Geçmeyen öksürük şikayetleri artışa geçti Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmethan Turan uyardı
Abone olGöğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmethan Turan, tüberkülozun son yıllarda yükselmeye başladığını belirterek, yüzde 100’e yakın dirençli vakalar haricinde hastalığın tedavi edilebildiğini söyledi.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr.
Mehmethan Turan, halk arasında verem ve ince hastalık olarak da
bilinen tüberkülozun uzun seyirli ve bulaşma oranı yüksek bir
hastalık olduğunu anımsattı.
Dr. Turan, en şiddetli belirtisi balgamlı öksürük ve kan tükürme olarak bilinen tüberkülozun akciğer başta olmak üzere birçok organda görülebildiğini söyledi.
Yeniden artışa geçti
Son zamanlarda tüm dünyada gelişen halk sağlığı problemleri,
sağlıksız beslenme, savaş ortamları ve AIDS hastalığının çok
görülmesi nedeniyle tüberkülozun tekrardan çoğalmaya başladığına
dikkat çeken Dr. Turan, “Dünya Sağlık Örgütü, her yıl tüm dünyada
8.4 milyon kişinin tüberküloz oluyor ve 2 milyon insan da hayatını
kaybediyor. Tüberküloz, ülkemizde de halk sağlığı sorunu olarak ele
alınır” dedi.
Tüberkülozun solunum yoluyla bulaştığına dikkat çeken Dr. Turan, “Hastanın öksürmesi, hapşırması ve konuşması ile havaya yayılır. Havadaki bu mikropların solunduğunda sağlıklı kişiye bulaşır. Ancak her bulaşan kişide hastalık ortaya çıkmaz. Ama vücudunda saklı kalabilir. Kişinin vücut direnci düştüğünde, bu basiller hastalık yapabilir. O yüzden bağışıklık sisteminin güçlü olması çok önemli” diye konuştu.
“Yalnızca akciğerde değil farklı organlarda da hastalık
yapar”
Dr. Turan, tüberkülozun bulaşıcı ve mikrobik bir hastalık olduğunu
belirterek, “Mikobakterium tüberkülozis denilen bir bakterinin
yapmış olduğu bir enfeksiyondur. En sık yerleştiği organ akciğerler
olduğu için daha çok göğüs hastalıkları olmak üzere enfeksiyon
hastalıklarını da ilgilendiren lenf bezlerinden beyine,
böbreklerden kemiklere kadar çeşitli organlarda hastalık yapan
tüberküloz görülmektedir” dedi.
“Geçmeyen öksürüğe dikkat edin”
Dr. Turan, tüberkülozun 1900’lü yıllardan itibaren çok ciddi bir
halk sağlığı sorunu olduğunu belirterek, “Tüberküloz yeni ilaçlar,
bağışıklama, verem aşısı gibi sebeplerden dolayı baskılandı ve çok
ciddi başarılar elde edildi. Son zamanlarda yine gelişen halk
sağlığı problemleri, sağlıksız beslenme, savaş ortamları ve AIDS
hastalığının ortaya çıkması gibi sebeplerden dolayı da tüberküloz
görülme oranı tekrar yükselmeye başladı” diye konuştu.
Tüberkülozun ağız ve solunum yolu ile alınan birkaç bakteriyle bile
oluşabilen, akciğerlere yerleşen ve akciğerde enfeksiyon yapıp daha
sonra diğer organlara yayılan bir hastalık olduğuna değinen Dr.
Turan, bunun da akciğerlerde zatürre ve benzeri lezyonlar yaptığını
söyledi. Tüberküloz hastalığında erken teşhisin çok önemli olduğunu
ve akciğerler harap olmadan müdahale edilmesi gerektiğini dile
getiren Turan, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Tüberküloz hastada ciddi ve geçmeyen bir öksürük, uzayan
zamanlarda öksürükle birlikte balgam daha da uzayan zamanlarda
kan tükürme olarak kendini gösteriyor. Ciddi bir kilo kaybı, gece
terlemeleri, ateş, halsizlik gibi şikâyetler olabiliyor. Böyle
şikâyetler olduğu zamanlarda mutlaka bir doktora başvurmayı
öneriyoruz.”
Tüberküloz hastalarının ilaçlarını kesmelerinin, düzensiz
almalarının dirençli bakterilerin oluşmasına neden olduğunu
belirten Dr. Turan, “Tüberküloz hastalığının tedavisi düzenli ve
kesintisiz olmalıdır” dedi.
“Hastanede ve evde tedavi yapılıyor”
Bu şikâyetler ile gelen hastalardan öncelikle bir röntgen
istediklerini vurgulayan Dr. Turan tanı sürecini şöyle anlattı:
“Röntgende bunun tüberküloza yönelik özel bulguları var. Onları
tespit edersek, hastamızdan balgam testleri, balgamda mikrop
tayini, kültür ve bazı kan testleri yapıyoruz. Bunların sonucunda
tanı koyduğumuz hastalarımızın da tedavilerine başlıyoruz.”
Dr. Turan, tedavinin hastane ortamında ve evde tedavi olmak üzere
iki farklı yöntemi olduğunu söyleyerek, tedavi hakkında şu
bilgileri verdi:
“Doğrudan Gözetim’ olarak isimlendirilen Sağlık Bakanlığının yapmış
olduğu bir uygulama var. İlaçlarınızı evinize kadar getirerek,
günlük temin ediyorlar. Hastaların takiplerini yine onlar
yapıyorlar. Tedavilerini belirli aralıklarla bize danışarak devam
ettiriyorlar ve tamamlıyoruz. Bu tür bir durum olduğu zaman mutlaka
erken teşhisle, akciğerler fazla harap olmadan hemen adının konup
tedavisinin başlatılması gerekir. Erken dönemde tedaviye başlandığı
zaman da yüzde 100’e yakın başarı elde ediliyor. O yüzden şüphe
edilen durumlarda bir an önce sağlık kuruluşlarına başvurmak
gerekiyor.”