Genç kalan mektuplar
Abone ol"Aziz Nesin olacak herif nazik değildir! Kabadır. Namusludur"
Sabahattin Ali’nin yazdığı ve aldığı mektuplar YKY tarafından ‘’
adı altında bir araya getirildi. 550 sayfalık kitapta Ali’nin,
Nazım Hikmet, Mehmet Ali Cimcoz, Aziz Nesin, Esat Adil, Pertev
Naili Boratav’la yazışmaları da var
Büyük yazarları yalnızca fotoğraflarından göründükleri gibi sanırız
bazen; ciddiyetlerini hiç bozmaz, yemez, içmez, birbirleriyle dalga
geçmezler. İşte Sabahattin Ali’nin YKY tarafından “Hep Genç
Kalacağım” başlığı altında bir araya getirilen mektupları bu
önyargıyı kırıyor.
Çünkü yengesinin ‘Sabah’ diye hitap ettiği yazarı azarlamasını,
arkadaşı Ayşe Sıtkı İlhan’ın “İhtimal hanımların tatlı bir mikrop
gibi kanına giriyorsun” demesini, Sabri Esat Siyavuşgil’in
Sabahattin Ali’nin Almanya’ya gittiğini öğrendiği zaman “Hay Allah
cezanı versin. Yahu senin Almanya’da ne işin var?” diye başlayan
bir mektup yazmasını beklemiyorsunuz. Hele ki aşık olduğu kızı
bıkıp usanmadan anlatan Ali’ye Pertev Naili Boratav’ın “Bir terane
tutturmuşsun, iki aydır kafamız s..iliyor” demesini hiç...
İlk kez yayımlanıyor
İşte bu kitap, hem böyle şaşırtıp eğlendiriyor okuru hem de bir
yazarın ülke koşullarında nasıl badireler atlattığını gösterip
derin derin düşüncelere sevkediyor.
“Hep Genç Kalacağım”da Sabahattin Ali’nin ailesine, arkadaşlarına
ve iş ortaklarına yazdığı mektupların yanı sıra; aralarında Nazım
Hikmet, Mehmet Ali Cimcoz, Aziz Nesin, Esat Adil, Pertev Naili
Boratav’ın da bulunduğu dostlarının gönderdikleri de bulunuyor.
Sevengül Sönmez’in hazırladığı kitaptaki mektupların büyük bir
bölümü ilk kez yayımlanıyor.
Nazım’la edebiyat dedikodusu
Mektuplarda hemen dikkat çeken özellik, Sabahattin Ali’nin
yakınlarından hep uzakta olması... Kah eğitim için Almanya’da kah
cezaevinde; ama hep uzakta... O dönem için tek iletişim yöntemi
olan mektupların birçoğu, bu mesafeler ve kaçınılmaz özlem
nedeniyle olsa gerek sitemle dolu.
Kitap 1922’de başlayıp, Sabahattin Ali’nin öldüğü 1948 yılına kadar
uzanıyor. Sönmez mektupları konularına veya muhataplarına göre
değil, yıllarına göre sıralamış. Her bölümün başlangıcında ise o
yıl Türkiye’de, dünyada ve Sabahattin Ali’nin yaşamındaki önemli
olaylar veriliyor ki bu, yaşanan atmosferi hissetmek açısından çok
yararlı bir uygulama.
1940’lar özellikle II. Dünya Savaşı’nın baskısı altında geçse de,
bir yandan da hayatın devam ettiğini görüyoruz. O sırada Bursa
Hapishanesi’nde bulunan Nazım Hikmet, türlü sıkıntıya rağmen
edebiyat dedikodusu yapmadan duramaz dostu Sabahattin Ali’ye:
“Sait Faik diye bir yazıcı var. Belki istidatlı, fakat hala ne
yapmak istediğini bilmeyen, yazıcılığın mesuliyetini anlamamış,
işin daima kolayına ve cilasına kaçan bir delikanlı”... Reşat
Nuri’yi ise “Bir kitap yazdı ömründe: ‘Yeşil Gece’, ondan sonra ve
dahi duralar” diye ‘çekiştirir’.
Gayri resmi bir bakış
Ama mektubun sonu yürek
sızlatan cinstendir. Sabahattin Ali mektubunda Nazım’a övücü sözler
etmiş olacak ki, şöyle karşılık verir şair:
“... Sırf onlar için yazmış ve yazan bir muharririn, altı sene
okuyucusundan uzak kalması ara sıra onda inandığı arkadaşlardan
böyle teşvik edici sözler işitmek ihtiyacını doğuruyor. Mektubunu
aldıktan sonra bir kat daha şevkle ve imanla çalışmaya
başladım.”
Nazım Hikmet demişken, Sabahattin Ali’nin daha sonra arasının
açılacağı ve kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle mahkemeye
vereceği Nihal Atsız’ın, 1933’te Konya Hapishanesi’nde bulunan
Ali’ye yazdığı şu satırlara bakalım:
“... Senin gibi bir dahi namzedinin Nazım Hikmet gibi, falan gibi
bir iki satılık herife inanıp da kendi memleketinin aleyhine
neticeler verebilecek fikirlere iştirakini senin zekanla kabil-i
telif bulmam.”
550 sayfalık bir kitabı burada özetlemek imkansız. Ancak şu
kadarını söylemek mümkün:
“Hep Genç Kalacağım”, Sabahattin Ali’nin yaşamına dair ipuçları
içeren metinler olarak okunabileceği gibi; Cumhuriyet’in ilk
yıllarında yaşanan toplumsal olaylara gayri resmi bir bakış olarak
da okunabilir.
‘Aziz Nesin olacak herif nazik değildir!’
Kitapta, Sabahattin Ali ile birlikte Markopaşa’yı çıkaran Aziz
Nesin’in de mektupları bulunuyor. Nesin, Ali’ye gönderdiği bir
mektupta şöyle diyor:
“Azizim Sabahattin,
(...)
Gazetenin sahipliği ve değişmesi meselesinde nezaketten
bahsediyorsun. İş arkadaşını bilmen lazımdır. Aziz Nesin olacak
herif nazik değildir. Kabadır. Namusludur. (...) Benden hiçbir
zaman nezaket bekleme. Sana karşı kabalık yaparsam beni mazur gör
ve affet. Allah’ın ıslahına gelince, sen benden çok daha fazla
ıslaha muhtaçsın.
(...)
Daha hafif, daha alaylı başmakale beklerim. 19’uncu sayıyı
beğenmeyeceksin. 20’inci sayı güzel olacak. (...) Başmakaleni
koymadım diye darılma. Hürmetler ederim.
Aziz Nesin”
(Miraç Zeynep Özkartal)