Genç ülkücüler Bahçeli'den rahatsız
Abone olZaman yazarı Mümtazer Türköne'ye göre Bahçeli'nin konuşmalarından genç ülkücüler rahatsız oluyor.
Türköne "MHP liderliği, çok atak ve arayış içindeki yeni
nesil ülkücüleri kesmiyor" iddiasını dile getirdi.
Son dönemde milliyetçilik üzerine yaptığı yorumlarla dikkati çeken Mümtazer Türköne'den yine çok konuşulacak yorumlar.
Taraf gazetesinin "Milliyetçilik dönüşüyor mu ölüyor mu?" başlıklı yazı dizisine konuşan yazar, ülkücüler için "Kürt sorunu her tarafı kaplamış ve duygusal tepkilerin üzerine çıkacak bir fikir pusulası görülmüyor" ifadelerini kullandı.
Ülkücü milliyetçiliğin bugünkü durumu
nedir?
Kürt sorununun şekillendirdiği bir milliyetçilik egemen. Bu yüzden
daha çok tepkisel. Teorik olarak çok zayıf. Saf retorikle durumu
idare ediyorlar. Türk Ocakları’nda daha rafine ve kişiliği olan bir
duruş var. Türk milliyetçiliğinin tarihî mirası bugün MHP’de değil
Türk Ocakları’nda temsil ediliyor. Ülkücülüğün çok sade bileşenleri
var. “Türklük siliniyor”, “Türkiye bölünüyor” retoriği, tepkisel
bir taşra radikalizminin biçimlendirdiği dayanışma çağrısı ve
uluslararası gelişmelerin tamamının boca edileceği bir ABD-İsrail
komplosu veya heyulası. Ülkücülerin internet sitelerini -bu konuda
çok ilerileryakından takip ediyorum. Milliyetçilik adına yeni, dişe
dokunur bir şey var mı diye. Çok yetenekli, cevval gençler var; ama
orijinal bir şey yok. Kürt sorunu her tarafı kaplamış ve duygusal
tepkilerin üzerine çıkacak bir fikir pusulası görülmüyor.
MHP, ülkücü milliyetçilik için ne ifade
ediyor?
MHP’nin asıl gücü genel merkezinde değil, taşra teşkilatlarındadır.
Bahçeli’nin grup konuşmaları dışında MHP’de bir aşama belirtisi
yok. Gençler de bu durumdan rahatsız. MHP liderliği, çok atak ve
arayış içindeki yeni nesil ülkücüleri kesmiyor. Ülkücülük ciddi bir
potansiyel. Bu potansiyelin kendini gerçekleştireceği alanlara
ihtiyacı var. MHP bu alanları açamıyor. Donmuş, katılaşmış
vaziyette. Siyasetten önce fikri önderliğe ihtiyaç var. Galiba MHP
de tabandaki değişim arayışlarının baskısı altında.
Başbakan Erdoğan’ın “Biz milliyetçiliğin her türlüsünü
ayaklar altına aldık” sözünden ne anlamamız gerekiyor?
Bir Türk milliyetçisi olarak tavrımı açıklamam lazım. Başbakan çok
doğru, çok isabetli bir şey söylüyor. Kürt sorununu ve doğal olarak
terör sorununu çözebilmek için iki taraflı milliyetçiliğin ateşini
düşürmek gerekiyor. Milliyetçilik yangına benzinle gitmek gibidir.
Kürtlere karşı Türk milliyetçiliği yapmak millete ihanettir. Kim ki
Türkiye’nin ana sorunu olan Kürt sorununu çözerken milliyetçilik
yapıyorsa, ya satılmış bir hain, ya da sırılsıklam bir ahmaktır.
Bir milliyetçi, Kürtlerin de kendilerine özgür iradeleri ile eşit
ve onurlu bir yer bulabilecekleri bir millet tanımı yapamıyorsa
kaldırsın kendisini uçurumdan aşağıya atsın. Başbakan etnik
milliyetçiliği, yani soyu ve kanı işe bulaştıran milliyetçiliği
mahkum ediyor. Türk milliyetçiliği, başlangıcından itibaren kültür
milliyetçiliği olarak gelişmiştir. Milliyetçi kültürel ortak
paydalara bakar. Türk ile Kürt’ün kültürü ortak ise ikisi aynı
millettir.
Aynı millet mi?
Somutlaştırarak cevap vereyim. Ben kendimi Bişkek’te veya
Aşkabat’ta yaşayan Orta Asyalı bir Türk’e değil, Diyabakırlı, Vanlı
bir Kürt’e daha yakın hissediyorum. Bin yıl içinde bu topraklarda
bambaşka bir toplum ortaya çıkmış. Orta Asyalı ile yok ama Kürt ile
ortak bir geleceğim var.