Genelkurmay başkanını dövdüler
Abone olİlker Başbuğ’un tutuklanması, 27 Mayıs darbesi ile tutuklanan ve yargılanan emekli ve muazzaf askerleri akıllara getirdi.
27 Mayıs’ın gözaltına aldığı İstiklal Savaşı madalyalı
paşalara yapılan işkence ile kötü muameleleri hatırlayan var
mı?
Aksiyon dergisi o dönem işkencelere
uğrayan komutanları ele aldı. İdris Gürsoy imzalı haberde çarpıcı
ayrıntılar yen alıyor.
BEN ÇANAKKALE
KAHRAMANIYIM
Başbuğ’dan, ‘Cumhuriyet tarihinde tutuklanan ilk genelkurmay başkanı’ olarak söz edilse de onun durumu daha çok eski Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut’unkine benziyor. Yamut, 27 Mayıs’ta tutuklandığında emekli bir genelkurmay başkanıydı. Emekli Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Ankara’daki evine tutuklamak için gelen subaylara “Ben Çanakkale kahramanıyım, Atatürk’ün silah arkadaşıyım, gaziyim, eski genelkurmay başkanıyım... Bana hakaret edemezsiniz!” diye karşı çıkmıştı. Yamut’u önce tokatladılar, sonra merdivenlerden yuvarladılar. Yamut, hakaret ve işkencelere dayanamadı, Yassıada’da yargılamalar sırasında hayatını kaybetti.
27 Mayıs’ın tutukladığı asker ve generaller sadece bu iki isimle
sınırlı değildi. Salih Coşkun, Kore kahramanı; Avni Karaca, süvari
yarbayıydı. Mehmet Nuri Yamut, Gazi Yiğitbaşı ve Yümni Üresin,
İstiklal Savaşı’na katılmıştı. Hepsi emekli, Oramiral Sadık
Altıncan, Org. Nurettin Aknoz, Org. İshak Avni Akdağ, Org. Nazmi
Ataç, Hava Kuvvetleri Komutanı Tekin Arıburun, Yassıada’da aynı
hücreleri paylaşmıştı.
CUNTAYA KATILMADILKLARI İÇİN
27 Mayıs cuntasının gözaltına aldığı generallerin suçu darbelere
karşı olmaları ve cuntalara katılmamalarıydı. Gözaltına alınan üst
düzey muvazzaf-emekli komutanlar en ağır işkencelere ve hakaretlere
maruz kaldı. Gözaltı sırasında başlayan kötü muamele, Yassıada ve
yargılanma sırasında da devam etti.
TÜKÜRÜK YAĞMURU
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Sadık Altıncan (Giresun Milletvekili) Yeşilyurt’ta ismi okununca birkaç kara subayı tarafından tartaklandı. Denizciler eski komutanlarına saygılarından dolayı araya girip Altıncan’ı karacıların elinden aldı. O sırada botların komutanı Albay Muzaffer Grebene, eski komutanına saygı gösterip kaptan köşküne aldığı için amirallik rütbesinden oldu. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Altıncan, Yassıada’ya büyük emek vermişti. Adaya ayak basar basmaz, yaşlı gözlerle, “Kendime bir mahpes hazırlamışım.” demişti.
GENERALİN EŞİNİ SAÇINDAN SÜRÜKLEYEREK DÖVDÜ
Yeşilyurt’ta bir yandan dayak yiyen bir yandan da tükürük
yağmuruna tutulanlar arasında General Namık Argüç de vardı. Ada
Komutanı Tarık Güryay, İzmir Milletvekili, general kızı ve Org.
Tekin Arıburun’un eşini mahkemedeki savunmasından dolayı saçından
sürükleyerek dövdü.
Yassıada’da en hazin hadise kısa süre öncesine kadar şerefli Türk
ordusunun Genelkurmay Başkanlığı görevinde olan Rüştü Erdelhun’un
suratına yumrukların acımasızca indirilmesiydi. Erdelhun Paşa
hakaretlere uğradı, rütbeleri söküldü. İdamla yargılandı.
ELİNİ TETİĞE GÖTÜRÜP SONRA GERİ ÇEKİYORDU
Ankara’dan Yassıada’ya nakledilecek
sanıklar arasındaki asker kökenli milletvekillerinden biri de Kore
kahramanı Tahsin Yazıcı’ydı. Darbecilerin gözaltına aldığı asker,
sivil bürokratlar yolculuk esnasında da her türlü işkenceye maruz
kalıyordu. Uçaklarda hava delikleri açılarak soğuk hava cereyanına
tabi tutuluyorlardı. General Tahsin Yazıcı, uçakta gösterilen yere
asil ve vakur bir tavırla oturmuştu. Tomsonlu hava yarbayı elinde
tuttuğu gocuğu ona uzatmıştı. Paşa dik dik bakmış ve sert bir
şekilde “İstemem!” diye bağırmıştı. Uçak komutanı
elindeki tomsonu paşaya çevirdi. Elini tetiğe götürüyor, sonra
çekiyor… Yine götürüyor, yine geri çekiyordu. General Salih Coşkun,
millî savunma müsteşarıydı. Hava meydanında ve Yeşilyurt’ta
hakarete maruz kaldı, tekme, yumruk saldırısına uğradı. Avni
Karaca, süvari yarbayıydı. Türk bayrağını şeref direklerine
çektiren usta millî binicilerimizdendi. Teğmenken elinde taşıdığı
kupayı halkın omuzlarında Türkiye’ye getirmişti. Karaca uçakta
dövüldü. Ankara Merkez Komutanı Namık Argüç de aldı yumruk ve
hakaretlerden payını. Yassıada’da işkence ve hücre cezası vardı.
Zindan cezasını en çok İstanbul grubu ve onların içindeki Merkez
Komutanı Kemal Binatlı çekmişti.