Geleceğimizi faize yatırıyoruz
Abone olYıllardan beri süregelen beceriksiz yönetim sonucu sırtımıza yüklenen dış borç ve faizler geleceğimizi yokediyor.
Yine ödenecek iç ve dış borç faiz ödemesiyle 87 adet Atatürk
Barajı, yaklaşık 2.2 milyon adet sosyal konut ya da 5 bin 585
kilometre otoyol yapılabileceği hesaplandı. Ankara Ticaret
Borsası’nın (ATB) araştırmasında, 1998 yılında 35 milyar 300 milyon
dolar olarak hesaplanan iç ve dış borç faiz ödemelerinin 2003
yılında 39 milyar 96 milyon dolara yükseldiğine dikkat çekildi.
Araştırmada, iç borçların toplamının 85 milyar 287 milyon dolar,
dış borçların toplamının ise 118 milyar 615 milyon dolar olduğu
kaydedildi. Türkiye’nin iç borçları için ayda 2 milyar 682 milyon
dolar, dış borçları için de 3 milyar 258 milyon dolar faiz ödediği
hesaplanan araştırmada, dış borçların tutarı iç borçların
tutarından yaklaşık 33 milyar 328 milyon dolar fazla olmasına
karşın, Türkiye’nin, iç borçların faizi için 4 kat daha fazla ödeme
yapıyor olmasının çarpıcı olduğu vurgulandı. Buna göre, 2003
yılında, Türkiye sadece iç ve dış borçların faiz ödemesi için 39
milyar 96 milyon dolar ödeme yapacak. Neler yapılabilirdi? ATB’nin
Borsavizyon dergisinde de yer alan araştırmasına göre, bu yıl
içinde ödenecek borç faizleriyle, her şeyi ile 150 milyon dolar
civarında olan dört dörtlük bir üniversiteden yaklaşık 261 adet
yapmak mümkün. 1998 yılında ise aynı üniversiteden 235 adet
yapılabiliyordu. Yine 16 derslikli, fizik, kimya, biyoloji
laboratuvarları, spor kompleksi olan bir ilköğretim okulunun
maliyeti de 750 bin dolar. Bu parayla 52 bin 125 adet ilköğretim
okulu açılabilir ve eğitim sorununu büyük ölçüde gidermek mümkün
olabilirdi. Ulaşım yatırımları Söz konusu araştırmanın ikinci
bölümünde ulaştırma yatırımlarından örneklere yer veriliyor. Buna
göre 2003 yılında ödenecek iç ve dış borç faiz ödemeleri ile “3.
köprü mü kurulsun, yoksa tünel geçişi mi yapılsın?” tartışmalarına
sahne olan İstanbul Boğazı’na tanesi 275 milyon dolardan 142 adet
köprü yaptırılabiliyor. İç ve dış borç faiz ödemeleriyle önemi
tartışma kabul etmeyen otoyollardan binlerce kilometre yol yapmak
söz konusu. Otoyolların özelliklerine göre kilometresi 5 ile 7
milyon dolara mal olduğu hesaplanıyor. Kilometresi 7 milyon dolara
mal olan otoyollardan yapılacağı varsayıldığı takdirde, 2003 yılı
faiz ödemeleriyle 5 bin 585 kilometre otoyol yapılarak önemli bir
açık kapatılmış olabilirdi. Baraj ve fabrika Cumhuriyet tarihinin
önemli projelerinden biri olan ve GAP kapsamı içinde yer alan
Atatürk Barajı’nın maliyeti 450 milyon dolar olarak hesaplanıyor. O
halde Türkiye, sadece 2003 yılı iç ve dış borç faiz ödemeleri ile
yaklaşık 87 adet Atatürk Barajı inşa edebilirdi. 2.2 milyon adet
sosyal konut yapılabilir Her yönü ile dörtdörtlük bir hastane için
100 milyon dolar yatırım yapmak gerekiyor. Oysa Türkiye bu yıl
ödeyeceği faiz tutarı ile yaklaşık 391 tane modern hastane
kurulabilecekti. ATB araştırmasına göre, 100 metrekarelik bir
sosyal konutun maliyeti arsa payı ile birlikte 17 bin 750 dolar
civarında bulunuyor. Bu durumda faiz ödemeleriyle sosyal konut
sınıfındaki böyle konutlardan 2 milyon 202 bin 591 adet yapmak
mümkün olabilecekti. Borçlar istikrara engel Devlet Bakanı Ali
Babacan, “Ülkemizin yüksek kamu borç stoku, sürdürülebilir büyüme
ve kalıcı istikrarın önündeki en önemli engel olarak durmaktadır”
dedi. Babacan, TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı
konuşmada, Türkiye’nin kamu borç stokunun, gelişmekte olan piyasa
ekonomileri ortalamalarının oldukça üzerinde olduğunu söyledi.
Babacan, 1990 yılında GSMH’nın yüzde 29’u seviyelerinde olan net
kamu borcunun 2002 yılı sonu itibariyle yüzde 80 seviyesinde
olduğunu belirterek,”net kamu borcunun GSMH’ya oranın 2003 yılı
sonu itibariyle yüzde 78 seviyesine düşmesi beklenmektedir” diye
konuştu. Yüksek reel faizlerin büyümenin önünü kestiğini hatırlatan
Babacan, şunları kaydetti: “1990 yılında her 100 liralık vergi
gelirinin 30.6 lirası faiz ödemesine giderken, 2002 yılında bu
rakam 87 liraya ulaştı. Bu durum bütçe esnekliğini büyük ölçüde
azaltmakta ve kamunun asli görevlerini yerine getirilmesi için dahi
yeterli kaynak bırakmamaktadır. Bu nedenle 2003 yılı bütçesinde,
yüksek faiz dışı fazla verilmesi ve uygun borçlanma politikaları
suretiyle her 100 liralık vergi gelirinin, faiz ödemesine gidecek
tutarın 76.1 liraya düşürülmesi hedeflenmektedir.” Borç stoku ve
ekonomik kırılganlık Babacan, borç stokunun düşmesini sağlayacak
önlemler alınmadığı takdirde ekonominin son derece kırılgan hale
geleceğini, bütçe ve para poltikalarının git gide etkisizleşeceğini
ifade ederek, şöyle devam etti: “Ekonomi veya siyasi alandaki en
küçük bir olumsuz gelişme ya da haber bir anda faizlere yansıyarak
sürdürülebilirlik endişelerini arttırır. Ayrıca sermaye hareketleri
de bu tür dalgalanmaları büyütür. Bu durum finansal sistemin
kaynakları üzerindeki baskı ve vade uyumsuzlukları yaratarak,
bankacılık sistemindeki kırılganlığı da arttırır. Ülkenin
tasarrufları, üretken yatırımları finanse etmek yerine, kamunun
borcunun finanse edilmesinde kullanılır ve bu nedenle arzu edilen
hızda büyüme olmaz.” Babacan, “2003 yılında konsolide bütçede yıl
içinde borçlanmaların anapara ve faiz yükü de dahil yaklaşık 82
milyarlık bölümü iç borç ve 11.4 milyarlık bölümü dış borç olmak
üzere toplam 93.4 milyar dolarlık borç ödemesi yapılacak” diye
konuştu. Babacan, 2003 yılı program finansmanı kapsamında
uluslararası sermaye piyasalarından 4.5 milyar dolar borçlanma
hedeflendiğini de bildirdi. Paralar yastık altına gitti Olası Irak
operasyonu ve tezkere tartışmalarının yaşandığı Şubat ayında, kriz
dönemlerinin gözde yatırım aracı Cumhuriyet altını üretimi büyük
artış gösterdi. Cumhuriyet altını üretimi geçen yılın aynı ayına
göre, adet bazında yüzde 105.5, ağırlık bazında da yüzde 172.2
oranında artış kaydetti. Meskuk ve ziynet olmak üzere Şubat ayında
yüzde 105.5 artışla toplam 1 milyon 493 bin 620 adet cumhuriyet
altını üretildi. Önceki yılın aynı ayındaki üretim 726 bin 961 adet
idi. Ağırlık olarak da Şubat ayındaki 5 ton 873 kilogramlık (kg)
üretim önceki yılın aynı ayına göre yüzde 172.2 oranında arttı.
Geçen yılın Şubat ayında üretim 2 ton 157 kg düzeyindeydi. İlk iki
ayda durum Bu yılın ilk iki ayında ise üretim 2002 yılının aynı
dönemine göre, adet bazında yüzde 8.8 artış kaydetti. Adet bazında
2002 yılının Ocak-Şubat aylarında 2 milyon 648 bin adet olan üretim
bu yılın aynı döneminde 2 milyon 880 bin adede yükseldi. Hükümeti,
adına uygun davranmaya, adalete ve kalkınmaya hizmete davet ettiler
AKP “emeğe ihanet” etti! Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı Öz İplik-İş
Sendikası Genel Başkanı Yusuf Engin, hükümetin beklentilerle
bağdaşmayan kararlar alarak kendilerini endişelendirmeye
başladığını söyledi. Engin, Öz İplik-İş Sendikası Gaziantep
Şubesi’nin olağan genel kurulunda yaptığı konuşmada, güncel
sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulunup, hükümeti eleştirdi.
İş güvencesi Yasası’nın uygulanmasının işverenlerin baskısı sonucu
ertelenmesine anlam veremediklerini vurgulayan Engin, şöyle devam
etti: ‘’3 Kasım seçimlerinde, (ben bu tabloyu düzeltirim,
değiştiririm) diyen birilerini iktidara getirdik, o birileri şimdi
bizi endişelendirmeye başladı. İnandığımız, güvendiğimiz bu
iktidardan da umduğumuzu bulamama korkusu yaşıyoruz. Hükümeti, daha
yolun başındayken adına uygun davranmaya, adalete ve kalkınmaya
hizmet etmeye davet ediyoruz. Türkiye’de ne yazık ki, hükümetler
iktidar oluncaya kadar bir türlü, iktidar olduktan sonra bir başka
türlü duruş sergiliyorlar. AKP’ye duruşunu yeniden gözden
geçirmesini tavsiye ediyoruz. Tek başına iktidar, hiç bir mazereti
yok, halka ve ülkeye hizmet sözlerini yerine getirmeli.’’ “Emeğe
ihanet” Engin, İş Yasası’nda değişiklik yapılmasını savunmakla
birlikte İş Güvencesi Yasası’nın ertelenmesini ‘’emeğe ihanet’’
kabul ettiklerini vurgulayarak, AKP’nin Türkiye’de ezelden bu yana
hakim olan sisteme teslim olmaya başladığına tanık olduklarını öne
sürdü. Türkiye’nin çok ciddi sıkıntılardan geçtiğini, hükümetin
işinin zor olduğunu bildiklerini ifade eden Engin, şunları
kaydetti: ‘’Adalet, demokrasi, Avrupa Birliği, çağdaşlık gibi
değerleri savunanların, (işverenlere güçlük çıkarmayalım) diyerek
İş Güvencesi Yasası’na sırtını dönmesi kabul edilemez. Bu yasa
neden askıya alındı? Kimden buyruk aldınız? Değişmekten ve
acizlikler sergilemekten bir an önce vazgeçin. Sizden öncekilerin
teslim olduklarına siz de teslim olmayın.’’ Engin, Türkiye’nin
bölgesinde yaşanan sorunlara duyarsız kalarak tarihi misyonunu
inkar edemeyeceğine dikkati çekerek, Türkiye’nin ‘’savaşsız ve
Saddam’sız’’ bir çözüm için aktif bir dış politika izlemesi
gerektiğini bildirdi. Refahyol’dan beri emeklinin aylığı sürekli
azaldı Emekli aylıkları reel olarak, geçen yıl bir önceki yıla
göre, Emekli Sandığı’nda yüzde 4.1, SSK’da yüzde 1.3, Bağ-Kur’da
ise yüzde 0.6 oranında arttı. 2003 yılı programına göre, 2001
yılında 100 olan reel emekli aylıkları endeksi (1994:100) 2002
yılında 104’e çıktı. Emekli Sandığı emeklilerinin aylıklarındaki
reel değişme yüzde 4.1 olarak hesaplandı. SSK’da da 2001 yılında
107 olan reel emekli aylığı endeksi geçen yıl 109’a çıktı ve
aylıklarda yüzde 1.3 oranında reel artış gerçekleşti. Sosyal
güvenlik kuruluşları içinde geçen yıl en az reel artış gören ise
Bağ-Kur emeklileri oldu. 2001 yılında 184 olan endeks rakamı
2002’de 185’e çıkarken, aylıklardaki reel artış da yüzde 0.6’da
kaldı. Yılbaşında yapılan emekli aylığı zammının, yıl içinde
artırılmayacak olması, emeklilerin reel olarak kayıplarının daha da
artacağına işaret ediyor. Emekli, 1997 yılını arıyor Öte yandan,
emekliler 1994 yılından bu yana en yüksek endeks değerine ulaşılan
1997 yılını arıyor. Emekli Sandığı’nda 1997 yılında 121’e kadar
çıkar reel emekli aylıkları endeksi 2002 yılında geldiği 104’lük
seviyeye inerken, 2002 yılındaki endeks değeri 1997 yılına göre
reel yüzde 14’lük kayba işaret ediyor. SSK emekli aylıklarında ise
aynı dönemdeki kayıp oranı yüzde 18.7’yi buluyor. Nitekim 1997
yılında 134 olan SSK reel emekli aylıkları endeksi 2002 yılı
itibariyle 109’a gerilemiş bulunuyor. Bağ-Kur emeklileri de 1997
yılındaki 204 olan endeks değerinden 185 gerilerken, aylıklarından
reel olarak yüzde 9.3’lük bölümü kaybetmiş görünüyor. DGD ödeneği
100 trilyondan 500 trilyon liraya çıkarıldı Doğrudan gelir desteği
2003 yılı ödemeleri için ayrılan ödeneğin 100 trilyon liradan 500
trilyon liraya çıkarılması yönünde Dünya Bankası ile uzlaşma
sağlandı. Edinilen bilgiye göre, bir süredir Hazine Müsteşarlığı
ile Dünya Bankası ile doğrudan gelir desteğinin 2003 yılı
ödemelerine ilişkin devam eden görüşmelerde uzlaşmaya varıldı.
Görüşmeler sonucunda, 100 trilyon liralık ödeneğin 500 trilyon
liraya çıkarılması kararlaştırıldı. Aradaki 400 trilyon liralık
farkın 300 trilyon lirasının KİT yatırımları için ayrılan kısımdan,
100 trilyon lirasının ise bütçe harcamalarından kesilmesi
planlanıyor. Sözkonusu değişikilik için Plan Bütçe Komisyonu’na bir
değişiklik önergesi verilerek, doğrudan gelir desteği ödeneğinin
500 trilyon liraya çıkarılması hedefleniyor. 2002 yılından kalan ve
bu yılki bütçeden karşılanması gereken 1.4 katrilyon liralık
(Ayrıca 100 trilyon lira fındık ödemeleri için) ödeneğe karşılık,
bütçede 2003 yılı doğrudan gelir desteği ödemeleri için 100 trilyon
lira ayrılmıştı. Öte yandan, çiftçi kayıt sisteminin
rehabilitasyonunun gerektiğine dikkat çeken yetkililer,
ödemelerdeki gecikmenin, ödeneklerle birlikte sistemin yavaş
işlemesinden kaynaklandığına da dikkat çekiyor. Hazır giyim
sektörünü seçim heyecanı sardı İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon
İhracatçıları Birliği’nin (İHKİB) seçimli Olağan Genel Kurul’u 18
Mart Salı günü (yarın) İstanbul’da yapılacak. Dış Ticaret
Kompleksi’nde gerçekleştirilecek Genel Kurul’da, 2 yıllık dönemde
görev yapacak yeni yönetim belirlenecek. İHKİB’de bu sefer,
rekabetin yoğun olduğu bir Genel Kurul yaşanacak. İki liste ile
gidilen seçimler, 4 yıldır başkanlık görevini sürdüren ve yeniden
adaylığını koyan Başkan Nuri Artok ile Başkan Yardımcısı Süleyman
Orakçıoğlu arasındaki yarışa sahne olacak. İki başkan adayına
destek konusunda, sektörün bölünmüş durumda olduğu dikkat çekiyor.
Nuri Artok’un başkanlığına, Türkiye Triko Sanayicileri Derneği
(TRİSAD), Çorap Sanayicileri Derneği (ÇSD), Türkiye İç Giyim
Sanayicileri Derneği (TİGSAD), İstanbul Nakış Sanayicileri Derneği
(İNSAD), Ev Tekstilciyeri Derneği ve Örme Sanayicileri Derneği
(ÖRSAD) destek verdiğini açıklamıştı. Kendisine destek verenlerle
birlikte ‘’Vizyon-Misyon Çalışma Grubu’’ oluşturan Orakçıoğlu’na
ise Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Kurucu Başkanı Abdullah
Kiğılı, Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği (LASİAD) Başkanı
Ayhan Karahan, Merter Sanayici ve İşadamları Derneği (MESİAD)
Başkanı Sururi Güde, İstanbul Nakış Sanayicileri Derneği (İNSAD)
Başkanı Hüseyin Karaca, Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği
(OTİAD) Başkanı Hüseyin Tanciğer, GİSAD Yönetim Kurulu Başkanı
İbrahim Özdoğan, Türk Tekstil Vakfı Başkan Yardımcısı Hüseyin
Kurtuluş, Ev Tekstil Sanayicileri Genel Sekreteri Yıldırım
Kurdoğlu’nun yanı sıra modacı Bahar Korçan’ın aralarında bulunduğu
çok sayıda kişiden destek gelmişti. Bu arada, İHKİB başkanlığına
aday olmaktan çekilen PUNUT adlı şirketin sahibi Yaşar Acar da
Orakçıoğlu ile birlikte hareket etmeye karar vermişti. Artok:
Başabaş bir seçim gözüküyor Başkanlığını Nuri Artok’un yaptığı
İHKİB’in şu anki yönetiminde Ahmet Tez ve Süleyman Orakçıoğlu
Başkan Yardımcılığı, Erkan Ayan, İbrahim Özdoğan, Mustafa Tan,
Yalçın Ayaydın, Hüseyin Kurtuluş ve Olcay Koloğlu da Yönetim Kurulu
üyeliği görevlerinde bulunuyor. Artok, sektörün son derece yoğun
katılımının olacağını, Genel Kurul’da 3 bin 575 kişinin oy
kullanacağını belirterek, ‘’Başabaş gözüken bir seçim ortamı var’’
dedi. Sektörün tercihinin kendilerinden yana olacağını söyleyen
Artok, ‘’Yapmış olduğumuz çalışmalar, ispatladığımız bir
performans, deneyimimiz ve oluşturduğumuz güçlü bir kadro bu konuda
tercihin bizden yana olmasını sağlayacaktır’’ diye konuştu. Artok,
Yönetim Kurulu listelerinde yeni isimlere de yer verdiklerini ifade
etti. Kaynak : Milli gazete