Bu sayfada hakeden her kesimi eleştirdiğim gibi zaman zaman
ülkücü kesimi de rahatsız eden veya üzen yorumlarım oldu.
Sırf eleştirdim diye neler yaşamadım ki..
"Otobüs tutup seni vurmaya geliyoruz" diyenler
oldu..
Çocuğumun okulunu tespit edip tehdit edenler oldu..
Küfür ve hakaret edenler oldu..
Oldu da oldu..
Keşke diyorum şu günlerde..
Keşke o otobüs tutup beni dövmeye gelmek için bir anda toplanan
ülkücü kardeşlerim, aynı otobüse binip şu aralar sinemalarda
gösterimde olan "Ülkücüler" filmini de seyretmeye
gitse..
Ülkücü camiadan biri değilim ama bireysel olarak milliyetçi
biriyim..
Tarihini, geçmişini merak eden, bayrağını vatanını seven bir
milliyetçiyim..
Sırf bu nedenle filme gittim.. Hem de ne heyecanla, ne
tutkuyla..
Kelimelerin kifayetsiz kalacağı sahneler var..
Hani "Babam ve Oğlum" filminde 12 Eylül darbesinin
etkilerini izlerken darmaduman olmuştuk ya..
Hani gözyaşlarımızı tutamamıştık ya..
Bu film de öyle..
Üstelik bu tamamen gerçeklere dayanan belgesel..
O günleri yaşamayanların ruh halini filmi izledikten sonra salondan
çıkarken görmeniz gerek..
Yaşamışcasına acılı, yaşamışcasına gururlu...
Geçmişine sahip çıkmayanın gelecek davası olamaz..
Doğrusunu isterseniz ben filmin 1 milyon sınırını rahat geçeceğini
savunuyordum..
Ama gördüm ki, ülkücülük ve dava konusunda mangalda kül bırakmayan
sözde ülkücüler, o dava için canını verenlere hakettiği saygıyı
gösterme adına bile olsa tek bir adım atmamış..
Devlet Bahçeli ve MHP'nin filme sırt çevirdiğini ve hatta sahip
çıkılmaması yönünde talimat verdiğini öğrendiğimde çok
şaşırmıştım..
Gerekçe mi?
Gerekçe falan yok.
Öylesine işte..
Ülkücülerin gitmediği filme solcu kesimden gidenler daha çok
neredeyse.. Sol görüşlü bir arkadaşım, "O günlerin kavgası
veya tartışması bir başka onurluydu. O günlerdeki insanları
özlediğim için gittim filmi izledim" dedi..
Dedim ya; Geçmişine sahip çıkmayanın geleceği olamaz..
Kendi kanından, kendi canından insanların dava uğruna nasıl seve
seve, isteye isteye ve göstere göstere can verdiğini..
Ölüme yürürken nasıl mağrur, nasıl gururlu, nasıl imanlı
ilerlediğini görmeye tenezzül dahi etmeyen bir ülkücü camianın
bugün niye iktidarda olmadığı daha iyi anlaşılıyor..
İnanın o camianın yanından geçmemiş biri olarak, kendimi onlardan
daha ülkücü görüyorum..
"Yahu tüm bu ağır sözler filme gitmedikleri için
mi?" diyebilirsiniz..
Evet tam da onun için...
Mustafa Pehlivanoğlu'nun asılmadan önce ailesine mektup yazarken ne
acılar çektiğini görmekten kaçtıkları için..
O günleri görenlerin yaşadıklarını anlatırken nasıl hıçkıra hıçkıra
ağladıklarını görmedikleri için..
Meselenin sadece bir sağ sol çatışması olmadığına şehadet
etmedikleri için kızgınım..
Bu filmin suçu, ülkücü eller tarafından aylarca büyük çilelerle,
büyük sıkıntılar içinde çekilmiş olması mı?
ABD yapımı olsa inanın şu an insanlar birbirini eziyordu seans
kaçırmamak için..
Yazık..
Filmin yapımcısı ile konuştum..
Yaşantısındaki en büyük hayal kırıklığını yaşadığını söylerken yine
de umutluydu..
"Bu davanın insanlarına hala inanıyorum. Bir patlama
olacak. Seni utandırabilirler" diyordu..
"Onlar beni utandırsın, ben de bu sayfadan özür
dileyeceğim" dedim..
Bakalım kim haklı çıkacak.