Hayatta yüzde 100 başarı olmadığı gibi, tekamülde de sınır
yoktur. Dolayısıyla başarısızlığınızdan endişelenip umutsuzluğa
gerek olmadığı gibi, iyinin daha iyisini yapmak için de bir çalışma
ve çaba içinde olmamız lazım.
Peki durumuzu nasıl öğrenebiliriz?
Ehli mananın görüşüne göre şu üç konuda kendimizi kontrol
edersek az çok halimizle ilgiyi bir yargıya varabiliriz
denilmektedir.
*Kur'an-ı Kerim okunurken etkilenmemek sıkıntılı bir haldır,
malum Yüce Mevla Kur’an üzerlerinde okunurken ehli imanın kalpleri
korkar veya imanları artar demektedir. Eksileriyle birlikte bir
kimsenin yanında Kitabi Mübin okunup açıklandığı halde umurunda
değilse kişinin manevi durumunda bir sıkıntının varlığına
işarettir.
*Mütteki bir alim vaaz ederken etkilenmek manen tehlikeli bir
halin ifadesidir, hani bazı kimseler var onları görür görmez,
lisani halleriyle İslam’ı hatırlatır, yüce Allah’ın yeryüzündeki
halifeleri oldukları işaret ederler. Yaşadıklarının doğruluğuna
şahadet edercesine yaşarlar, o yaşamdan aldıkları halaveti, manevi
lezzeti çevresiyle de paylaşırlar. Bu kimselerin sohbetinden
etkilenmemek gönül ehli olan kimselere yakışır mı?
*Gece ya da gündüz hülvet halinde kendini muhasebeden geçirmemek
ruh halimizin durumu için bir ölçüdür, teheccüd namazı olarak
bilinen, gece namazlarının ne kadar hayırlı bir nafile olduğunu
hepimiz duymuşuzdur. Malum Peygamber üzerinde farz düzeyinde bir
ibadetti. Bize sünnet olarak tavsiye eden Peygamberimiz
Hz.Muhammed’e selat ve selam olsun
Bu nafile ibadeti yerine getirmek, gecenin o tenha halinden
yararlanarak nefsini muhasebeye çekmek, Rabbiyle münacatta bulunmak
ne kadar içtenlik, samimiyet içeren, aranan bir haldir. Bu gece
ibadetini yerine getirmekte gevşek davranıyorsak, bari gündüzün bir
caminin, bir dergahın, hatta evimizin bir köşesinde halımızı
Mevlamıza arz edelim ne dersiniz?
Böyle hallerde manevi açıdan etkilenmeyen kişinin durumunda bir
sıkıntı olduğunun ifadesidir. Boş muyuz? Dolu muyuz? Kendimize
soralım artık.
Adam ders diyor, çay sohbeti diyor, vaaz, nasihat diyor, her
fırsatta bir şeyler dillendiriyor ama bu hallerden pek etkilendiği
yoksa durumunu gözden geçirmesinde fayda var.
Yani hayat, aynı tas aynı hamam gitmiyor, gitmemeli.
Resul-i Ekrem ne diyor?
“İki günü bir olan zarardadır” yani
maddi manevi eğer 24 saatimiz donuk bir hayat gibi geçiyorsa,
kendimizi yoklamamız lazım. Peki ne yapmamız lazım derseniz ben bir
şeyler hatırlatabilirim.
*Kılmıyorsanız şu andan tez yok hemen namazınıza başlayın, yüce
Mevla ne buyuruyor “secde edin Allah’a
yaklaşın”
*Namazınızı kılıyorsanız daha düzgün kılın, tesbihatınızı yapın,
namazınızın sünnetlerini kılın,
*Sabah namazınızı az daha erken kılabilirsiniz. Sabah sünneti
ile farzı arasında 5-10 dakika zikir edebilirsiniz.
*Sabah evden çıkarken komşularınıza, işe giderken iş
komşularınıza selam verebilir bir tebessümle onlara güven
verebilirsiniz,
*Yakın akrabalarınızı bir program çerçevesinde ziyaret
edebilirsiniz,
*Anne-babanıza selam verebilir, rızasını kazanmak için gayret
sarf edebilirsiniz,
*Gücünüz yetiyorsa bir öğrenciye burs verebilirsiniz,
*Aile efradınızın halini sorup, onlarla hemhal
olabilirsiniz.
Eminin bir an düşünüp, vicdanınıza sorsanız size birçok hayırlı
adresleri gösterecek, yeter ki siz isteyin. Artık nefsin oyuncağı
olmaktan çıkalım, bu gün yarın dünyadan göçeceğiz.
Birbirimize güzel şeyler telkin etmek vazifemizdir, üstelik bu
vazifemizi yerine getirdiğimizde yüce Allah bizi mükafatlandırıyor
daha ne olsun.
Ayrıca sadece Cuma günü dini yazılar yazmama rağmen bazı
okuyuculardan şikayet alıyorum, ayıp oluyor ama!
Selam ve dua ile, Hayırlı Ramazanlar.