Genç hem ağladı hem istifa etti
Abone olBir süre önce İletişim Yayınları'nın kitaplarını basmama kararı aldığı 'olay yazar' Nihat Genç, Akşam'dan istifa etti. Genç'in istifasına Engin Ardıç sebep oldu.
“Uzun yıllar yazarlığını yapmakta olduğum ve yine editoryasında
bulunduğum Leman dergisine Apoculuk gibi bir suçlamayı şakadan da
olsa kabul etmem mümkün değil, bu iftirayı yapan bir gazetede
çalışmam asla mümkün değil”
AĞLIYORUM VE ARANIZDAN AYRILIYORUM
Pazar sabahı Akşam Gazetesi’ni okurken Engin Ardıç Bey’in köşesinde
Leman Dergisi’yle ilgili düşüncelerine rastladım. Yazısında Leman
Dergisini Saddamcılıkla, Apoculukla suçluyor. Beni de ‘İşe bakın,
bizim Nihat Genç de orada yazıyor, yani modern milliyetçi –
muhafazakar ve punk ülkücü bir yanı da var…’
Şu anda elim ayağım titriyor.Söyleyecek laf bulamıyorum. Leman
Dergisi’ni de savunmak istemiyorum. Ne diyeyim şaşkınlıktan
korkudan etim benzim soldu, ayakta duracak halim kalmadı.
Uzun yıllar yazarlığını yapmakta olduğum ve yine editoryasında
bulunduğum Leman dergisine Apoculuk gibi bir suçlamayı şakadan da
olsa kabul etmem mümkün değil, bu iftirayı yapan bir gazetede
çalışmam asla mümkün değil.
Benim metinlerimi bilenler Engin Ardıç’ın bu asılsız alçakça
iftiralarına nasıl cevap verebileceğimi iyi bilir.Ama iş tartışma
yapılmayacak / cevap verilmeyecek kadar insanlık dışı, utandırıcı
.
Ben bu dergide binlerce sayfa kitap yazdım, ve bu topraklar üstünde
Engin Ardıç beyin suçladığı, iftiraladığı düşüncelerin tam
karşısında en çok yazan yazar oldum.
Demek ki Engin Ardıç bey bizden tek satır okumamış, Bu iftiralara
cevap verecek gücü kendimde bulamayacak kadar insanoğlundan
tiksinmiş durumdayım. Cevaplarım binlerce sayfa kitaplarımdadır.Bu
kitaplar Leman Dergisi’nde hafta hafta yazılmış ve şu anda bu
topraklarda en çok okunan kitaplardır.
Ayrıca Leman Dergisi bana yazarlığı sevdirmiş hatta beni yazar
yapmıştır. Onyıllar boyu kimseden reklam almadan, kredi almadan
bağımsız bir dergi çıkartmaya çalıştık. Eşi benzeri ülkemizde
yoktur. On yıllar boyunca bu ülkenin en çok satan dergisi olduk.
Sanırım sıkı medya eleştirilerimiz yüzünden birçok düşmanımız oldu.
Galiba biz ölünceye kadar bu iğrenç iftiralar içinde acı taşıyanlar
tarafından sürecek. Ancak bağımsız bir dergi olmanın tatlı
meyvelerini de yedik. Çünkü kimseye eyvallahımız olmadı.
Susurluk’ta ve Banka Soygunları’nda en çok sesi çıkan dergi olduk.
Engin Ardıç beyin bizi suçlama için kullandığı kurum ve kesim ve
ideolojilerin linç girişimlerine, mafyasına, sıkı takibine, yol
çevirmelerine ve silah dayamalarına ve ağır tehditlerine muhatap
olduk. Mahkemelerine tek başına çıktık. Hiçbir ideolojimiz olmadı.
Sahibimiz efendimiz hiç yoktu. Bu büyük kavgayı ortaokul
çocuklarının cep harçlıklarıyla bayiden dergimizi severek almasıyla
yaptık. Şu anda onlarca yazar ve çizerimiz büyük tirajları ve
şöhretli isimleriyle çok konuşulan ve o kadar çekiştirilen isimler
oldular. İşte onlardan biri, burada aranızda
Ama şimdi o cesur, o lafını esirgemez Nihat Genç’in söyleyecek lafı
yok. Bu kadar alçakça iftira karşısında elim ayağım titriyor.
İnsanlık bu kadar kötü olmamalı. Yazarlık bu kadar şebekleşmemeli.
Ben onurlu bir çocuk olmak için yazar oldum. Nasıl olmuşum,
olmamışım mı, ne demişim, kitaplarımdadır.
Bu sütunda şimdi aşağılık, iftiracı, şebek , kalleş, insanlık dışı
derken asla Engin Ardıç beyi kastetmiyorum, benim nasıl bir
sertlikte yazacağımı okuyucum bilir, ben hayatı kastediyorum.Böyle
bir ülkede böyle bir medyada yazılmaz.
Akşam Gazetesi’nde daha çok yazmam için teklif aldım. Gücüm bir
yazıya yetiyordu çünkü aynı anda Leman’a da yazıyordum. Belki
ileride yazılarımı çoğaltırım diyordum. Kısa yazmaya çalışıyordum.
Belki öğreniyordum. Geçtiğimiz iki hafta yazılarım uzun olduğu için
giremedi ve kısaltmak için hala uğraşıyordum. Ama bu işin uzunu
kısası yok. Dünya içine çıkayım dedim. Büyük medyada yazayım, daha
geniş kitlelere ulaşayım dedim. Sonuç hezimet.
Kendimi savunmasız hissediyorum. Engin Ardıç bey benim için
“…bizim…” tabirini kullanmış. Birilerinin “bizim” demesi, “bizim
Nihat” demesi için ben yazarlık hayatıma başladım. Ama şimdi o
“…bizim” tabirini fazlasıyla şamar oğlanı bir dil içinde görüyor
kendimden utanıyorum.
Yazarlığımdan utanıyorum. Girdiğim bu büyük medyada yazmak
macerasından utanıyorum. Okuyucularımdan özür diliyorum. Olmadı
ağbiler. Başaramadık. Bu kadar insanlıkdışı iftiraya verilecek
cevabım yok. Ne yapayım. İyi ve onurlu bir yazar olmak için çok
çalıştım. Bu benim tek başıma başarabileceğim bir şey değil..Bir
iğrenç duvara daha tostladım. Herkesten özür diliyorum.
Ve bu gazetede daha önceki yıllarımdan çok çok eleştirdiğim Serdar
Turugut’u yakından tanıma şansına sahip oldum. Bugün farklı
düşünüyorum. Hem şahsıma hem de yazarlığıma ülkemizde bulunmaz
diyebileceğim bir bağımsız editör gibi yaklaştı..
Kendisine benim nazımı sözümü kaprislerimi çektiği ve bu kadarcık
az bir zaman dilimi de olsa önümü açtığı ve imkan tanıdığı için
hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum.
Ve beni her defasında Akşam binasına girdiğimde övgü ve
iltifatlarla karşılayan Akşam çalışanlarına, arkadaşlarıma,
yazarlığım boyunca beni şımartıp onore ettikleri için teşekkür
ediyorum. Hadi eyvallah..
Kaynak: www.8sutun.com.tr