Genel yayın yönetmeninin böylesi
Abone olGenel yayın yönetmeni sıfatıyla çalışanlara sahip çıkması gereken Sabah'ın tepe ismi Ergun Babahan, patronlara zarar veren 212 Sayılı Yasa'ya düzenleme istiyor.
Çalışanların tazminat davalarında önemli bir rol oynayan 212
Sayılı Basın Yasası'nın patronlara zarar verdiği yönünde görüş
belirten Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan,
bugünkü yazısında medya patronlarının avukatlığına soyunmuş.
Babahan'ın bu konuda Devlet Bakanı Beşir Atalay'dan çalışanların
aleyhinde bir isteği var...
212 Sayılı Yasa.
Basın Kanunu'nda demokratik değişiklikler yapmayı başaran Devlet
Bakanı Beşir Atalay'ın 212 Sayılı Yasa'da gerçekçi, etik bir
değişiklik yapmasının zamanı geldi de geçiyor.
Bir kısım Basın'ın Konseyi", bu dönemde çeşitli meslek
kuruluşlarının yaylım ateşi altında. Bunun da nedeni 212 Sayılı
Basın Kanunu.
Basın Konseyi'nin varlık nedeninden basına bakışına kadar
eleştirilecek, tartışılacak birçok noktası var elbette.
Bence en çarpıcı örnek bir köşe yazarının gazetesi aleyhine açtığı
bir davayla ilgili. Aylık ücretinin bordroda düşük gösterildiğini,
gerçek ücretinin bunun çok üstünde olduğunu savunan yazar, kıdem
tazminatıyla ilgili dava açar.
Mahkeme de, bu işi bilse bilse Basın Konseyi bilir diyerek bu
kuruluşu bilirkişi tayin eder. Basın Konseyi'ne sorulur, bir
gazetenin köşe yazarı ne kadar maaş alır diye.. Konsey, tarihe
geçecek bir yanıt verir: 10- 15 bin dolar.
Yargı da bu görüş üzerinden bir tazminata karar verir. Zaman zaman
ülke gerçeklerinden böyle uzaklaşabilen veya kendi koşullarının tüm
ülke için geçerli olduğunu zanneden bir kurumdur yani.
Ancak bu kez durduğu nokta doğru. 212 Sayılı Yasa bu mesleğe ve
çalışanlarına zarar veriyor.
1960 darbesi sırasında, silahlı güçlere en büyük desteği veren
basın ve çalışanları darbe yönetimi tarafından özel bir yasayla
ödüllendirilmiş ve gazeteciler maden işçileriyle aynı statüye
konmuş.
4.1.1961 tarihli Basın Mesleğinde Çalışanlar Hakkındaki Kanun'un
elbette olumlu birçok yönü de var. Gazeteciyi işverene karşı
koruyan hükümler içeriyor.
Ancak kanunda yer alan bazı hükümlerin telaffuzu bile acayip. Bu
yasaya göre, basın çalışanlarının ücret ve alacaklarında günlük
faiz yüzde 5. Bu yılda yüzde 1825 faiz demek.
Türkiye'de faizin yüzde 10'lara gerilediği, enflasyonun hızla
düştüğü bir dönemde bu absürd bir oran.
Basın kuruluşları, kurumları adına ciddi sakıncalar taşıyan bu
maddeden kurtulmak için ya 212'ye tabi kadroyu çok dar tutma yoluna
gidiyor veya çalışanın resmi ücretini çok düşürüp telif veya gizli
ödeme yolunu seçiyor.
Çünkü üç-beş kişi bir araya gelip "Ben yılda 365 gün, günde 24 saat
çalıştım. Sürekli fazla mesai yaptım" iddiasıyla davalar açıyor,
herkes birbiri lehine tanıklık yapıyor, sonuçta da trilyonlara
varan tazminat talepleri ortaya çıkıyor.
Türkiye'nin içinde bulunduğu ortamda bu rakamlar hem uçuk, hem
telaffuzu bile ayıp rakamlar.
212 Sayılı Yasa bu sakıncaları nedeniyle giderek sayısı daralan
çalışana uygulanır hale geliyor. Birçok genç insan hakkı olduğu
halde basın kartı alamıyor.
O nedenle bu yasada günün gerçeklerine uygun bir değişiklik yaparak
faiz oranlarını aşağı çekmek doğru bir uygulama olacaktır.
Basın Kanunu'nda demokratik değişiklikler yapmayı başaran Devlet
Bakanı Beşir Atalay'ın 212 Sayılı Yasa'da gerçekçi, etik bir
değişiklik yapmasının zamanı geldi de geçiyor.
Gazetecilik örgütlerinin bu konuda gerçekçi olması kaçınılmaz. Bir
dönem, sendikaların sonu gelmeyen isteklerde bulunması basında
sendika dönemini kapatmıştı. Şimdi '212 Sayılı Yasa'ya
dokundurmayız' çığlıkları atarlarsa, insanların basın kartı sahibi
olmasının önüne geçerler. Gerçekçi bir değerlendirme yapıp ahlak
ölçülerini zorlayan bu faiz oranının makbir seviyeye çekilmesine
evet demeleri, mesleğin geleceğine hizmet anlamına gelecektir.
Yazı: Ergun Babahan
Kaynak: