Tarih kimsenin çöplüğü değildir.Fikirler ve gerçekler
vardır.Tarih fikirler ya da duygular ile oluşmaz.Tarihi tarih yapan
gerçeklerdir.Gerçekler er ya da geç tam anlamıyla ortaya
çıkar.Her ne kadar kendi gerçek tarihinden utanan ve isyan
eden olsa da elbette ki gerçekler bir gün su üstüne çıktığında yine
inkar edecek.
Özellikle bizim tarihimiz inkarcılara bırakılacak kadar
değersiz değildir.Türkler tüm milletlerin tarihinde yer
alır.Yeryüzünde bir millet yok ki kendi tarihlerini yazmak
isteyipte Türklerden bahsetmesin.
Hayatımıza tarihler, fikirler ve gerçekler yön
verir.Tarihini, doğrusu ve yanlışı ile inkar etmenin kimseye fayda
sağlamadığı gibi hakikatin de geciktirilmesi gelecekteki
toplumlar üzerinde negatif baskı ve etkiler doğurur.
Geçmişini inkar eden toplumlar altı çürük güçsüz köksüz
ağac gibidir.Kökünün sağlam olmadığı ağaçların nasıl
devrildiğini fırtana zamanları görürürüz.
Geçmiş geleceğin aynasıdır.Gelecekte minimum hata payı ile
toplumları daha sağlıklı oluşturabilmek, toplum bilimcilerinin
geçmiş tarihleri iyi analiz etmiş olması ile
ilintilidir.Günümüz dünyasında olan bitene mana verebilmek için
geçmis tecrübeleri, en önemlisi de insanlık tarihini iyi bilmek
ve anlamak önemlidir.Dönemlere bakılıp incelendiği zaman
gelecek de insanlığı nelerin beklediğini tahmin etmek çok da zor
olmasa gerek.Geçmiste yaşananlar ile günüzmüzde vuku bulan
hadiseler birbirinden çok da farklı değil.
Savaşlar, kavgalar, ihtiraslar, güç mücadelesi.
Bugünün Türkiye’sin de olan biteni daha iyi anlamak için
Sultan Abdülhamid’in yaşadığı zaman diliminin incelenmesinin
faydalı olacağı tarih bilimcilerinin de hemfikir olduğu
konulardan biri.
Sultan Abdülmecid’in oğlu ve aynı zamanda otuz dördüncü
Osmanlı Padişahı Abdülhamid Han, doksan dokuzuncu İslam
halifesidir.
Tarihimizin en değerli padişahlarından biri.Kendinden önce
gelenlerin aksine Osmanlı İmparatorluğu’nun en sıkıntılı ve en
zorlu döneminde zamanın tüm emperyalist güçlerine derin zekası ile
otuz üç yıl boyunca direnmiş Abdülhamid, tahttan indirilene dek bir
karış toprağı emperyalist güçlere teslim etmemiş.
Abdülhamid Han koca bir imparatorluğu parçalanmaktan
kurtarıp, atıl vaziyetteki devlet kurumlarını dehası ile çalışır
vaziyete getirmiş.
Sultan Abdülhamid, ekonomiyi düzene koymasına, eğitimden
kültüre kadar başlattığı yeniden toparlanma sürecinin yanında
ülkeyi askeri olarak da şartlar elverdiğince dayanıklı hale
getirmiştir.
Abdülhamid’i bitirmek Osmanlı’yı bitirmekti.Nihayetinde
yaptıkları tam da buydu.
Sultan Abdülhamid, içeriden ve dışarıdan saldırılara maruz
kalan, hakkında en fazla iftira kampanyası başlatılan, suikaste
uğrayan, ihanete, iftiralarla yüzleşen, ve son olarak tahttan
indirilmeye kadar uzanan çileli hayatı, atalarından miras kalan bir
imparatorluğu ve tebasın da yaşayan herkesi koruma pahasına tüm şer
ittifaklarına göğüs germiş bir Padişah.
Dün Abdülhamid ve imparatorluk üzerinde oyunlar ve
kumpaslar kurup tüm dünyaya adalet dağıtan koca imparatorluğu
çökerten şer ittifakları, bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni çökertme
peşinde.Aynı şer ittifakları görev başında.Her türlü üzerimize
geliyorlar.İçeriden bizim hainler, dışarıdan malum devletler ne
kadar uğraştıysa da bu devleti yıkamadılar.Artık üst aklı okuyacak
eğitimli, milli ve vatansever insanlarımız var.
Bu millet devleti ile bir oldu.Bu ülkeyi bölmek, bu
milleti parçalamak isteyen hainlere yol vermeyeceğiz.