini arkasına alamayan, onlardan destek görmeyen hiçbir
toplumsal hareket başarılı olamaz. Gezi Eylemi de başarılı olamadı.
Sarp’ın teorisinin uygulandığı ülkelerin tümünde eylemlerin giderek
sempatik görünümlerini kaybettiğini, iplerin; olayı kurgulayan ve
başlatan beyin takımının elinden kaçtığını, kitle psikolojisinin
süreç içerisinde değiştiğini ve anarşi ile iç içe girerek şiddete
bulaştığını görüyoruz. Teorik ile pratik örtüşmüyor, pratik teoriyi
desteklemiyor. Hal böyle olunca görünen ‘Şiddet içermeyen Sivil
İsyan’ teorisinin arka planında demokratik ülkelerde; toplumları
ayrıştırmak, kutuplaştırmak, ekonomiye zarar vermek,
istikrarsızlaştırmak gibi kavramlar mı var? diye düşünmeden
edemiyor insan” şeklinde konuştu.
"CHP’NİN HANESİNE OLUMLU OLARAK DÖNECEĞİNİ HESAPLADIĞI OYLARIN
GELİP GELMEYECEĞİ ŞÜPHELİDİR"
Başbakan Erdoğan’ın ABD dönüşünde kontrollü bir politika
uyguladığına dikkat çeken Prof. Dr. Yıldırım, “Geniş halk
kitlesinin kendi yanında olduğunu, şiddet içeren bu eylemleri
benimsemediğini siyasetçi gözüyle gören yaptığı açık hava
mitingleriyle de bunu gösterdi. Eylemi ve eylemcileri iyice
zayıflatır ve verdiği emirle de Taksim Meydanını boşaltılır.
Sonuçta kimi esnaf ciddi zarar görmüştür ülke ekonomisi az da olsa
negatif etkilenmiştir. CHP’nin hanesine olumlu olarak döneceğini
hesapladığı oyların gelip gelmeyeceği şüphelidir, taraftar
kitlesini kemikleştirememiştir. Karşıtlarını ise diğer cepheye
itmiştir. Başbakanın yıprandığını içeride ve dışarıda yazan çizen
çok olmuştur ama Sayın Erdoğan bu krizi lehine çevirmesini bilmiş,
liderliğini daha da pekiştirmiştir. Görüşlerimizin yanlışlık ve
doğruluk derecesini ilk seçimler gösterecektir ve sandığa giren
oylar belirleyecektir” ifadelerini kullandı.
(İHA)