Gençlere seslendi
Abone olBaşbakan Erdoğan, gençlere seslenerek, “Sevgili gençler, gidin 27 Mayıs öncesinin hadiselerine bakın. Bize ne söyleniyorsa aynısının merhum ...
Başbakan Erdoğan, gençlere seslenerek, “Sevgili gençler, gidin
27 Mayıs öncesinin hadiselerine bakın. Bize ne söyleniyorsa
aynısının merhum Menderes ve hükümetine de söylendiğini
göreceksiniz” dedi.
AK Parti’nin Afyonkarahisar kampındaki yaptığı açılış konuşmasında,
daha önceden söylediği, “Biz bunların inlerine kadar gireceğiz,
inlerine” ifadelerinin birilerini rahatsız ettiğini belirten
Başbakan Erdoğan, “Bu ifadeler onları o kadar rahatsız etti ki,
dava açmışlar. Zaten bundan dolayı dava açılıyorsa demek ki tam
istikamet üzereyiz” diye konuştu.
27 Mayıs ve 12 Eylül öncesinde darbe gerekçelerinin oluşması için
kullanılan kesimin gençler olduğunu, gençlerin sokağa döküldüğünü,
tahrik edildiklerini belirten Erdoğan, “Birbirleriyle çatışmaları,
polisle, askerle çatışmaları temin edildi ve sokaklar karıştırıldı.
12 Eylül öncesinde aynı karanlık el, sağcıya da solcuya da,
Alevi’ye de Sünni’ye de silah veriyordu. Gençlerin birbirine kurşun
sıkmasını sağlıyor, sonra da katliamları keyifle izliyordu. 30 Mart
seçim sürecinde Hürriyet Şehitleri adı verilen kurbanlardan söz
ettim. Gençlerimiz bunu bilsin; ağaç için, çevre için sokaklara
çıktığını zanneden gençlerimiz bunu bilsin. İktidara, otoriteye
karşı mücadele verdiğini, özgürlük için sokaklarda gösteri
yaptığını zanneden gençlerimiz lütfen bunu bilsin. Merhum
Menderes’in yüzlerce genci tutuklattığı, bunları katlettiği, kıyma
makinelerinde öğüttüğü iddia ediliyordu. Bizzat CHP, bizzat İnönü,
Meclis çatısı altında bu iğrenç iddiayı dile getirdiler. Bu
yalanlarla, bu iftiralarla daha fazla genç sokaklara çıkarılıyor,
tahrik ediliyordu. İşte en son 1 Mayıs olaylarında da bunu
yaptılar. Ankara’da, İstanbul’da CHP milletvekilleri kalabalıkları
tahrik etmek suretiyle kameraların önünde her türlü çirkinliğe
başvurdular. İşte bir tanesi de geldi TOMA’nın önüne yattı. Polise
hakaret ettiler, polise saldırdılar, şiddet uyguladılar. CHP
milletvekili, eline tutuşturulan mermiyi, ‘Polis gerçek mermi
kullanıyor’ diye kameralara gösterdi. Amaç ne? Amaç polisin gerçek
mermi kullandığı yalanını söyleyerek şiddeti tırmandıracak, Allah
korusun belki de ölümlere zemin hazırlayacaktı. Ama o kadar cahil,
o kadar bilgisiz ki elinde gösterdiği mermiler patlamamış,
kullanılmamış, orada karanlık kişiler tarafından eline tutuşturulan
mermilerdi. İşte hem bu kadar cahil hem de bu kadar yüzsüzler. 1
Mayıs olaylarını tahrik etmek için, ‘Polis gerçek mermi kullanıyor’
yalanını söylüyor. Sonra foyası ortaya çıkıyor, rezil oluyor ama
zerre kadar yüzü kızarmıyor” şeklinde konuştu.
"SANA NE 1 MAYIS’TAN"
Feyzioğlu’na yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “İşte bugün
yine Danıştay’da konuşan o zat kalkıyor diyor ki, ’1 Mayıs.’ Ya
sana ne 1 Mayıs’tan. ‘Yasaklarla bir yere varılmaz’ diyor. Ya onu
söylüyorsun da Kadıköy Meydanı’nı niye söylemiyorsun? Türkiye’nin
en büyük sendikası Kadıköy Meydanı’nda miting yaptı, en ufak bir
olay olmadı. Türkiye’nin ikinci büyük sendikası Kayseri’de yaptı.
En ufak bir olay yok. Şenlik havasında geçti. Onu niye
söylemiyorsun? Türkiye’nin en büyük memur sendikası Diyarbakır’da
yaptı. En ufak bir olay yok. Onu niye söylemiyorsun? İllegal
örgütlerle iç içe olan yandaşınız bu sendikayla kalkıyorsunuz orada
iş tutuyorsunuz ve ortalığı karıştırıyorsunuz. Derdiniz İşçi
Bayramı’nı kutlamak değil, sadece meydanları terörize etmek. Biz
size, ‘Bu kutlamayı niye yapıyorsunuz?’ demiyoruz ki. Yer
gösteriyoruz size. Sen nasıl hukuk adamısın ya? Ortada yasalar var,
bu yasalara göre belirlenen meydanlar var ama dert üzümü yemek
değil, bağcıyı dövmek. Bütün bunlara rağmen bekledikleri ilgiyi,
alakayı Taksim Meydanı’nda bulamayınca rezil rüsva oldular. Sadece
meydanlarda yakıp yıktıklarıyla kaldılar. Bazı esnaf
kardeşlerimizin molotoflarla canları yandı. Olay bu” ifadelerini
kullandı.
"AYNI İFTİRALARI MENDERES’E DE ATTILAR"
“Bugün bize atılan iftiraların aynılarını merhum Menderes’e
attılar. Gençleri bu şekilde kandırdılar” açıklamasında bulunan
Erdoğan, “Menderes Kars’ı, Ardahan’ı Ruslara sattı” şeklinde
iftiralar atıldığını hatırlattı. Erdoğan, “Celal Bayar’ın kasasında
103 milyon var’ diye iftira attılar. ‘Merhum Dışişleri Bakanı Fatin
Rüştü Zorlu, yabancı ülkelerle yapılan anlaşmalardan yüzde 10
komisyon alıyor’ diye iftira attılar. Aynen CHP’nin Genel Müdürü
gibi. Aynı şeyleri konuşuyor. En çok da ’300 üniversite talebesi
öldürüldü, kıyma makinelerinden geçirildi, hayvan yemi yapıldı’
diye yalanlar söylediler. 27 Mayıs müdahalesi yapılınca hem
darbecilere hem de CHP’ye kıyma yapıldıkları iddia edilen bu
gençlerin nerede oldukları soruldu. Elbette verecekleri cevap
yoktu. Yalan söylemişlerdi, iftira atmışlardı, gençleri sokaklara
dökmüşlerdi. Darbe için zemin hazırlamışlardı ama tutmadı.
Yalanlarına kılıf uydurmak için 5 tane hürriyet şehidi ürettiler.
Kimdi bunlar, bir tanesi gösterilerde seken kurşunla ölmüştü. Bir
tanesi tanktan tanka atlarken paletlerin arasında ölmüştü. Bir
diğeri 27 Mayıs’a hazırlanırken elindeki silahın patlaması sonucu
ölmüştü. Bir diğeri yine darbe esnasında yanlışlıkla ateş alan bir
silahla öldürülmüştü. En acısı müdahaleyi kutlamak için sokağa
çıkan CHP’li bir baba ve 11 yaşındaki çocuğu da aynı şekilde açılan
ateşle vurularak öldürülmüştü. İşte bu 5 kişiyi 27 Mayıs’tan sonra
günlerce reklam ettiler. Şaşaalı törenler düzenlediler. Bunları
şimdi ne yapıyorlar biliyorsunuz, bu işlerde çok mahirdirler, bu
CHP’nin zaten edindiği tek meslek bu. Bunlar sandıktan çıkamaz
ancak bu yolla çıkmaya gayret ediyorlar. Çıkamayacaksınız, ne
yaparsanız yapın, çıkamayacaksınız. Bu millet isiz çok iyi anladı.
İşte Gezi olaylarında yaşananları hatırlıyorsunuz değil mi?
Zamansız göçüp giden gençlerin siyasetçilerin elinde manşetlerde,
sokaklarda, değişik çevrelerde nasıl istismar edildiğini
hatırlıyorsunuz değil mi? 17 Aralık sürecinde bir çocuğun zerre
kadar vicdanı olmayan gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında,
siyasetçilerin elinde nasıl istismar vasıtası olduğunu
hatırlıyorsunuz değil mi? Senaryo aynı senaryo. 27 Mayıs’ta nasıl
bir senaryo varsa, 17 Aralık sürecinde de aynı senaryo var. O gün
hukuk, bazı hukuk adamları tarafından nasıl çiğnendiyse 17 Aralık
sürecinde de aynen öyle çiğnendi. O gün nasıl manşetler atıldıysa
bugün yaşadığımız süreçte de aynı manşetler atıldı. Gençlik nasıl
sokağa döküldüyse bugün de aynı şekilde sokağa döküldü. O gün nasıl
ölümler vicdansız bir şekilde, acımasızca istismar malzemesi
yapıldıysa inanın bu süreçte de talihsiz ölümler istismar vesilesi
yapılıyor. 12 Eylül öncesinde sırtı sıvazlanıp sokağa gönderilen
gençleri de bugün kimse hatırlamıyor. Sokağa dökerler, ölmelerini
temin ederler, timsah gözyaşlarıyla defnederler, sonra da unutur
giderler. Geride sadece acılı anne babalar kalır. Onun için
gençlerimiz uyanık olsunlar, asıl gayeyi, perdenin arkasındaki o
karanlık yüzleri iyi görsünler” dedi.
MEDYANIN OLUMSUZ ETKİLERİ
Mısır ve Ukrayna’da yaşanan gelişmeleri hatırlatan Erdoğan,
“Özgürlük’ diyerek sokaklara dökülen, sosyal medyanın kuralsız ve
sınırsız tahriklerine maruz kalan gençler hem Mısır’da hem
Ukrayna’da yüzlerce kişinin öldürülmesine, bu ülkelerin
karartılmasına vesile oldular. Bu ülkede öyle medya kuruluşları var
ki, öyle yazarlar var ki, öyle sermaye sahipleri, öyle siyasetçiler
var ki, onlar için en iyi genç, ölü gençtir. Onlar gençlerin
dirisini değil, ölüsünü severler çünkü ölüm üzerinden istismar
üretmeyi çok iyi bilirler. 30 yıl boyunca bu ülkede o malum medya,
malum sermaye çevreleri, malum siyasetçiler ölüm üzerinden rant
devşirmeye çalıştılar. Şehit olan kahraman askerimiz üzerinden,
dağda bir hiç uğruna ölen gençler üzerinden çıkar sağlamaya
çalıştılar. İşte bu 23 Nisan’da güya diyerek ‘dağa kaçırılan
çocuklar var ve bunların birçoğunun annesi feryat ediyor, terör
örgütüne yakarışta bulunuyorlar, bize yakarışta bulunuyorlar.’ Ama
bölücü terör örgütünün böyle bir meselesi, böyle bir derdi var mı?
Annelerin çığlıklarına cevap vermek gibi bir derdi var mı? Çünkü
oradan geçiniyorlar. Biz ne zaman ki şu çözüm sürecinde ölümleri
durdurduk, kendilerine başka bir istismar malzemesi aramaya
başladılar. Utanmadan sıkılmadan bizi katil olmakla, diktatör
olmakla, bizi özgürlükleri kısıtlamakla, demokrasi düşmanı olmakla
itham ediyorlar. Sevgili gençler, gidin 27 Mayıs öncesinin
hadiselerine bakın. Bize ne söyleniyorsa aynısının merhum Menderes
ve hükümetine de söylendiğini göreceksiniz. Arşivlerden o zamanın
gazetelerini indirttim. Açtım baktım, aynı şeyler. Aynı başlıklar,
hiç değişen bir şey yok. Aynı kelimelerle, aynı cümlelerle, aynı
köşe yazarları ve manşetlerle merhum Menderes’e nasıl taarruz
ettilerse bize de öyle taarruz ettiklerini göreceksiniz. İnanın
aradaki benzerlik sizleri de şaşırtacak. Bu ülkede özgürlüklerin
düşmanı her zaman CHP olmuştur ama başkalarını ‘özgürlük düşmanı’
diye itham eden de her zaman CHP olmuştur. Medyaya en ağır
baskıları uygulayan CHP olmuştur. ‘Basın özgürlüğü yok’ iftirasını
atan da her zaman CHP olmuştur. Bu ülkenin tarihinde tek bir
diktatör vardır, o da CHP’nin Milli Şefi’dir ama aynı CHP, merhum
Menderes’e de merhum Özal’a da bize de ’diktatör’ diyecek kadar
yüzsüz olmuştur. CHP şu anda hiç değişmeyen tarihi rolünü oynuyor”
diye konuştu.
(İHA)