Gel de şimdi Komünist olma!
Abone olİnsana, 'Gel de Komünist olma' dedirten bu sözler Türkiye Komünist Partisi’nin seçim vaadleri. Sadece bunlar mı..?
Aksiyon Dergisi'nden M.Yaşar Durukan'ın haberine göre,
İstanbul’da elektrik, doğalgaz, su, telefon, ulaşım bedava olacak!
Ekmek 150 bin liradan satılacak! Çalışanlar, maaşının yüzde ikisi
kadar kira ödeyecek! Bunlar, Orhan Veli’nin ‘bedava’cı mısraları
değil, Türkiye Komünist Partisi’nin seçim vaadleri. Türk seçmeninin
büyük çoğunluğunun marjinal sayılabilecek niteliklerden uzak olduğu
bilinmekle birlikte, son on beş yıldan bu yana aşırı sol partilerin
oylarında az da olsa düzenli bir artış gerçekleşti. ‘Sıfır’ın
altındaki bu hareketlilik, uzun yıllar siyasal doku uyuşmazlığı
nedeniyle toplumsal karşılık bulamayan aşırı solu harekete geçirdi.
Yelpazenin en solunda yer alan Türkiye Komünist Partisi (TKP),
tarihinde ilk kez yerel seçimlere girecek. AK Parti’nin bazı
başvurularının reddedilmesiyle TKP, seçime bütün illerde katılan
tek parti haline geldi. Toplam 178 il, ilçe ve belde belediye
başkan adayı ile yollara düşen komünistlerin hedefi, nüfusun yüzde
65’lik kesimini oluşturan alt gelir grubu. Ev kadınları aday oldu.
Bir sınıf partisi olan TKP’nin belediye başkan adayları öteki
partilerin adaylarından oldukça farklı. Adaylar arasında, çalışan
ve emekli işçilerin oranı yüzde 30. İşsizler bile aday olmuş ama
listelerde hiç işadamı, fabrikatör yok. Yüzde 40’ını kadınların
oluşturduğu adayların yüzde 20’si teknik eleman, mühendis, mimar,
grafiker, bilgisayarcı; yüzde 7’si eğitimci; yüzde 7’si avukat;
yüzde 6’sı tiyatrocu, ressam, müzisyen, yazar; yüzde 5’i hekim, diş
hekimi, eczacı, biyolog; yüzde 4’ü ekonomist; yüzde 10’u da serbest
meslek erbabı. Dünya kenti İstanbul’u yönetmeye talip olanlar Hülya
Taştan Bayrampaşa, Özlem Karademir Eminönü, Ayten Üren isimli ev
kadını da Kartal’dan adaylığını koymuş. 37 kez Türkiye A Milli
Takımı’nda forma giyen, 1970’li yıllarda Galatasaray’ın sakıncalı
futbolcusu Metin Kurt, kendi mahallesinden, Kağıthane’den aday
oldu. Düzen partisi olarak gördükleri diğer partilerin İstanbul
adaylarının karşısına dikilen TKP İstanbul Büyükşehir adayı Avukat
Haluk Yurtsever, oldukça iddialı. Yurtsever’in, 29 Mart sabahı
başkanlık koltuğuna oturduğunda yapacağı ilk iş, deprem riski
yüksek ilçelerin acilen taşınması için bir plan hazırlatmak olacak.
Rant nedeniyle kentin kuzey—güney ekseninde büyüdüğünü belirten
Yurtsever, doğu—batı ekseninde büyümesinin daha doğru olacağını
söylüyor. Depremden önce boşaltılacak ilçeler, doğu—batı eksenine
yerleştirilecek. Böylece İstanbullular, daha az can kaybıyla
depremi atlatacak. Komünist başkan adayı Yurtsever, İstanbul’la
özdeşleşen trafik sorununu çözmek için seçmene yol, köprü vaadinde
bulunmuyor. Bir kilometrelik viyadüklü karayolunun maliyetini 12
milyon dolar, raylı sistemin maliyetini ise 2 milyon dolar olarak
hesaplayan Yurtsever, öncelikle kapitalizmin sembolü kişisel binek
otomobillerini trafikten çekmeyi planlıyor. Bunun için konforlu
toplu taşıma araçlarına ağırlık verilecek. İtalyan komünistlerin
1970’lerde gerçekleştirdikleri uygulamanın bir benzeri İstanbul’da
tatbik edilecek. İtalyanlar, sabah ve akşam trafiğinin en yoğun
olduğu saatlerde bütün kitle ulaşım araçlarını ücretsiz hale
getirmiş, bir süre sonra trafik sorunu kendiliğinden çözülmüştü.
Ulaşımın yükü, sıfır maliyetli deniz taşımacılığına kaydırılacak.
“Mahalleye komünistler geldi” Komünist Parti, yoğun göç alan
İstanbul’un konut sorununa radikal bir çözüm öneriyor.
Sovyetler’deki gibi sosyal konutlar yapılacak. İşçilerden başlamak
üzere ihtiyaç sahipleri bu evlere yerleştirilecek. Kira olarak,
maaşlarının sadece yüzde ikisini ödeyecekler. Elektrik, doğalgaz,
su, şehir içi telefon toplumsal ihtiyaç olarak kabul edilecek.
Vergiler düşürülecek. Bedava ya da sembolik rakamlarla herkes bu
hizmetlerden yararlanabilecek. Yurtsever, “Bunları işçinin,
emekçinin maaşının çok az bir kısmıyla karşılanabilir hale
getireceğiz. Elektrik, su, doğalgaz, telefon masrafları maaşın
yüzde 10’unu geçmeyecek” diyor. ‘Moskoviç’ler denilen
Movkovalıların bir kısmı hâlâ bu şartlarda yaşıyor. Rusya’daki
insanların 100—200 dolarlık aylıkla geçinmelerinin sırrı da burada.
TKP, halkın ucuz ekmek yiyebilmesi için ekmek mafyasına da savaş
açacak. Faaliyeti engellenen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait
Halk Ekmek Fabrikaları, kentin birçok yerinde üretime geçecek.
İstanbullular ekmeği 300 bin yerine 150 bin liradan satın alacak.
“Bu vaatleri yerine getirebilecek malî kaynaklarınız var mı?”
sorusuna olumlu cevap geliyor. Sol Meclis’in İktisat Komisyonu,
gerekli çalışmaları yapmış ve kaynağı şimdiden tespit etmiş.
1920’li yıllardan beri, kökü dışarıda olduğu gerekçesiyle her dönem
yasaklanan, dışlanan TKP, bugün legal bir parti olmasına rağmen bu
sefer de medyada yer bulamıyor. İstanbul adayı Haluk Yurtsever ve
33 aday, İstanbul’u sokak sokak, ev ev dolaşarak, kahve
toplantıları yaparak ve boş duvarlara afiş yapıştırarak propaganda
çalışmalarını yürütüyor. Toplumun zengin kesimlerinin oturduğu
mahallelerin aksine endüstri ve gecekondu bölgelerini tercih
ediyorlar. Avrupa yakasında Bakırköy, Bağcılar, Gaziosmanpaşa,
Zeytinburnu, Merter, Şişli’nin arka mahalleleri; Anadolu yakasında
ise Kartal, Maltepe, Ümraniye, Sarıgazi gibi yerleşim birimlerinden
oy isteniyor. Örneğin Bağdat Caddesi gibi lüks bölgelere pek
uğramıyorlar. Refah seviyesi düşük semtlerde çaldıkları kapılar
ardına kadar açılıyor hattâ yemek bile ikram ediliyormuş. Kadıköy
adayı Avukat Bilgütay Hakkı Durna’nın anlattığına göre, bazı
“duyarlı” vatandaşlar da polisi arayıp “Mahalleye komünistler
geldi” diye ihbarda bulunuyormuş. Benzer olayları trafikte de
yaşıyorlarmış. Arabalarındaki TKP bayrağını yasadışı sol örgüt
bayrağı sanan sürücüler polisi arıyormuş. Polislerin sık sık
aldıkları ihbar nedeniyle durdurup sorgulamalarından dolayı seçim
çalışmaları da hayli aksıyormuş. Koltuğu verseler oturamayız!
Büyükşehir adayının aksine görüştüğümüz ilçe adaylarının
projelerinin olmaması dikkat çekiyor. Kadıköy adayı B. Hakkı Durna,
“Kurbağalıdere için projeniz var mı diye sorarsınız, yoktur
cevabını vereceğim” diyor. Öteki adaylar da benzer şeyleri
söylüyor. Büyükşehir adayı Haluk Yurtsever de, “Mükemmel projeler
oluşturabilirdik ama kendimizle tutarlı olmazdık” diyor. Yurtsever,
“şu kapitalist düzende başkanlık koltuğunu verseler bile bu
vaadlerin önemli bir kısmını yapamayacağını” samimiyetle ifade
ediyor. Çünkü TKP, vadettiği sosyalizm programının, kitlelerin
yalnızca oylarıyla hayata geçirilmesini mümkün görmüyor. Oy verecek
kişilerin TKP ile birlikte her platformda mücadele etmesi
gerekiyor. Önce bir sosyalist topluluk kurulacak, oradan da
komünizme gidilecek. Bu nedenle TKP kendini sadece bir seçim
partisi olarak görmüyor. Ayrıca, temsil edildiği iddia edilen
kesimlerin onayı da henüz alınmadı. Bir düzen değişikliği
programıyla meydanlara çıkan komünistlerin hedefi nüfusun yüzde
65’lik kesimini oluşturan alt gelir grubu. Ev kadınları aday oldu
Bir sınıf partisi olan TKP’nin belediye başkan adayları öteki
partilerin adaylarından oldukça farklı. Adaylar arasında, çalışan
ve emekli işçilerin oranı yüzde 30. İşsizler bile aday olmuş ama
listelerde hiç işadamı, fabrikatör yok. Yüzde 40’ını kadınların
oluşturduğu adayların yüzde 20’si teknik eleman, mühendis, mimar,
grafiker, bilgisayarcı; yüzde 7’si eğitimci; yüzde 7’si avukat;
yüzde 6’sı tiyatrocu, ressam, müzisyen, yazar; yüzde 5’i hekim, diş
hekimi, eczacı, biyolog; yüzde 4’ü ekonomist; yüzde 10’u da serbest
meslek erbabı. Dünya kenti İstanbul’u yönetmeye talip olanlar Hülya
Taştan Bayrampaşa, Özlem Karademir Eminönü, Ayten Üren isimli ev
kadını da Kartal’dan adaylığını koymuş. 37 kez Türkiye A Milli
Takımı’nda forma giyen, 1970’li yıllarda Galatasaray’ın sakıncalı
futbolcusu Metin Kurt, kendi mahallesinden, Kağıthane’den aday
oldu. Düzen partisi olarak gördükleri diğer partilerin İstanbul
adaylarının karşısına dikilen TKP İstanbul Büyükşehir adayı Avukat
Haluk Yurtsever, oldukça iddialı. Yurtsever’in, 29 Mart sabahı
başkanlık koltuğuna oturduğunda yapacağı ilk iş, deprem riski
yüksek ilçelerin acilen taşınması için bir plan hazırlatmak olacak.
Rant nedeniyle kentin kuzey—güney ekseninde büyüdüğünü belirten
Yurtsever, doğu—batı ekseninde büyümesinin daha doğru olacağını
söylüyor. Depremden önce boşaltılacak ilçeler, doğu—batı eksenine
yerleştirilecek. Böylece İstanbullular, daha az can kaybıyla
depremi atlatacak. Komünist başkan adayı Yurtsever, İstanbul’la
özdeşleşen trafik sorununu çözmek için seçmene yol, köprü vaadinde
bulunmuyor. Bir kilometrelik viyadüklü karayolunun maliyetini 12
milyon dolar, raylı sistemin maliyetini ise 2 milyon dolar olarak
hesaplayan Yurtsever, öncelikle kapitalizmin sembolü kişisel binek
otomobillerini trafikten çekmeyi planlıyor. Bunun için konforlu
toplu taşıma araçlarına ağırlık verilecek. İtalyan komünistlerin
1970’lerde gerçekleştirdikleri uygulamanın bir benzeri İstanbul’da
tatbik edilecek. İtalyanlar, sabah ve akşam trafiğinin en yoğun
olduğu saatlerde bütün kitle ulaşım araçlarını ücretsiz hale
getirmiş, bir süre sonra trafik sorunu kendiliğinden çözülmüştü.
Ulaşımın yükü, sıfır maliyetli deniz taşımacılığına kaydırılacak.
“Mahalleye komünistler geldi” Komünist Parti, yoğun göç alan
İstanbul’un konut sorununa radikal bir çözüm öneriyor.
Sovyetler’deki gibi sosyal konutlar yapılacak. İşçilerden başlamak
üzere ihtiyaç sahipleri bu evlere yerleştirilecek. Kira olarak,
maaşlarının sadece yüzde ikisini ödeyecekler. Elektrik, doğalgaz,
su, şehir içi telefon toplumsal ihtiyaç olarak kabul edilecek.
Vergiler düşürülecek. Bedava ya da sembolik rakamlarla herkes bu
hizmetlerden yararlanabilecek. Yurtsever, “Bunları işçinin,
emekçinin maaşının çok az bir kısmıyla karşılanabilir hale
getireceğiz. Elektrik, su, doğalgaz, telefon masrafları maaşın
yüzde 10’unu geçmeyecek” diyor. ‘Moskoviç’ler denilen
Movkovalıların bir kısmı hâlâ bu şartlarda yaşıyor. Rusya’daki
insanların 100—200 dolarlık aylıkla geçinmelerinin sırrı da burada.
TKP, halkın ucuz ekmek yiyebilmesi için ekmek mafyasına da savaş
açacak. Faaliyeti engellenen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait
Halk Ekmek Fabrikaları, kentin birçok yerinde üretime geçecek.
İstanbullular ekmeği 300 bin yerine 150 bin liradan satın alacak.
“Bu vaatleri yerine getirebilecek malî kaynaklarınız var mı?”
sorusuna olumlu cevap geliyor. Sol Meclis’in İktisat Komisyonu,
gerekli çalışmaları yapmış ve kaynağı şimdiden tespit etmiş.
1920’li yıllardan beri, kökü dışarıda olduğu gerekçesiyle her dönem
yasaklanan, dışlanan TKP, bugün legal bir parti olmasına rağmen bu
sefer de medyada yer bulamıyor. İstanbul adayı Haluk Yurtsever ve
33 aday, İstanbul’u sokak sokak, ev ev dolaşarak, kahve
toplantıları yaparak ve boş duvarlara afiş yapıştırarak propaganda
çalışmalarını yürütüyor. Toplumun zengin kesimlerinin oturduğu
mahallelerin aksine endüstri ve gecekondu bölgelerini tercih
ediyorlar. Avrupa yakasında Bakırköy, Bağcılar, Gaziosmanpaşa,
Zeytinburnu, Merter, Şişli’nin arka mahalleleri; Anadolu yakasında
ise Kartal, Maltepe, Ümraniye, Sarıgazi gibi yerleşim birimlerinden
oy isteniyor. Örneğin Bağdat Caddesi gibi lüks bölgelere pek
uğramıyorlar. Refah seviyesi düşük semtlerde çaldıkları kapılar
ardına kadar açılıyor hattâ yemek bile ikram ediliyormuş. Kadıköy
adayı Avukat Bilgütay Hakkı Durna’nın anlattığına göre, bazı
“duyarlı” vatandaşlar da polisi arayıp “Mahalleye komünistler
geldi” diye ihbarda bulunuyormuş. Benzer olayları trafikte de
yaşıyorlarmış. Arabalarındaki TKP bayrağını yasadışı sol örgüt
bayrağı sanan sürücüler polisi arıyormuş. Polislerin sık sık
aldıkları ihbar nedeniyle durdurup sorgulamalarından dolayı seçim
çalışmaları da hayli aksıyormuş. Koltuğu verseler oturamayız!
Büyükşehir adayının aksine görüştüğümüz ilçe adaylarının
projelerinin olmaması dikkat çekiyor. Kadıköy adayı B. Hakkı Durna,
“Kurbağalıdere için projeniz var mı diye sorarsınız, yoktur
cevabını vereceğim” diyor. Öteki adaylar da benzer şeyleri
söylüyor. Büyükşehir adayı Haluk Yurtsever de, “Mükemmel projeler
oluşturabilirdik ama kendimizle tutarlı olmazdık” diyor. Yurtsever,
“şu kapitalist düzende başkanlık koltuğunu verseler bile bu
vaadlerin önemli bir kısmını yapamayacağını” samimiyetle ifade
ediyor. Çünkü TKP, vadettiği sosyalizm programının, kitlelerin
yalnızca oylarıyla hayata geçirilmesini mümkün görmüyor. Oy verecek
kişilerin TKP ile birlikte her platformda mücadele etmesi
gerekiyor. Önce bir sosyalist topluluk kurulacak, oradan da
komünizme gidilecek. Bu nedenle TKP kendini sadece bir seçim
partisi olarak görmüyor. Ayrıca, temsil edildiği iddia edilen
kesimlerin onayı da henüz alınmadı. Bir düzen değişikliği
programıyla meydanlara çıkan komünistlerin hedefi işte bu onayı
alabilmek. TKP’nin programı bu toplumda yaşayan insanların çok
büyük çoğunluğunun çıkarını ifade etse de, 3 Kasım 2002 Genel
Seçimlerinde İstanbul’daki 5 milyon 204 bin 249 seçmenin sadece 13
bin 211’i komünist partiden yana oy kullandı. Türk komünistler,
ülke genelindeki oy oranları yüzde 0.19, komünist seçmen sayısının
60 bin 84 olmasına rağmen sosyalizmi uzak bir hedef olarak
görmüyor. Türkiye’deki seçim araştırmaları, demokratik, milliyetçi,
laik çizginin dışındaki arayışların başarı şansının yüzde 25’i
geçmediğini gösterse de onlar, Türk seçmeninin siyasal duruşunu
etkilemek için çalışıyor.