Gelecekte beyin gücüyle neler yapılabilecek?
Abone olBilim adamları nesnelerin beyin gücüyle hareket ettirilebileceğini söyledi.
ABD'nin bilimi destekleyen, hükümete bağlı önemli
kuruluşu Ulusal Bilim Vakfındaki tek Türk direktör Semahat Demir,
beyinle ilgili hem hastalıkların teşhis ve tedavisi hem de
beyin-bilgisayar arafazları konusunda önemli çalışmalar bulunduğunu
belirterek, "uzun vadede insansı robotların gerçek olacağını"
söyledi.
Ulusal Bilim Vakfında biyomedikal mühendisliğinin yanı sıra 17
farklı bölümün direktörlüğünü yapan Demir, AA muhabirinin
sorularını yanıtlarken, kurum olarak birçok bilimsel çalışmaya fon
verdiklerini söyledi.
Bilim alanındaki gelişmeler ve yeni buluşların, hastalıkların
tedavisi ve insan yaşamının kalitesini artırmada etkili olacağını
belirten Demir, bu nedenle sadece çalışmalara fonlar vermeyip aynı
zamanda bu projelerin başarılı olması için de ciddi çaba
harcadıklarını söyledi.
Demir, kendisinin de uzmanlık alanı olarak, uzun yıllardır beynin
ve kalbin matematiği üzerinde çalıştığını belirterek, işine çok
tutkuyla bağlı olduğunu ve bu konularda incelemeler yapıp geleceğe
olumlu etkilerden bulunmaktan çok mutlu olduğunu belirtti.
Semahat Demir, "Hücre seviyesindeki elektriksel
aktiviteleri inceleyip kalp hastalıklarına bakıyoruz. Bunları
bilgisayar modelleriyle sanal ortamda canlandırıyorum, böylelikle
kalp ve kalbi etkileyen hastalık önlenmesine yönelik ilaçların
geliştirmesinde bilgisayar simülasyonları yapıyorum. Bir nevi
kalbin matematiğini inceleyip gelecekte ilaç ve diğer tedavilerde
ne kullanılabilir, ona bakıyorum. Benzerini beyindeki hücrelere de
yapıyorum. Çünkü bunun temeli matematik aslında" dedi.
BEYİN HASTALIKLARININ TEŞHİS VE TEDAVİSİ
KOLAYLAŞACAK
Beyin konusundaki çalışmalarla ilgili soruları yanıtlayan Demir, bu
alandaki çalışmaların ikiye ayrıldığını söyledi.
Demir, bunlardan biri olan tümör gibi "hastalıkların teşhis ve
tedavisine" yönelik çalışmaların çok hızlı ilerlediğini kaydetti.
Bu noktada, MR aletleri gibi beyni dıştan görüntüleme sistemlerinin
geliştirilmesinin önemine dikkati çeken Demir, beyinden iyi görüntü
alınabilmesinin, doktorların, sonuçlara bakar bakmaz hastalığa dair
ayrıntılı fikre sahip olmasını sağlayacağını vurguladı.
Demir, kurum olarak verdikleri fonların da bu alanlardaki
ilerlemeleri hızlandırdığını, yakın gelecekte tümör gibi beyinle
ilgili hastalıkların teşhis ve tedavisinde önemli gelişmelerin tıp
dünyasında yerini alacağını kaydetti.
DOKUNMADAN NESNELERİ HAREKET ETTİRMEK MÜMKÜN
OLACAK
Demir, beyin konusundaki ikinci tür çalışmaların ise beynin çalışma
sistemini anlayıp bunu bilgisayarlara uygulamayla ilgili olduğunu
söyledi.
Sadece yüzde 1'i bilinen beynin daha çok çözülebilmesi için
çalıştıklarını belirten Demir, bu tür çalışmaların teşhis ve tedavi
yöntemlerine göre daha yavaş ilerlediğini, ama daha uzun vadede
burada da başarılar elde edileceğini kaydetti.
Demir, "Beyin, analiz edilmesi gereken müthiş bir sistem. Ama en
zor ve en geç öğreneceğimiz de beyin. Yine de tabii ki bu alandaki
gelişmeler de başarıya ulaşacak ve hayata geçecek" dedi.
Bu kapsamda kurum olarak "beyin-bilgisayar arafazları" üzerine de
fonlar verdiklerini anlatan Demir, bu alanda kendilerinden destek
alan "büyük çalışmalar olduğunu" belirtti.
Demir, beynin düşünce sistemini anlamanın, insanlık tarihi
açısından çok önemli bir gelişme olacağına işaret ederek, "Beynin
düşüncesi sayesinde insanın bir niyeti olur. Bunu çözebildiğimizde,
sadece beynin komutuyla, hiç dokunmadan uzaktaki aleti kıpırdatmak
mümkün olacak veya robot gibi cihaz yaptıysanız, o sizin beyninizin
sinyallerine göre sizin yerinize harekette bulunacak" diye
konuştu.
PİLOTLARA BEYNİ OKUYAN KASKLAR
Buluşların insan hayatını kolaylaştırmasını amaçladıklarını
belirten Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela pilotlar o kadar zor bir durumda çalışıyorlar ki, her an
aniden hareket edip uçağı yönlendirmeleri gerekebilir, ama bunu o
kadar hızlı yapamayabilirler. Ama pilotun düşüncesini okuyabilen
bir kasktan olursa, kolunu kıpırdatmadan, düşüncesini kullanarak
uçağı kıpırdatma ve ani durumlarda hızlı hareket etme imkanı da
olabilir.
Bu alandaki gelişmelerin tıp alanına da önemli katkıları olacak.
Örneğin bir kimsenin kolu kopmuşsa ve doğal olarak beyinden sinyal
alamıyorsa doğal ve yapay bir kola sahipse, bu kola beyinden sinyal
gönderilmesi sağlanacak. Böylece kişi yapay kolunu rahatlıkla
kullanabilecek. Yani eğer beyin şekilde dışarıdaki bir kutuyu
yönlendirebilirse, bu takma kolu da yönlendirebilir. Düşünceyi
anlamak, niyeti anlamak, bunu motor aktivitesine geçirmek çok
önemli."
Semahat Demir, beynin daha fazla çözülmesinin, depresyon gibi
hastalıklarda insanların kendilerini daha fazla kontrol
edebilmesini de sağlayabileceğini, otizm, alzheimer gibi
hastalıkların tedavisine de yardım edilebileceğini söyledi.
İNSANSI ROBOTLAR DA UZUN VADEDE ORTAYA ÇIKACAK
Yapay organlar gibi konularda 5-10 yıl sonra sonuç almayı
beklediklerini vurgulayan Demir, bilim-kurgu filmlerinin
vazgeçilmezi olan ve gelecekte düşünen robotların insanlığın
kontrolünü eline geçirebileceği gibi senaryoları da beraberinde
getiren "insansı robotların" ise kısa dönemde olmasa bile uzun
vadede hayata geçeceğini söyledi.
Demir, şunları kaydetti:
"İnsansı robotlar da uzun vadede yapılacak. Şu an Japonya bu konuda
çok ileride. İnsanın duygularını anlayan bir robot yapılabilecek.
Bir kişi evde çalışırken işyerinde onun bir robotunun bulunması
gibi. Bunlar yapılacak ve yapılmakta olan şeyler, ama beyin o kadar
karışık bir sisteme sahip ki, insanın beynini taklit edip
bilgisayar yapmak çok uzun vadeli bir iş.
Sadece kişinin sağlığını teşhis ve tedavi değil, onunla birlikte
kişinin daha iyi hareket edebilmesi, aletleri kullanabilmesi veya
gerekiyorsa kişi gibi bir robot yapılabilmesi konuları çok gelecek
vaat ediyor. Ama açıkçası, teşhis-tedavi alanları kadar çok hızlı
sonuçlar almayacak. Çünkü öncelik, bizim de önceliğimiz teşhis ve
tedavide daha çok ilerleme sağlanması. Fonlarımızı öncelikli olarak
bu alanlarda kullanıyoruz."
Demir, bu çalışmaların filmlere de konu alan "kötü amaçlı
kullanımıyla" ilgili olarak da alanda bazı etik değerlerin olması
gerektiğini belirterek, fon verirken bu konulara da dikkat
ettiklerini ve çalışmalarda bilginin doğru kullanılması ve
şeffaflığa dair düzenlemeler yaptıklarını kaydetti.