Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'ndan olay Sinan Ateş yorumu! Eşkiya bir şeye güvendiğinde şehre iner
Abone olGelecek Partisi lideri Davutoğlu, Sinan Ateş cinayetine ilişkin iktidarın suskunluğuna tepki göstererek "Bahçeli, eğer başka bir ülkücü kardeşimiz öldürülseydi ortalığı inletirdi. Neden susuyorlar? Çünkü hepsi ucunun nereye gittiğini biliyor. Devlet olacaksınız, şehre eşkıya inecek, bir şey yapmayacaksınız. Eşkıya bir şeye güvendiği zaman şehre iner. Bugün Ankara'ya eşkıya inmiştir" dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Fox Tv'de İlker
Karagöz ile Çalar Saat programının konuğu oldu. Davutoğlu,
konuşmasında; üzerinden 1 ay geçmesine rağmen faillerinin
bulunmadığı ve iktidarın tepki çeken sessizliğini sürdürdüğü Sinan
Ateş cinayetinden, devlet içindeki yolsuzluklardan, Millet
İttifakı'nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nden ve
cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinden bahsetti.
Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bahçeli'ye dün meydan okudum, tekrar söylüyorum. 'Hangi büyükelçinin odasında o mutabakatı hazırladınız' diyor. Çıksın 'şu büyükelçinin' desin, buyursun.
'Sinan Ateş cinayetinin ucunun nereye gittiğini biliyorlar"
Bahçeli, eğer başka bir ülkücü kardeşimiz öldürülseydi ortalığı inletirdi. Üstelik bu arkadaşımız sıradan bir ülkücü de değil, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı, Bahçeli ile çalışmış. Neden susuyorlar? Çünkü hepsi ucunun nereye gittiğini biliyor.
Devlet olacaksınız, şehre eşkıya inecek, bir şey
yapmayacaksınız. Eşkıya bir şeye güvendiği zaman şehre iner. Bugün
Ankara'ya eşkıya inmiştir. Biz altılı masada da bu olayı detaylıca
konuştuk. Arkasında neler olabileceğini de konuştuk.
'Kaos ortamıyla seçime gitmek istiyorlar"
Şimdi Bahçeli, ülkücü camiaya mesaj veriyor. 'Beni eleştiren olursa katli vaciptir'e gidecek sözler söylüyor. Kamuyouna da mesaj vermeye çalışıyorlar, 'Bizden farklı düşünenler sokak ortasında öldürülür' diyor. Ülkeyi bir kaos ortamıyla seçime götürmek istiyorlar. Niye bu aileye taziye dahi dilenmiyor? Bakın gün gelir, bu dosyalar açılır, o zaman her şey ortaya dökülür. Biz bu dosyanın peşini bırakmayacağız.
'Bana yolsulsuz suçlaması yapamazlar
Farklı görüşlerde altı parti birlikte aylarca çalışarak mutabakat hazırladık. Ekonomik sorunlarla, yolsuzluklarla mücadele için. Ben bu ülkede başbakanlık yaptım o kadar, bana yolsuzluk suçlaması yapamazlar. Buradayım, dışarıda bir centim yok benim. Ben AK Parti'deyken de yanlışlar vardı, uyarırdım ama bu kadar değildi. Her zaman yanlış yapana işaret ettim.
Ben bütün yaşayan bakanların, başbakanların hesap vermesi taraftarıyım. Hatta ilk ben geleyim, sonra Binali Yıldırım, sonra Soylu, sonra Erdoğan. Hadi bakalım Erdoğan başlatsın yolsuzluk soruşturması. Kendisinin ikinci derece yakınları da dahil, Binali Yıldırım da dahil.
'Mutabakat tarihi bir doküman
Mutabakatı çok titizlikle çalıştık. Kanal İstanbul projesi ve Atatürk Havalimanı da dahil olmak üzere kararlar gözden geçirilecek. İncelikle düşünülerek çalışılacak. Bakın akademisyen olarak söylüyorum, bu mutabakat, tarihi bir doküman. Onca insan birlikte çalışarak oluşturduk.
Yolsuzluğun yanında ciddi bir israf da var devlette. Bunlarla da mücadele edilecek. Hepimiz çok çalışacak, fedakarlıklar yapacağız. Halktan devamlı fedakarlık isteyenler önce kendilerine dönmeli. Asgari ücret arttı, cebe girene kadar zaten açlık sınırının altında kaldı. Bunu bilerek belirlediler zaten. Şu anda yaratmaya çalıştıkları yalancı bahar bir ay bile sürmeyecek. Milleti aldatma dışında bir şey değil.
Sizi seçimle göndereceğiz
Erdoğan, anayasanın açık hükmüne göre cumhurbaşkanı adayı olamıyor. Sistem değişirken, oraya yeni sistemden sonra da aday olabileceğine dair bir madde konmamış çünkü. Biz mutabakatta belirttik ama; 'Adaylık hukuken mümkün olmamasına rağmen sizi seçimle göndereceğiz.'
Sabah gazetesi attığı 'Türkiye'yi karartma metni' başlığıyla kendisine yakışanı yapmıştır. Ama bence bir kendilerine baksınlar nasıl gazetecilik yapıyorlar diye çünkü yakında Türkiye'de gerçek gazetecilik yapılacak ve onlara da soracaklar 'Siz nasıl gazetecilik yaptınız' diye.
'Ya hep kazanacağız ya da kaybedeceğiz"
Biz birlikte bir Ortak Politikalar Metni oluşturduk, yönetimin nasıl olacağına dair açıkça maddeleri ortaya koyduk. Hepimiz bir araya geliyoruz, fikirlerimizi paylaşıyoruz. Bu masada artık kimsenin tek başına kazanacağı bir durum yok. Ya hep beraber kazanacağız, ya da hep beraber kaybedeceğiz. 'Benim dediğim olacak' ısrarı yok bizde, zaten bu nedenle hala bir aradayız.
Herkesin ayrı ayrı büyük emeği var bu masada. Altı liderin tamamının yaptığı fedakarlıklarla bu masa kuruldu. Kimse hiçbir şeyi tek başına üstlenemez yani. Aday belirleme sürecine de girdik, ortak kararımızı mutabakatla açıklayacağız."