Dün Taksim'de yaşananlar için dünyaya rezil olduk diye
endişelenenler var.
Dünyaya rezil olmasına olduk da, Dilan'ın kafatası kırılmış, biz
en çok daha 17'sindeki Dilan'a rezil olduk...
Efendim, gitmeseydi!
Doğru!
Ne işi var ki Dilan'ın işçi bayramında, bir cafede
arkadaşlarıyla oturup, "snn be slk" konulu ortam
tartışmalarına katılsaydı, sosyal medyada dudağını büzüştürüp iki
resim kullansaydı...
Yani düşünmeseydi...
Sorgulamasaydı...
Emekçi sınıfının yanında olmak istemeseydi...
Dünyaya da rezil olmayacaktık...
Dün Dilan'ın kafatasını kırdılar, "senin kafanı
kırarım"cılar...
Dün, Kenan Evren'in hayal dahi edemeyeceği bir İstanbul yarattı
iktidar.
Bayramdı dün evet ama 1 Mayıs işçi bayramı falan değil,
iktidarın gücüne güç kattığını gazını, suyunu gere gere gösterdiği
bayram!
Efendim, Taksim'e çıkmasınlar, onlara gerekli uyarılar yapıldı,
ben böyle olacağını söylemiştim!
Evet söylemiştin, çünkü bunları söylerken, Taksim'in işçiler ve
sendikalar için (Hak-iş hariç) ne kadar önemli olduğunu biliyordun,
söyledin çünkü işçilerin orada bayram yapması senin ruhunu,
derinlerde bir yerlerde rahatsız ediyordu...
Söyledin çünkü, Taksim senin için boş bir meydan, onlar içinse
yitirilen canların anısına kutsal bir mekan.
Söyledin çünkü, emekçi ruhunun içinde yarattığı korku diline
yansıdı...
Ben söylemiştim, biz uyarmıştık deyip, iki bin gaz fişeğini bir
metropolün ortasına bırakmak...
Ben söylemiştim deyip, İstanbul'u baştan aşağı yıkayacak suyu
insanları üzerine üzerine sıkmak...
Neresinden baksan merhametsiz bir yaklaşım, neresinden baksan
vicdansız, neresinden baksan karanlık...
İçin üstüne soğuk bir ayran...
Durmak yok, yola devam...
twitter.com/nsrnylmz