Gezi dili ve PKK'nın kaçırdığı çocuklar

İstediklerini yaptılar. Erdoğan'ı yuhaladılar, Erdoğan'a ağır söz de kullandılar. Ne tokadı yediler, ne de bir kişinin burnu kanadı.

Hadi ÖZIŞIK hadi.ozisik@internethaber.com

Başbakan Erdoğan, Almanya'da muazzam bir kalabalığa konuşurken, dışarıda bir uğultu vardı. İçerideki kalabalığı aratmayan ama sevgi yerine öfke duyan bir başka kitle dışarıdaydı. 

BİLD'in manşetine kaptırmışlardı kendilerini; istemiyorlardı Erdoğan'ı...

Ne yalan söyleyeyim endişeliydim, Almanya'yı da karıştıracağımızdan çok korktum. Bereket korkulan olmadı ve gerek Erdoğan'ı sevenler, gerek ona öfke duyanlar karşı karşıya gelmeden dağıldılar.

Bana göre, Erdoğan'ın kürsüdeki çağrısı bu konuda çok etkili oldu.

Neden?

"Üç beş çapulcu" demedi kendisini dışarıda protesto edenlere...

Aşağılamadı...

Dışlamadı...

Horlamadı...

"Onlar" diyerek ayırmadı...

Ne dedi?

Konuşmayan Başbakan!
Ahali, Erdoğan'ın televizyon kanallarında sık sık görülmesinden rahatsız.

Ahmet Hakan'a bu yüzden "Erdoğan'ı unutun" mesajları yağıyormuş!
Ahmet Hakan ise rahatsızlığını bir başka açıdan dile getiriyor; alışık olmadığı bir durumla karşı karşıya kaldığını söylüyor:
-Karşımda hep o, nasıl unuturum?
Yani diyorlar ki, "Başbakan hiç konuşmasın!"
Konuşmayan Başbakan'dan Türkiye'ye hayır gelir mi peki?
 

 "Bırakın ne istiyorlarsa yapsınlar. Dışarıdakiler bizim insanımız,  Türkiye'nin vatandaşı."

 İstediklerini yaptılar. Erdoğan'ı yuhaladılar, Erdoğan'a ağır söz de  kullandılar. Ne tokadı yediler, ne de bir kişinin burnu kanadı. 

 Sonuç... O eylem yapılmıştır geçmiştir...

 Ama Gezi hâlâ konuşuluyor!

 Unutulmadı!

 Unutulmayacak da... 

 Neden acaba?

 Dil farkından olabilir mi?

 "Çapulcu" falan...


 PKK'nın kaçırdığı çocuklar

 BDP'li yöneticiler, bu sefer kaçacak delik arıyor. Erdoğan'ın "O  çocukları  getirin" çağrısına samimiyetten uzak cevap yetiştirmeleri bu  yüzden.

 Anaların yüreğine  çöken acıyı dindirmek yerine acıyı katmerleştiren  açıklamalar geldi BDP ve HDP'li yöneticilerden. BDP'li bir kadın milletvekili  anaların ocağına düşen ateşi söndürmek bir yana, o ateşi adeta körükledi:

 - Sıkıyorsa gel beraber gidelim Kandil'e...

 Bir başkası, 'bu bizim işimiz değil' demeye getirdi sözü. Çağrının sahibine 'Ne  halin varsa gör' dercesine.. PKK'nın gazetesi Gündem ise, Suriye'de İŞİD'in  öldürdüğü çocuklarla çıktı Başbakan'ın karşısına... 

PKK'yı iyi analiz eden bir arkadaşıma dün sordum, HDP ve BDP'lilerin kaçırılan çocuklar konusundaki direnişini anlamaya çalıştım. 

Dedi ki:

- Abi pazarlık yapıyorlar.

Çocuklar üzerinden pazarlık...

Söz bitti...