Gerçek Dubai modelini de yakaladı
Abone olDubai'yi son yaşadığı krizin eşiğine getiren gelişmelerin perde arkası inceledi.
Financial Times'ta Orta Doğu Editörü Roula Khalaf,
kaleme aldığı "Reality catches up with the Gulf’s model global
city" başlıklı makalede Dubai'yi son yaşadığı krizin eşiğine
getiren gelişmelerin perde arkası inceledi.
Khalaf yazısının girişinde,"Bu neredeyse inandırıcı bir gösteriydi.
Dubai'den, Londra'ya gönderilen mesaj, bu şehrin sadece küresel
ekonomik krizin etkilerini bertaraf etmekle kalmayıp, diğer
merkezlerdeki finans gruplarının yüksek vergi rejimleri ve artan
düzenleyici kurallardan kaçarak burayı tercih etmesinden daha fazla
faydalanmayı amaçlıyor" derken, iki hafta önce Londra'da, kendini
Dubai'nin en büyük kazanımlarından biri olarak gören Dubai
International Financial Centre (DIFC) tarafından düzenlenen
konferansta sırasındaki görüntüye dikkat çekti.
Khalaf DIFC tarafından düzenlenen konferansta bulunanlardan hiç
kimsenin aklından birkaç hafta sonra Dubai'nin amiral gemisi
konumundaki şirketinin borçlarını ertelemeyi istediğini belirtip,
küresel piyasalarda endişeyi yeniden körükleyeceğini aklından
geçirmediğini söyledi.
SON İŞARET
Khalaf yazısında aynı zamanda, orada bulunanların DIFC'nin başkanı
olan ve konferansın açılış konuşmasını yapan Ömer bin Süleyman'ın
da birkaç gün sonra hiç bir açıklama gösterilmeden kovulacağını
bilmediğinin altını çizdi ancak bunun emirlikteki ciddi hastalığı
gösteren son göze batan işaret olduğunu söyledi.
Khalaf yazısının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Şimdi ise bize palmiye şeklinde yapılmış ada ve alışveriş
merkezlerinde kayak imkânı sunulan bu şehir, borçlarını ödeyemeyen
bir finans merkezi haline geldi.
Dubai, içindeki çatışmaları çözmekte başarısız olmuş ve genç
nüfusunun isteklerini karşılamayı beceremeyerek geri kalan Arap
bölgesinde kendini her zaman bir küresel şehir olarak pazarladı.
Emirliğin hırslı liderli Şeyh Muhammed bin Raşid El Maktum’un
biyografisine bakıldığında ise bu şahsın Arap rönesansına liderlik
yapma görevi üstlendiği görülebilir.
Ancak, Dubai kaynaklarını gerçeği görmeyi reddeden otokratik bir
yönetim yapısı ve dünya piyasalarının beklentilerine ve
yaptıklarına çok da aldırış etmeyen ketum bir aile şirketinden
oluşan karma yapısıyla idare ediyordu.
SORUN GÖRMEZDEN GELİNDİ
Diğer önemli merkezlerde toparlanmanın işaretleri görülürken,
küresel çöküşün Dubai kıyılarına vurmasının en önemli nedenlerinden
biri de emirliğin bir sorun ile karşı karşıya olduğunu kabul
etmesinin çok uzun zaman almasında yatıyordu.
Bir yıldan daha uzun süre önce Lehman Brothers'ın iflası ile
küresel piyasaların çöküş yaşadığı dönemde, Dubai'de öne çıkan söz,
emirliğin bu türbülansa kapılmayacak kadar büyük olduğuydu.
Öyle ki Lehman Brothers'ın çöküşünü takip eden birçok gerçeküstü
etki yaratan anlardan biri de, borç yükü altındaki Dubai World'ün
bünyesindeki inşaat firması Nakheel'in Dubai'nin en yüksek binasını
için sunduğu planları gösterdiği zamandı. Nakheel, yeni binanın
Burj Dubai'den daha yüksek olacağını söylüyordu.
Yekililer, Dubai'nin diğerlerinin yaşadığı şansızlıklardan avantaj
elde etmeyi bildiği konusunda ısrarcıydı. Dubai modelini bir
anlamda Dubai mucizesi olarak niteleyen bu kişiler, vahşi ve
istikrarlı olmayan şartların varlığı onları diğer oynak
piyasalardan kaçan insanlar ve para için cazibe merkezi haline
getirdiğini söylüyordu."
Khalef, bu durumun fark etmede geç kalınmasında bir diğer nedenin
de; patronlarına kendi yönetimleri altında ortaya çıkan borçları
söylemekten korkan şirket yöneticileri olduğunun altını çizdi.
80 MİLYAR DOLAR BORÇ
Ancak Dubai'nin sonunda borç miktarı 80 milyar dolara yükselince
artık bu acı gerçeği kabul etmekten başka çaresi kalmamıştı. Ancak
yine de geçtiğimiz Şubat ayına kadar Abu Dabi'nin, Dubai için
Birleşik Arap Emirlikleri'nin taahhüdü altında çıkardığı beş yıl
vadeli 10 milyar dolarlık tahvil ihracına kadar ciddi önlem
alınmamıştı.
Khalef yardımın bu kadar uzun zaman almasında ise gurulu El
Maktum’un, Dubai'nin zengin komşusundan yardım almasının emirliğin
prestijini sarsacağı ve bağımsızlığını kısıtlayacağını düşünmesinin
yattığını söyledi.
BEKLENMEYEN GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ
Khalef yazısına şöyle devam etti:
"Her ne kadar piyasalar bu yardımdan sonra sakinleşse de aradan çok
fazla zaman geçmeden yeni kafa karışıklıkları yaratacak durumlar
ortaya çıktı. Mayıs ayında, emirliğin krizden çıkışında en çok
güvenilen isimlerin başında gelen ve karşılaşılacak zorluğun tam
anlamıyla farkında olanlardan biri olan finans biriminin başı Nasır
el Şeyh bu yıl içinde yoğunlaşan güç mücadelesinin sonunda kurban
olarak seçilerek görevinden alındı.
Dubai World'ün başındaki Sultan bin Süleyman da şirketin başında
kalmaya devam etmesine rağmen elindeki birçok yetkisi elinden
alınanlar arasında yer aldı.
Adaletli olmak gerekirse, Dubai'nin şirketlerini yeniden
yapılandırma ve kaynaklarını en uygun varlıklara yatırma planı
doğru görünüyor. Ancak, bu stratejinin detaylarının ulusal sır gibi
görülüyor olması göz önünde bulundurulduğunda ve karar almanın
saraydaki entrikalarla sarılı olması, sadece emirliğin değil tüm
dünyanın gerçeklerden çok spekülasyonlar ile hareket etmesine neden
oluyor"
Khalef, yazısının sonunda ise kara mizah yaparak, aslında birkaç
yıl yatırımcıların "balon şehir" reklamlarına inandığı bir
emirlikte hiçbir şeyin şaşırtıcı olmayacağını söyledi. Khalef, bu
fantastik projenin belki de kimsenin haberi olmadan hayata geçtiği
ve karar alıcıların bazılarının da burada yaşadığı ifadesini
kullandı.