Geçmişi Öldürmek

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres bir röportajında; “Yeterince yaşlıyım. Geçmişe dönecek zamanım yok. Geçmişi dikkate almamanın basit bir nedeni var; geçmiş ölüdür ve onu değiştiremezsiniz” demiş.

Mustafa Sadık İNCEDEMİR sadiki@internethaber.com

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres bir röportajında; “Yeterince yaşlıyım. Geçmişe dönecek zamanım yok. Geçmişi dikkate almamanın basit bir nedeni var; geçmiş ölüdür ve onu değiştiremezsiniz” demiş.

Peki, gerçekten geçmiş ölümüdür?

Evet, geçmişimizi değiştirmemiz mümkün değil ama hiçbir kimsenin de geçmişini ölü olarak düşündüğünü pek sanmıyorum.

Çünkü herkesin geçmişi bir anlamda hikâyesidir. Başrolünü kendisinin oynadığı bir hikâye…

Tekrar başa dönüp; hikâyenin bazı sahnelerini değiştirmeniz mümkün olmasa da kendi oynadığınız hikâyenizi tamamen unutmanız mümkün değildir. Hatta zaman zaman hikâyemize dönüp, tekrar aynı sahneleri yaşarız ya da yaşamaya çalışırız.

Bazen gecenin bir vakti pencereden dışarı bakarken, bazen herkesin uykuyla sohbetinde sabahı karşılarken; geçmişimize doğru gider ve belki gittiğimizi kısa bir süre de olsa yaşarız.

Anılar sandığımızı açıp yaşananları yâd etmek; bir anlamda geçmişi tekrar yaşamaktır. Evet değiştiremezsiniz ama tekrar ucundan köşesinden yaşarsınız.

Detayları unutsanız bile özü hep size kendini gösterir çünkü.

Böyle anlarda hissettikleriniz; ölen bir yakını hatırlamak gibi değildir.

Hissettiğiniz; yaşanmışları yaşandıkları gibi hatırlamaktır. Belki de yaşamaktır. Birkaç dakika da olsa eskisi gibi yaşamaya çalışmaktır.

İnsan olmanın en temel özelliklerinden birisi de bu hatırlamalarla nefes almaktır. Ya da aldığınız nefese güç vermek için geçmişin rüzgârı ile yaşam yolculuğunuza yön veren yelkenlerinizi fora etmektir.

Çünkü ne yaparsanız yapın; yaşadıklarımızdan ders almadıktan daha doğrusu yaşadıklarınızı sahiplenmedikten sonra; yaşanacaklar yeterince keyifli olmayacaktır. Yoksa sadece bugünü yaşayarak geleceğinize gidemezsiniz.

Çünkü istemeseniz bile bugünü yaşarken yaşanmışlarınızın etkisi sizinle birlikte olacaktır.

Ne kadar “geçmiş ölüdür” derseniz deyin; geçmişinizi asla öldüremezsiniz.

Unutmaksa eğer geçmişi öldürmek sizin için; inanın bunu bile yapamazsınız.

Yapamazsınız; çünkü illaki bir gece yarısı nereden geldiğini bilemediğiniz bir anınız aniden sizi uyandırır. Ve unuttuğunuz her şey işte o andan itibaren sizi evire çevire öyle bir hale getirir ki sabahı zor bulursunuz.

Ve o anda anlarsınız; anılarsınız bir yaşamın aslında neresinden tutacağını bilmediğiniz içi boş bir yaşam olduğunu…

Çünkü geçmişi unutmaya çalışmak; aslında farkında olmadan geleceğinizden de sinsice kaçmaya çalışmaktır. Ve bu vazgeçmenin son noktasıdır. Öyle ya da böyle kendinden ve yaşanmışlardan vazgeçmektir…

Vazgeçip boşta kalan garip bir yaşamın girdabında kaybolmayı göze almaktır.

https://twitter.com/yazmasamolmazdi

https://www.facebook.com/msincedemir

http://haberdenyorum.blogspot.com/