Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Bir önceki yazıda, AK Parti'den önceki Türkiye'nin sadece 2001
yılında yaşadıklarını kaleme almıştık. Şimdilerin 20 yaşına basmış
Gezi eylemcisi gençleri, o yıl olanlara pek bir şaşırmışlar.
Hakları var.
O yıl felaket Türkiye'deki tüm hanelerin üzerine acımasızca
çökerken, bu gençler daha 8 yaşında birer bebeydi. Ama gelin görün
ki, "Oku Ali oku" diye yetiştirilen Ali de,
"Ayşe sen de oku" denilen Ayşe de 20 yaşına
gelmesine rağmen o günleri okumak, öğrenmek, bilmek ve duymak
istemiyor.
Halbuki ne korkunç günlerdi o günler.
Devrin siyasetçileri batıdan esen rüzgarın itme gücü karşısında
birer çalı parçası gibi yere doğru eğiliyor, alınan bazı kararlar,
işgalci kuvvetleri aratmayacak zalimlikleri barındırıyordu.
Bakanlar ve milletvekilleri ardı sıra istifa ederken, yurdun tüm
kurum ve kuruluşlarından yolsuzluk ve rüşvet haberleri
fışkırıyordu. Ülkenin tüm bankaları soyuluyor, en itibarlı
kurumlarının başındakiler bile, rüşvet aldıkları, yolsuzluk
yaptıkları gerekçesiyle birer ikişer hapse atılıyordu.
Düşünsenize...
Sadece Sezer'in Ecevit'e fırlattığı Anayasa Kitapçığı krize bahane
edilerek devletin kasasından 7 buçuk milyar dolar para aniden yok
olup gidiyordu.
Sadece bu mu?
Toplumun belli bir kesimine olabilecek en aşağılayıcı
davranışlarda bulunmak tepemizdeki yöneticilere haz veriyordu.
İnançlı kesim birer kanun kaçağı muamelesi görüyor, başörtülüler
okulların önünden polis arabalarıyla götürülürken, sakallı ve
çarşaflılara sokak ortasında kılık kıyafet ve kimlik kontrolü
yapılıyordu.
Birbirini izleyen bu karanlık günlerde halkın yaşamı hiç olmadığı
kadar zorlu ve acı dolu hale gelmişti. Ancak halk, tüm bu olanları
bilgece sineye çekiyordu. Günü ve zamanı geldiğinde verilen cevabı
bırakın Türkiye, dünyanın tüm ülkeleri konuşacaktı.
Hemen hepimizin gece gördüğümüz kabusları, sabah olduğunda
hatırlamadığı olmuştur. 1990 ile 2002 yılları arasında yaşanan
kabus ise tahmin ve tahammül sınırlarının çok ötesindeydi. Ali
öğrenmek, Ayşe bilmek istemiyor ama, o kabusu görenler de tahmin
sınırlarının ötesindeki günleri unutmuyor, unutmak istemiyor.
Bazı kör gözler görmek, sağırlar duymak istemese de, "Belki
tek bir kişi gerçeği görür" umuduyla gelin o günlere
tekrar dönelim ve kısa başlıklar halinde neler yaşadığımıza bir göz
atalım.
5 Ocak
Anayasa Mahkemesi'nin, FP'nin kapatılmasına ilişkin gerekçeli
kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. Beyan ve eylemleriyle FP'nin
kapatılmasına neden olan İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak ve
Tokat Milletvekili Bekir Sobacı'nın milletvekillikleri mahkeme
kararıyla sona erdi.
8 Ocak
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Stratejik
Araştırmalar ve Etüt Merkezi'nin açılışı dolayısıyla düzenlenen
toplantıda, Türkiye'de yolsuzluğun kökünün mutlaka kazınması
gerektiğini belirterek, ''Aksi takdirde Türkiye'nin ayakları
üzerinde durması mümkün değil'' diyerek yaşanan yolsuzlukların
ülkeyi batma noktasına getirdiğini isyan sözleriyle dile
getirdi.
9 Ocak
Anayasa Mahkemesi, Ak Parti Genel Başkanı ve kurucu üyesi Recep
Tayyip Erdoğan'ın kurucu üyelikten çıkarılması için bu partiye
ihtar verilmesini kararlaştırdı.
15 Ocak
Eczacılar, Sağlık Bakanlığı'nın, ilaç fiyatlarının yüzde 10
oranında aşağı çekilmesi uygulamasına karşı kepenk kapattı.
4 Şubat
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Yardımcılığı Özel Kalem Müdürü
Mehmet Halit Erbay, aynı odada çalıştığı sekreter arkadaşı Derya
Yumak'ı vurduktan sonra intihar etti. MİT, olayın Erbay'ın
''geçirdiği bunalım'' nedeniyle gerçekleştiğini
açıkladı.
6 Şubat
Etibank'ı 480 trilyon 12 milyar lira zarara uğrattıkları iddiasıyla
tutuklu olarak yargılanan bankanın eski sahibi Dinç Bilgin ile
işadamı Cavit Çağlar ve Mehmet Nail Keçili, tutuksuz yargılanmak
üzere tahliye edildi.
18 Şubat
Bir önceki yıl Ecevit'e fırlatılan yazarkasa ve tankerli iki
eylemin ardından bu kez de taksi şoförü İbrahim Haluk Erenler,
kredi kartı borcu olduğu gerekçesiyle Başbakanlık önünde aracını
yakarak protesto eylemi yaptı.
25 Şubat
ANAP'lı Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in, terör örgütü PKK ile
ilgili, ''Dağda olmasındansa siyasette olması iyidir.
Onları sandıkta yeneriz'' sözleri ''PKK'nın
siyasalaştırılması'' tartışmalarının önünü açtı. Keçeciler
daha sonra sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyledi.
12 Mart
6 emekli general, Susurluk Davası'ndan hüküm giyen Korkut Eken'e
destek verdiklerini açıkladı.
(Yoksulluk ve açlık öyle bir noktaya geldi ki, 2002'nin ilk üç
ayında toplamda 26 banka soygunu veya soygun girişimi gerçekleşti.
Soygunculardan bazıları banka önünde vurularak öldürüldü, bazıları
ise kaçarak kayıplara karıştı)
4 Mayıs
Başbakan Ecevit, Başbakanlık Merkez Binası'nda çalışmalarını
sürdürürken bel ağrısı şikayetiyle Başkent Üniversitesi
Hastanesi'ne kaldırıldı.
6 Mayıs
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün, Paris'te bir garın
zemininde sergilediği ''Basın özgürlüğünün ayaklar altına
alındığı ülkeler'' haritasında bazı ülkelerin liderleriyle
birlikte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun
fotoğrafı da yer aldı.
10 Mayıs
Türkiye tarihinde hiç olmayan bir olay yaşandı. Başbakan Bülent
Ecevit'in hasta yatağında olmasına rağmen 14 gün boyunca aralıksız
aradığı ama ulaşamadığı Kemal Derviş'in ABD'de olduğu ortaya çıktı.
Derviş uçaktan iner inmez ayağının tozuyla, "Siyasi
belirsizlik ekonomiyi kötü etkiliyor. Seçim tarihi açıklanması
gerekiyor" diyerek hükümete en büyük darbeyi indirdi.
15 Mayıs
Ecevit, evde sırtını duvara çarptığını belirterek, bir süre daha
devlet işlerini evinden yöneteceğini açıkladı. Çiller, Türkiye'yi
hemen seçime götürmek üzere bir azınlık hükümetine talip
olduklarını söyledi.
17 Mayıs
Taburcu edildikten sonra evinde 12 gün kalan Başbakan Ecevit,
doktorların önerisi üzerine tekrar Başkent Üniversitesi
Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Başkent Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Mehmet Haberal Ecevit'in sağlık sorunlarıyla bizzat
ilgilendi. Bu süre içinde Ecevit'in tüm yurtdışı gezileri ve
programları iptal edildi. Gazeteler, Rahşan Ecevit'in eşine yapılan
tedavilere engel olduğunu yazdı.
20 Mayıs
Türkiye'de ilk kez bir başbakanın sağlık durumu,
"Mobilize", "Yarı mobilize"
sözleriyle kamuoyuna açıklandı. Başkent Üniversitesi Hastanesi'nin
açıklamasında, Ecevit'in, iyileşme sürecinde olduğu belirtilerek,
''Başbakanımız yarı mobilize edilmiştir''
denildi.
Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı'nı, Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık etmeye çağırdı.
DYP Lideri Çiller, Ecevit'in tam teşekküllü bir hastanede
muayene olarak ''iş yapabilir veya yapamaz''
raporu alması gerektiğini savundu. Sağlık Bakanı Osman Durmuş,
Ecevit'in hastalığının kamufle edildiğini ileri sürdü. Kemal Derviş
ise seçim tarihinin açıklanması gerektiğini tekrar dile
getirdi.
25 Haziran
Kamuoyunda ''dokuzlar'' olarak adlandırılan DSP'li
9 milletvekili, yaptıkları açıklamada, ''DSP hem örgüt hem
de yerel yönetimler ve TBMM zeminlerinde Ecevitler'in öncülüğünde
Ecevit'siz yaşama geçebilmelidir. Bu tarihi görev ve sorumluluğu
sayın Ecevitler'in yükleneceğine olan inancımızı kamuoyu ile
paylaşıyoruz'' dediler.
Gazeteci Emin Çölaşan, Ecevit'in ayağa kalkamaz halde olduğunu,
altına çişini yaptığını ve ülkeyi yönetemez hale geldiğini
yazdı.
7 Temmuz
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, partisinin
Bursa il teşkilatınca Keles ilçesinde düzenlenen, ''11.
Kocayayla Türkmen Kurultayı''nda, 3 Kasım'da erken seçim
yapılmasını önerdi.
8 Temmuz
Ecevit'le görüştükten sonra Başbakanlık Merkez Binası'na geçen
Hüsamettin Özkan, hükümetteki görevinden ve DSP'den istifa ettiğini
açıkladı. Özkan'ı Kültür Bakanı İstemihan Talay, Devlet Bakanı
Mustafa Yılmaz, Devlet Bakanı Recep Önal ve Devlet Bakanı Hasan
Gemici istifaları izledi. Ardından da milletvekili istifaları
başladı çorap söküğü gibi gelmeye başladı.
10 Temmuz
Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Milli Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu, görevlerinden ve DSP'den istifa ettiler.
15 Temmuz
DSP'de istifalar hızlandı. DSP'den ayrılan milletvekili sayısı 53'e
ulaştı. 16 Temmuz da DSP'den 6 milletvekili daha istifa etti.
Koalisyon hükümeti, Meclis'teki güvenoyu desteğini yitirdi.
21 Temmuz
Başbakan Ecevit, seçimlerde AK Parti'nin birinci olması ve HADEP'in
barajı aşması durumunda ülkede ''rejim sorunu''
yaşanabileceğini söyledi.
23 Temmuz
Başbakan Ecevit, hemen tüm partilerin erken genel seçim konusunda
birleştiğini belirterek, ''Bizim tek başımıza erken genel
seçime karşı çıkmamızın bir anlamı kalmadı'' dedi. TBMM,
erken genel seçimin 3 Kasım 2002 tarihinde yapılmasını
kararlaştırdı. Sadece DSP'nin karşı çıktığı erken genel seçim
kararı 62 ret oyuna karşılık, 449 kabul oyuyla alındı.
1 Ağustos
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, AK Parti hakkında
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Başsavcılık, Yüksel'in yaptığı suç duyurusu üzerine AK Parti
hakkında ''laik devlet düzenini bozmaya yönelik eylemlerin
odağı haline geldiği'' iddiasıyla inceleme başlattı.
3 Ağustos
TBMM'de kabul edilen yasayla, idam cezası kaldırıldı, Kürtçe
de dahil farklı ana dil ve lehçede yayına izin verildi, ana dilde
öğrenim serbest bırakıldı. Abdullah Öcalan'ın idam kararı da
böylece kaldırılmış oldu.
10 Ağustos
Yaşar Okuyan'ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan
istifasının ardından Kemal Derviş de Ekonomiden Sorumlu Devlet
Bakanlığı görevinden istifa etti. Onları ANAP Kastamonu
Milletvekili Murat Başesgioğlu'nun istifası takip etti.
21 Ağustos
Kemal Derviş, görüşme maratonunu CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile
ikinci kez görüşerek sonlandırdı ve CHP'ye katılacağını
açıkladı.
21 Ekim
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, hakkında bir seks kasetiyle
ilgili iddialar bulunan Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete
Yüksel'e kınama cezası verdi. Kurul, isteği üzerine Yüksel'i Ankara
DGM Cumhuriyet Savcılığı'ndan alarak Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na
atadı.
23 Ekim
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, AK Parti'nin
kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı.
Ve 3 Kasım
Seçimde, 57. Hükümet'i oluşturan koalisyon partilerinin toplam oy
oranı yüzde 14.71 oldu. DSP yüzde 1.22, MHP yüzde 8.36 ve ANAP
yüzde 5.13, ana muhalefet partisi DYP ise yüzde 9.54 oy alıp, seçim
barajını aşamadıkları için parlamentoya giremediler. Seçim
sonucunda, yüzde 34.29 oy alan AK Parti 363 milletvekiliyle, yüzde
19.38 oy alan CHP ise 178 milletvekiliyle TBMM'ye girdi.
***
Ne kadar kısa ve öz yazmaya çalıştıysam da yazı uzadıkça uzadı. O
dönemde yapılan zamları, ülkeyi ayağa kaldıran eylemleri,
tecavüzleri, soygunları, cinnet hallerini ve daha nicelerini
yazmadım.
Yaptığım sadece resmi kayıtlara geçen önemli olayları gün gün size
aktarmak oldu. Eleştirileri saygıyla karşılıyorum. Ancak sırf
bunları yazıyorum diye ağzını bozanlar, boğuk fısıltılar eşliğinde
saldıranlar da olmadı değil.
Ancak her zaman söylediğim gibi...
Ben sadece Süleyman'ım! Hazreti Süleyman gibi her hayvanın
lisanından anlamıyorum!
ve tıpkı o meşhur sözde anlatıldığı gibi...
Adam olana notunu, hayvan olana otunu verip gitmekten başka
anladığım birşey yok!
NOT: Bir sonraki yazıda Erdoğan döneminin en çok
tartışılan icraatlarının analizini yapmaya çalışacağım.