Genelkurmay'ın telefonları dinleniyor
Abone olResepsiyon davetine katılan Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Özkök, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'un kendisine söylediği sözleri köşe yazısına taşıdı.
Hürriyet Gazetesi Genel yayın Yönetmeni'nden şok açıklamalar.
Özkök, bugünkü köşe yazısında Genelkurmay Başkanı Hilim Özkök'ün
kendisine telefonlarının dinlendiğiini ve karşı önlemler aldığını
yazdı. Özkök Paşa Resepsiyon davetinde Özkök'e şu açıklamalarda
bulunmuş: "Türkiye'de herkesin telefonu dinleniyor. Bizimki de
dinleniyor. Bu nedenle tertibatımızı aldık. Muhaberat şifrelerimiz
geliştirildi. Çok iyi bir şifreleme sistemimiz var. Önümde iki ayrı
telefon var. Kırmızı düğmeli olana basınca komutanlarla
konuşuyorum. Yeşil düğme olanı ise cumhurbaşkanı, başbakan gibi
kişilerle yapacağım konuşmalar için." İşte Ertuğrul Özkök'ün olay
köşe yazısı: Bizim telefonumuz da dinleniyor Çankaya Köşkü'nde
verilen Cumhuriyet Bayramı davetinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hilmi Özkök'le uzun bir sohbet yaptık. Önce hissiyatımı anlatayım.
SORMADIĞIMIZ SORU Genelkurmay Başkanı benim gibi çoğu insana güven
veren bir kişiliğe sahip. Konuşurken yüzünde hep gülümseyen bir
ifade var. Kendine güveni tam. Sohbet işte onun bu özelliğinin
yarattığı iklimde geçti. Kendisine ne türban, ne başka siyasi
konularla ilgili bir soru sormadık. O da bu konulara hiç girmedi.
Ama salonun başka bir yerinde gazeteciler sorunca o da çok kısa
biçimde görüşünü aktarmış. Tabii sohbetin ana bölümünü ABD'nin
Irak'taki durumu oluşturdu. Orgeneral Özkök, Güneydoğu Anadolu ve
Kuzey Irak'ı çok iyi biliyor. Irak'taki silahlı hareketin giderek
‘‘organize olduğu’’ kanaatinde. Ben de kendisine, ‘‘Organize
olmaları lehlerine mi, aleyhlerine mi’’ diye sordum. ‘‘Tabii
organize olunca daha düzenli bir hareket haline geliyor ve
genişliyor. O zaman bu hareket hakkında istihbarat toplamak da
kolaylaşıyor.’’ Orgeneral Özkök, PKK'nın geçmişte böyle bir hata
yaptığını, belli bir araziyi denetiminde tutup, orada bayrak
dalgalandırmaya kalkıştığını ve bunu pahalıya ödediğini söylüyor.
‘‘Irak'ta savaşanlar Iraklı Araplar mı, yoksa dışardan gelen başka
unsurlar da var mı’’ sorusuna ise şu cevabı veriyor: ‘‘Dışardan
gelenler olduğunu tahmin ediyorum.’’ Bölgedeki durumu tahlil
ederken şu sonuca varıyor: ‘‘ABD orada duruma hákim olamaz, daha
büyük karışıklık meydana gelirse, bu bizim için de kötü olur. Ben
savaştan önce General Franks'e, savaştan sonra böyle bir direniş
olabileceğini söylemiştim. Ama onlar bunun tam aksini
bekliyorlardı. Bana,‘Zafer hayranlık yaratacak ve bizi bayraklarla
karşılayacaklar' demişti.’’ ZAFER'İN TARİFİ Orgeneral Özkök bu
sözlerden sonra, Irak Savaşı’nın dünyada birçok konsepti
değiştirdiğini söylüyor. ‘‘Mesela zafer ve yenilginin tarifi
değişti’’ diyor. Düşünüyorum. ABD Irak'ta zafer mi kazandı, yoksa
kaybetti mi, henüz belli değil. Bu arada çok önemli bir tahlilini
daha söylüyor: ‘‘Günümüzde egemenlik kavramının tarifi bile
değişti’’ diyor. Verdiği örnek de ilginç: ‘‘Mesela artık açık
semalar ilkesi var. Adam uçağı ile geliyor, sizin semalarınızdan
istediği fotoğrafı çekiyor. Bizim de artık bu değişiklikleri
dikkate almamız gerekiyor.’’ KIRMIZI TELEFON Avrupa Birliği
dolayısıyla ‘‘egemenlik’’ kavramının yeniden tartışıldığı bu
günlerde Türk genelkurmay başkanının ağzından böyle yenilikçi ve
demokrat bir tavrı işitmek insanı rahatlatıyor. Başka bir konuya
geçiyoruz. ‘‘Günlük çalışma planınız nedir’’ diye soruyorum. Şu
cevabı veriyor: ‘‘Günlük mesai saatlerimiz var. Ama akşam bundan
sonra da çalışıyoruz. Çünkü önümüze okunacak çok fazla materyal
geliyor.’’ Merak ettiğim bir başka soru da şu: Acaba komutan kuvvet
komutanları ve öteki üst düzey komutanlarla haftada kaç kere bir
araya geliyor? Öyle haftalık rutin görüşmeleri yokmuş. Ama olaylar
nedeniyle sık sık bir araya geliyorlamış. Bir de her MGK toplantısı
öncesi mutlaka bir araya gelip durum değerlendirme toplantısı
yapıyorlarmış. Bu arada kendine ait bir çalışma prensibini de
anlatıyor: ‘‘Bazı komutanlar şahsi çalışmayı sever. Bense ekip
çalışmasını tercih ediyorum. Komutanlarla sık sık telefonla
konuşuyorum. Hatta görüntülü telefon sistemimiz var. Bir ordu
komutanını aradığım zaman, yüzünün ifadesini merak ediyorum.’’ İşte
bu noktada, biz sormadan çok ilginç bir bilgiyi aktarıyor:
‘‘Türkiye'de herkesin telefonu dinleniyor. Bizimki de dinleniyor.
Bu nedenle tertibatımızı aldık. Muhaberat şifrelerimiz
geliştirildi. Çok iyi bir şifreleme sistemimiz var. Önümde iki ayrı
telefon var. Kırmızı düğmeli olana basınca komutanlarla
konuşuyorum. Yeşil düğme olanı ise cumhurbaşkanı, başbakan gibi
kişilerle yapacağım konuşmalar için.’’ Telefon dinleme bizim en
dertli olduğumuz şeylerden biri. Ama bizden öte, Türkiye'nin en
büyük ayıplarından biri ve düşünün ki, ülkenin genelkurmay başkanı
bile telefonunun dinlendiğinden şikáyetçi. MECLİS NE BEKLİYOR Durum
böyleyken bu ülkenin parlamentosu hálá bu konuyu gündemine getirip,
bir komisyon kurmuyor ve inceleme ihtiyacı duymuyor. Avrupa Birliği
kapısındaki Türkiye de bu ayıbı taşımaya devam ediyor. İnsanların
özel telefonları çıfıtçı çarşısına düşüyor.