Gerek meclis kürsüsünden, gerek seçim
meydanlarından siyasilerin bağırıp çağırmalarına alışkınız. Biliriz
ki bu sözler bazen “oyunun kuralı” gereğidir, bazen de temsil
edilen kitleler öyle duymak istediği içindir.
Kâh gülüp geçtiğimiz, kâh tarafgirliğimiz
üzerinden iyi/kötü notlar verdiğimiz konuşmalardır bunlar.
“AK Parti ve
Fethullah GÜLEN’i Bitirme Planı”, “İrtica İle Mücadele Eylem
Planı,” “Kağıt Parçası,” Kese Kağıdı” gibi tanımlamalara sahip
“evrak-ı mühimme” ile ilgili iddialar ortaya atıldığında ilk
tepkiler şu şekildeydi:
Başbakan Recep Tayip Erdoğan: “Partimiz
üzerinde ne tür oyunlar oynandığını görüyorsunuz. Gereğini
yapacağız.”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: “Belgenin
gerçek olup-olmadığı araştırılsın.”
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ:
“Belge gerçek çıktığında, gereken neyse yapacağız. Yok, eğer belge
sahte çıkarsa tüm Türkiye ne yapacağımızı görecek.”
Başbuğ’un bu sözleri bir siyasetçiden sadır
olsaydı, “Ateş olsan cürümün kadar yer yakarsın” atasözüyle
geçiştirilebilecek bir açıklama sayılırdı. Ancak bu ağır kelam bir
askerden, askerin en tepesindeki isimden gelince “tırsan” çok
oldu.
Ne olmak ihtimali vardı?
Darbemi, muhtıra mı; yoksa bu işin üstüne
atlayan kolpacılara daha modern başka bir yöntemle ufaktan ince bir
“ayar” mı?
Askeri savcılığın “Bu iş bizi bağlamaz.”
kararından hemen sonra Genelkurmay Başkanlığı’nın internet
sitesinde, “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ konuyla
ilgili bir açıklama yapacak” bilgisi geçince, herkes bu önemli güne kilitlendi.
Tarihler, 26 Haziran 2009 Cuma saat
11.00’i; televizyonlar da Genelkurmay Karargah’ını
gösteriyordu.
Genelkurmay Başkanı bir başöğretmen
edasıyla yer yer önemli bulduğu cümleleri heceleyerek, yer yer
“altını çiziyorum” cümlesini kullanarak konuşmasını tamamladı.
Ancak konuşmasının hiçbir yerinde “terbiye” kokan bir
uyarı geçmiyordu.
Oysa meraklısı “kimin neyi göreceği” ne
kilitlenmişti.
Neyse ki Sabahattin ÖNKİBAR'ın “Başbakanın
açıklamalarından hicap duyuyor musunuz?” gibi “ver coşkuyu”
türünden bir soru yerine, işi bilen bir gazeteci lisan-ı münasiple
“Belge (size göre) sahte çıktı. Şimdi n’apacaksınız?” diyerek
Başbuğ’un “yüreklere su serpen” o açıklamayı yapmasına ve
kamuoyunun rahatlamasına imkân yarattı.
Genelkurmay Başkanı’nın “Biz hukuk devleti
ilkelerine saygılıyız.” açıklamasına “Ohh bee!” tepkisi verenlerden
başka “Yine mi darbe yok?” diyerek “kahr-u perişan” olan çok sayıda
insan evladı olmuştur bu memlekette, buna eminim.
Beni şaşırtan asıl nokta ise, Başbuğ’un
“Bu sözlerimizden, başka yorumlar çıkarılmasına üzülürüz.”
cümlesiydi.
Nasıl yani?
Türkiye'de bir Genelkurmay Başkanı
"Ne yapacağımızı göreceksiniz" diyecek, ardından
da "Kastım, hukuktur." diyecek.
Şaşkınlığımı bağışlayın komutanım; biz
böyle “sulu şakalara” pek alışık değiliz.