Diyojen Kulağınıza çalındı mı daha önceden bilmiyorum lakin literatürde ‘Diyojen Sendromu’ olarak bilinen ve kendi temizliğine pek de özen göstermeyen, kendisiyle pek ilgilenmeyen insanlar için kullanılan bir tabir var. İşte bu tabir, ünlü filozof Diyojen’den gelmektedir ve tahmin edeceğiniz üzere de Diyojen, insanlardan uzakta ve kir pas için yaşayan birisiydi. Temizlenmemeye karşı da her nedense takıntısı vardı. Nikola Tesla İnsanlık tarihinin en önemli ve bilinen dahilerinden olan Nikola Tesla’nın, çok garip takıntıları vardı. Kendisinin sahip olduğu en önemli takıntı, başladığı işi bitirmek idi. Öldüğü zaman hiçbir işini yarıda bırakmamış, neye başladıysa mutlaka iyi ya da kötü sonunu getirmişti. Ayrıca Tesla, kristal, pırlanta ve inci gibi parlayan mücevherlerden nefret eder; küpelerden ise tiksinirdi. Yürürken adımlarını sayar, çorba kasesinin, kahve fincanının, yemeklerin kübik parçacıklarını hesaplardı. Tesla ayrıca 3 rakamına karşı da fazla ilgiliydi ve hayatında her şeyi 3 ve 3’ün katlarına denk getirerek yapardı. Yemeğini 3 parçaya bölerek, 3 lokmada yemek gibi. Thomas Edisons Tesla’dan bahsetmişken, Thoman Edison’dan bahsetmemek elbette olmaz. Ampulün mucidi olmasından daha çok Tesla’nın yaptığı işlere ‘çomak’ sokmasıyla bilinen Edison, yanında çalışacak insanları ciddi bir mülakat sürecine sokuyordu. Edison, karşısındaki insanın teknik bilgisini sınadığı anlarda bir kase çorba içmesini de istiyordu. Edison’un takıntılı olduğu konu ise, adayların çorbaya içmeden önce mi içtikten sonra mı tuz attıkları mevzusuydu. Karşısındaki insan daha çorbadan bir yudum dahi almamasına rağmen eli tuza gidiyorsa, o kişiyi kafasında ‘ön yargı sahibi’ olarak nitelendiriyor ve eliyordu. Bunun yanında Edison, kafasının içinde küçük insanların yaşadığına ve insanların düşüncelerini yönlendirdiğine inanıyordu. Leonardo da Vinci Tarihin en ünlü dehalarından olan ve pek çok alanda eserler ve keşifleri ardında bırakarak bu dünyadan göçen Da Vinci’nin takıntısı ise uyku ile alakalı. Uykuda geçirilen zamanı kayıp olarak gördüğünü pek çok sefer dile getiren ünlü dehanın çok ilginç bir uyku alışkanlığı vardı. Da Vinci, günde 20’şer dakikalık bölümler halinde 6 kez uyur ve toplamda sadece 2 saat uyurdu. Mark Twain Takıntılarla alakalı araştırma yaparken benim en çok ilgimi çeken insanlardan birisi de Amerikalı ünlü yazar Mark Twain oldu. Zira Mark Twain’in kafasını taktığı konu, şu an için muhtemelen pek çoğumuzun ara ara aklına gelen fakat bir türlü gerçek kılamadığımız bir şey. Mark Twain’in hayatı boyunca gerçekleştirmek istediği ve sürekli zihninde dolaşan takıntı, kısa yoldan köşeyi dönmek idi. Çaba sarf etmeden, hatta mümkünse mesleğini bile yapmadan yani yazmadan zengin olmanın yollarını aradı Mark Twain. Peki, buldu mu derseniz eğer, hayır… James Joyce Fazlasıyla ilginç ve bir nebze de garip bir takıntısı olan ünlü yazar James Joyce’a geldi sıra. Joyce, nedendir bilinmez lakin karısını tuvaletini yaparken izlemekten büyük keyif alırmış ve mümkün olan her fırsatı itinayla değerlendirirmiş. Yanlış anlaşılma olmasın, başkalarını değil sadece karısını. Takıntı işte… Yoshiro Nakamatsu Nakamatsu ismini pek duymasanız da (duyanlar da vardır mutlaka ama), 3300’ün üzerinde buluşu olan ünlü bir mucittir. Nakamatsu’nun takıntısı ise su ile alakalı. Yüzmeyi çok seven ünlü mucit, birçok icadını suyun altında tasarlamıştır. Bu takıntısının sebebini ise, beynini oksijenden mahrum bıraktığı anlarda daha yaratıcı olduğunu düşünmesi imiş. Sigmund Freud Psikanalizin babası olarak addedilen ve insan zihnine girme konusunda pek çok ünlü psikoanalistten daha başarılı olan Sigmund Freud, tam bir kokain bağımlısıydı. İşin takıntı kısmı ise, Freud’un kokain kullanmadan hiçbir hastasıyla görüşmemesi. Andy Warhol Ayak takıntısı ya da ayak fetişi denildiğinde akıllara ilk olarak ünlü yönetmen Quentin Tarantino gelse de, insan ayaklarına karşı hiç de boş olmayan bir diğer ünlü isim Andy Warhol’dur. Andy Warhol, yatağının hemen baş ucunda mumyalanmış bir insan ayağı bulunuyor ve her gece uyumadan önce uzunca bir süre onu bakıyor ve inceliyordu. Kahve içmeyi muhtemelen siz de seversiniz. İşte güne kahveyle başlamak, gün içerisinde enerjiniz düştüğünde bir kahve daha ve belki akşama doğru bir kahve daha. Buraya kadar bir sorun yok. Lakin, ünlü Fransız yazar Balzac, olayı birazcık abartıyordu ve hatta takıntı sayılabilecek raddeye getiriyordu. Zira Balzac, gün içerisinde 50 bardaktan fazla kahve içiyordu… Michelangelo Temizlik konusunda, daha doğru bir ifadeyle temizlenme gereği duymama konusunda takıntıları olan bir diğer ünlü isim ise Rönesans ressamlarından Michelangelo. Michelangelo, hayatını yıkanmaktan nefret ederek geçirmiş ve ayakkabıları derisine yapışana kadar giyme safhasına kadar getirmiştir bu olayı. Elbiselerini yatarken bile çıkarmayan ünlü ressam, aynı zamanda ''insanlardan nefret etme'' durumu olan misantropiden de muzdaripti.