Gemiye saldırının sorumlusu hükümet!
Abone olCHP Lideri Kılıçdaroğlu, Marmara gemisine saldırının sorumlusunun AKP ve İsrail hükümeti olduğunu ileri sürdü.
Hükümetin Dışişleri’ni devre dışı bıraktığını ileri
süren CHP lideri Kılıçdaroğlu, Marmara gemisine saldırının
sorumlusunun AKP ve İsrail hükümeti olduğunu ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, bu konuda ellerinde bazı belgelerin olduğunu da
söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Genel
Merkezinde Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Bilal Çetin ve
Parlamento Muhabiri Hale Gönültaş’a gündemi değerlendirdi.
Gazze olayından BM Güvenlik konseyi’ndeki İran’la ilgili oylamaya,
anayasa değişikliğinden Cihaner dosyasına, CHP’nin iç krizi
niteliği kazanan Gürsel Tekin’den erken seçime kadar uzanan çeşitli
konularda çarpıcı açıklamalar yaptı.
Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri şöyle:
İRAN İÇİN ‘HAYIR’ OYU: Ortadoğu kaynayan bir
kazan. Ortadoğu’da barış sürecinin mutlaka egemen kılınması lazım
ve bunda Türkiye dahil bir hiçbir komşumuzun nükleer silaha sahip
olmaması çok önemli. İran’ın bu kaygıyı yaratması herkes için sorun
olabilir. Hükümetin bu kaygıyı taşımamasının gerekçesi nedir
bilmiyorum. Biz isteriz ki İran’ın gerçekten silah üretme gibi bir
düşüncesi, çabası olmasın. Bunu da uluslararası kuruluşlara açarak
kanıtlasın. Elbette bunu yaparsa zaten sorun kalmamış olur. Bu
kaygıyı gidecek bir politikayı sürdürürseniz başarılı
olursunuz.
AB’DE GÜVEN KAYBI CİDDİ SORUN: Biz batıdan hukuku
insan haklarını, demokrasiyi alan ve kabul eden bir ülkeyiz. AB’ye
üyelik süreçlerimiz var çağdaş değerleri yakalamak istiyoruz. Bu
değerler büyük ölçüde batıda var. Bu değerlerden kopmak değil,
biraz daha sahip olmak gerekiyor. AB ile müzakerelerde ciddi bir
tıkanma noktasına geldik. Bu tıkanmanın nereden kaynaklandığını
çıkıp hükümetin anlatması lazım. Eğer sizin izlediğiniz politikalar
batıda güven kaybına yol açıyorsa bu çok ciddi bir sorundur.
DIŞİŞLERİ DEVRE DIŞI: Dışişleri’ni neredeyse devre
dışı bıraktınız. Dış politikayı AKP’nin genel merkezinde
yürütüyorsunuz, olmaz. Bir ülkenin dış politikası o ülkeyi yöneten
partinin genel merkezinde üretilemez. Devletin hafızası vardır. O
hafıza da bürokrasidedir. Çünkü siyasi iktidarlar ülkeyi yönetmek
izin belli bir süreliğine gelir. Sonra gider. Bir daha seçime
gidilir. Ama devlet dediğimiz bir kurum var. O kurumun arşivi var.
Dış politikanın ana özü ulusal çıkarlar üzerine kuruludur.
AKP PANİKTE: Son süreçte AKP’nin oy kaybına
uğradığını hükümet de biliyor. Bunu öğrendikten sonra bir panik de
var. Dolayısıyla gündemin değiştirilmesi lazım. Sayın Başbakan’ın
danışmanlarından biri de söylemişti. ’Yeri geldiğinde biz gündem
değiştiriyoruz’diye. İşçinin esnafın sorunları unutulsun başka bir
gündemle uğraşsınlar. Bugün geldiğimiz noktada iç politikayı dış
politikanın bir unsuru haline getirerek oy devşirmeye
çalışıyorsunuz. Bu çok tehlikeli bir şey. Dost yaratalım derken
düşman kazanıyorsunuz.
ELİMİZDE BİLGİLER VAR: Grup toplantısında Gazze’ye
giden gemilere yönelik kaygılarımızı dile getirdik. Bazı sorular
sorduk. Hükümet biliyor muydu saldırının olacağını? Tabii elimizde
bazı bilgiler var. Biz bu konuda Meclis Araştırması önergesi
verdik. Bu konu TBMM tarafından araştırılsın, doğrular ortaya
çıksın diye. Örneğin Murat Mercan’ın yaptığı açıklama. İsrail ile
Türk Dışişleri Bakanlığı arasında çok sayıda yazışmanın olduğunu
biliyoruz.
O SALDIRIDAN AKP VE İSRAİL HÜKÜMETİ SORUMLU!
DİĞER SAYFADA...
AKP VE İSRAİL HÜKÜMETİ SORUMLU: Bu işin suçlusu
kimdir derseniz AKP ve İsrail hükümetidir. Bu insanların ölümlerine
yol açan bu iki ülkenin izlediği ortak politikalar. AKP, araştırma
önergesine olumlu oy verirse bundan mutluluk duyarız. Ama olumsuz
oy verirse, o zaman bütün olumsuzların temel sorumlusu olarak
ortaya çıkacaktır. AKP’nin dış politikasının başarısız olduğu da bu
olayda ortaya çıkmıştır. Ne Arap Birliği, ne İslam Konferansı
Örgütü, ne AB ne NATO ne BM bu olayı sahiplenmiştir. Sonuçta ölen
bizim yurttaşlarımız. Biz ölen yurttaşlarımızla baş başa kaldık.
Geldiğimiz nokta bu.
İÇ POLİTİKA MALZEMESİ: Türkiye ülkelerin iç
işlerine karışmaz. Hükümetlerden yana net tavır koymaz. Gazze ciddi
bir sorun. Ambargonun kaldırılması lazım. Doğrudur. Eğer hükümet
olarak biz Gazze’ye yardım etmek istiyorsak bizim Kızılay’ımız var.
Ambargonun kaldırılması için bir kampanya başlatabilirdik. Buna
destek de alabilirdik. AKP dış politikadaki olayı iç politika
malzemesi haline getirmek istedi ve dışarıda da çok ciddi sorunla
karşılaştı.
ERKEN SEÇİM: Orada birden fazla olaya bakmak
lazım. AYM nasıl bir karar verecek, bilmiyoruz. AKP’nin tavrı nasıl
olacak, onu da bilmiyoruz. Erken seçim kararı alacak olan AKP’dir,
Parlamento’daki çoğunluğu gereği. AKP izlenen ekonomik politikanın
sonucu olarak gittikçe kronikleşen ekonomik ve sosyal sorunlar
yumağını oluşturan parti haline gelmiştir. AKP daha da ileriye
götürürse oy kaybının hızlanacağını görüp erken seçimi de gündemine
alabilir.
VAHİM SONUÇLAR: Biz, bu Anayasa değişikliğinin 12
Eylül Anayasası’ndan daha vahim sonuçlar doğuracağına inanıyoruz.
Neden? Güçler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırıyor. Biz AYM ve
HSYK’na ilişkin maddelere karşıyız.Bunlar yargıyı ele geçirmek ve
kontrolleri altına almak için düzenleme yaptılar. Yargının
siyasallaşması hiç kimseye yaramaz. Biz halkımıza anlatacağız. Ama
tabii takdir millete aittir. Bu anayasa değişikliği işsizliği,
özgürlük sorununu çözmüyor. Yargı siyasallaşıyor. Ne olacak adalet
mi gerçekleşecek? Sonuçta yine kararı halk verecek.
BÖLGEYE ÖNCE AŞ VE İŞ: Ben insanların etnik
kimliklerine ve inançlarına göre ayrım yapılmasını doğru
bulmuyorum. Bunun siyaset malzemesi yapılmasını uygun bulmuyorum.
Terörün çözümünde bir toplumsal uzlaşma aranması gerektiğini
biliyorum. Terör ortak bir politika ile çözülmeli. Ayak üstü
verilen demeçlerle ya da AKP’nin açıklamaları ile çözülmüyor. Bunda
gerçekten toplum bilimciler devreye girmeli ve biz böyle yapacağız.
Bir insan işsizse ya dağa gider ya da mafyaya. Önce aş ve işi
sağlamak lazım.
“DOĞU SORUNU”: Biz 1989’da hazırlanan çözüm
raporunun arkasındayız. İnsanları Kürt ve Türk diye ayırmanın doğru
olmadığına inanıyoruz. Öncelikli olarak insan. Etnik kimliği
çağrıştıracak bir ifade kullanmak istemiyoruz. Bu nedenle Doğu ve
Güneydoğu Anadolu sorunu diyoruz.
SAVCININ DOSYASI TÜRKİYE TURUNDA: (Erzincan
Cumhuriyet Başsavcısı iken tutuklanan Cihaner’in durumu) Bir
kişinin hapse girmesi kişinin mahkum edildiği anlamına gelmez. Kamu
vicdanı zaten kanıyor. Özel yetkili mahkemelerin kesinlikle
kaldırılması lazım. Ne adına hukuk adına. Bütün bunlar AB’ye tam
üyelik sürecinde olan bir Türkiye’de oluyor. Ne adına oluyor? Hukuk
adına, adalet adına oluyor. Biz buna isyan ediyoruz. Kişi
yargılanabilir elbette. Ama yargılanacak insanın adalet beklentisi
yok mudur? Devlet suçluya bile avukat tayin ediyor. Ama öbür
tarafta bir savcıyı kelepçeleyip cezaevine atmışsınız. Yargıtay,
’senin yetkin yok, dosyayı bana gönder’diyor. Aylardır dosya
gitmiyor. Dosya Türkiye turuna çıkmış.
KORKU İMPARATORLUĞU VAR: Türkiye’de gerçekten
korku imparatorluğu oluştu. Sanayicisi korkudan konuşamıyor.
İşadamları konuşamıyor. Toplumda “AKP’yi eleştirirsem acaba başıma
ne gelecek?” diye kaygı var. Eleştirirse üç gün sonra kapısına bir
bakıyor, denetim elemanı. Şimdi de yargıyı tam ele geçirmek için
anayasa değişikliği yapıyorlar. O anayasa değişikliği çıkarsa
göreceksiniz mafya daha güçlenecek. İnsanlar mafyada arayacak
adaleti.
DAHA ONURLU AB SÜRECİ: AB sürecinde daha kararlı
daha tutarlı daha onurlu bir tablonun içine gireceğiz. AB bizi
alır, almaz. Ama bizim AB standartlarını yakalamak için sosyal,
hukuk, ekonomi alanlarında hamle yapmamız lazım. Bizi alır ya da
almazlar. Biz taleplerimizi ileteceğiz. “Kabul etmiyoruz” derlerse
onların bileceği iştir. Ama AB normları neyse, kişisel hakların,
özgürlüklerin geliştirilmesi neyse, onların tamamını ülkeye
getirmeye kararlıyız. Nasıl bu ülkeyi kuranlar Medeni Kanun’u
getirdiler, Borçlar Kanunu’nu getirdiler. Anayasa Mahkemesi’ni,
yargının bağımsızlığını getirdiler. Türkiye 19. yüzyılın devleti
değildir. Türkiye birilerinin isteği üzerine politika oluşturan bir
devlet değildir.
Kritik görüşme bugün
Kılıçdaroğlu, CHP Kurultayı’nda Parti Meclisi’ne seçildiği için
tüzük gereği İl Başkanlığı sona eren ancak MYK dışında kalınca
yeniden İl Başkanlığı’na dönmesi gündeme gelen Gürsel Tekin’le
bugün görüşecek. Kılıçdaroğlu, “Gürsel Tekin’e ’gel görüşelim’diye
bir çağrıda bulundunuz. Görüşme yapacak mısınız?” sorusu üzerine
“Sayın Tekin dün (çarşamba) telefon etti, gelmek istediğini
söyledi. Yarın (bugün) görüşeceğiz. Niye görüşmeyelim?” dedi.