Gençler neden ayaklandı?
Abone olÜlkede dördüncü gününü dolduran ve Londra dışına yayılan olaylar ve sebepleri İngiltere'de farklı bakış açılarından ele alınıyor.
İngiliz gazeteleri ülkede dört gündür süren isyan, şiddet ve yağma olaylarına dair farklı değerlendirmelerde bulundular.
Guardian muhabiri Esther Addley, Londra'da aralarında Türklerin ve Kürtlerin de bulunduğu göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Hackney semtinden izlenimlerini aktarırken adını vermeyen 40 yaşlarında bir kişinin tecrübelerini aktarıyor.
''Polis yolun hemen başında durmuş, sorun çıkmasını bekliyordu. Öncelikleri bankalar, postaneydi, biz değil. Polisin hizmet etmesi gereken vergi mükellefleri semti koruyor. Şaka gibi'' diyor görgü tanığı.
Aynı kişi şöyle devam ediyor: ''Polisin devriye gezerken minibüslerinden inip, 18 yaşındaki gençlere fahişe, zenci gibi ifadelerle hitap ettiğini görüyoruz''
Yabancılaşan gençlik isyanda
Olayların yaşandığı Hackney semtinde sohbete katılan bir başkası ise olaylara karışan gençlerin durumuna dikkat çekiyor:
''Ne ailelerine ne de polise saygı gösteren bir gençlik kuşağı var. Şimdi bir ailenin büyüğü gence tokat vursa, genç gidip çekiç kapıyor.
Ben bu çocuklardan biriydim. Yapabilecekleri hiçbir şey yok. Üniversite harçları arttı. Eğitim paralı. İş yok. Bunların hepsi bu çocuklar için bir mesaj''
Çevredeki bir siyah genç kadın da gençlerin yabancılaşmasından, polise yönelik öfkeden bahsederken, ''Seslerini duyurmak istiyorlar, bu da bazılarının iletişim kurabildikleri tek yol'' görüşünü dile getiriyor.
Kamu kesintilerinin sosyal programların kaldırılmasına neden olduğuna dikkat çeken aynı genç kadın, ''Başbakan Cameron ne dediğini bilmiyor. Kendisi tatile çıkabiliyor, şanslı. Bu çocuklar tatile gidemiyor'' diyor.
İngiltere'nin Katrina Kasırgası ve yıkılan bariyerler
Independent gazetesinin bugünkü başyazısında, 2005'te ABD'nin güney kıyılarını vuran kasırganın yıkımına yeterince hızlı müdahale edemeyen dönemin siyasileriyle, haftasonundan bu yana Londra'da yaşananları doğru anlamamakla eleştirilen İngiltere hükümeti karşılaştırılıyor.
İkisi arasında pek bir fark olmadığını kaydeden başyazı şöyle devam ediyor:
''Katrina benzetmesi siyasi açıdan çok uygun.
Nasıl ki, Amerikan hükümeti, fırsatı varken seddi güçlendirmek için harekete geçmediyse İngiltere'deki gelmiş geçmiş hükümetler de toplumu bu tür saldırganlıklardan koruyacak sosyal bariyerleri onarmakta yetersiz kaldırlar.
Haftasonu bu bariyerler yıkıldı, bizler de çirkin sonuçlarını izliyoruz.''
Zengin-fakir ayrımı sadece coğrafi değil
Independent başyazısında, 2005 yılında Fransa banliyölerinden yaşanan isyanların ''zengin kesimlerle yoksul mahallelerin birbirlerinden ayrılmış olması''yla açıklandığı anımsatılıyor:
''Son olaylar İngiltere'deki bu ayrışmanın sadece coğrafi olmadığını, zihinlerde de yaşanabildiğini ortaya koyuyor.
Bu gençler, zengin İngiliz kentlerinin göbeğinde yaşarken, kendilerini bu kentlerin bir parçası olarak görmüyorlar.
Uyarı işaretleri de aslında yıllardır geliyordu, özellikle de Londra'da''
Olaylar ayaklanma ya da isyan değil, gasp
Times ''İngiltere kentlerindeki görüntüler ülke için utanç verici'' diyerek, ''Polis, şiddeti durdurmak için her aracı kullanmalı'' çağrısında bulunuyor. Başyazıda, olaylara ''ayaklanma, isyan'' gibi nitelemelerle yaklaşılmasına itiraz ediliyor:
"Bir davaya, bir amaca işaret eder bu ifadeler. Oysa kentlerde yaşanan düpedüz gasp, yıkım, kundaklama ve yağmadan ibaret."