Geceyarısı Ekspresi yine gündemde
Abone olSabah'tan Balçiçek Pamir, Geceyarısı Ekspresi filminin senaristi Oliver Stone ile, son filmi Büyük İskender'in setinde görüştü. Stane, Türk halkı ile barışmak istiyor...
Ünlü yönetmen Oliver Stone, senaryosunu yazdığı Geceyarısı Ekspresi filmi için günah çıkardı: O filmi unutmak ve artık Türk halkıyla barışmak istiyorum.
Türkiye'nin imajını zedeleyen 1978 yapımı Geceyarısı Ekspresi filmi ekibi Türk halkına art arda zeytin dalı uzatıyor. Filmin yönetmeni Alan Parker, ana karakteri William Hayes'ten sonra şimdi senaristi Stone da barış çağrısı yaptı.
RAHATSIZLIK DUYUYORUM
Son çevirdiği Büyük İskender filmi için görüştüğümüz ünlü yönetmen Stone şu mesajı verdi: Hiçbir zaman Türkiye'yi yerin dibine batırayım diye bir düşüncem olmadı. O filmden dolayı rahatsızlık duyuyorum. Türkler'le artık barışmak istiyorum.
26 YIL GEÇTİ, UNUTALIM
Stone Geceyarısı Ekspresi'nin baskısını 26 yıl sonra dahi üzerinde hissediyor: Büyük İskender'in galasını Türkiye'de yapacaktık. 'Türkler seni sevmiyor' dediler. Ben de korktum. Bırakın da artık ülkenize geleyim.
Geceyarısı Ekspresi'ni artık unutmak istiyorum
Geceyarısı Ekspresi'nin senaristi aykırı yönetmen Oliver Stone, "Bırakın Türkiye'ye geleyim, artık barışma zamanı 26 yıl oldu" diyor Büyük İskender'in galasını Türkiye'de yapacaktık, sonra vazgeçtik. Ben de korktum açıkcası. Hâlâ da korkuyorum oraya gelmeye.
Hollywood'un aykırı yönetmeni o. Bir çok büyük prodüksiyona imzasını attı. Unutulmayan filmlerini saymak gerekirse, "Müfreze" ile başlamak gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca Tom Cruise'un başrolünü oynadığı Doğum Günüm 4 Temmuz ve Katil Doğanlar da benim favorilerimden. Oliver Stone kuşkusuz biz Türkler için başka bir anlam daha ifade ediyor. 1978 yılında piyasaya çıkan, Amerikalı bir öğrencinin Türkiye'de başından geçenleri anlatan Geceyarısı Ekspresi'nin senaryo yazarı da o. Gösterime girdiği yıl bütün gişe rekorlarını kıran ve en iyi uyarlama senaryo dahil 5 dalda Oscar alan bu film, cezaevlerindeki işkence sahneleri nedeniyle Türkiye'de büyük tepki görmüştü. Oliver Stone ile söyleşiye giderken aklımdan "Acaba Geceyarısı Ekspresi ile ilgili soru kabul eder mi? diye geçiyor. Yanılmışım. Beni gördüğü anda "Şu Geceyarısı Ekspresi konusunu bu röportajda bir çözüme bağlayalım artık" diyor. Oliver Stone gerçekte de Geceyarısı Ekspresi hakkında kendini kötü hissediyor. Beni şaşırtan Türkiye'ye gelmeye bu kadar çok korkması. Her iki lafında bir korkuyorum cümlesini duyuyorum. Röportaj bittiğinde Büyük İskender Filmi'nin Türkiye sorumlusu Pamir Demirtaş niye Türkiye'ye gelmekten son anda vazgeçtiğini soruyor Stone'a. Diyor ki "Turizm Bakanı, yetkililer bütün ilgili kişiler sizin gelmeniz için hazırlık yapmışlardı." Peki ne oldu? diyorum. "Madem kendi vicdanınızı da rahatlatmak istiyorsunuz niye gelmiyorsunuz? Gelin de Türkiye'yi bir görün artık. Belki başka bir film çekmek istersiniz." Oliver Stone başını sallıyor ve kartımı istiyor. Kimbilir? Belki gelir.
ŞU İŞİ BİR ÇÖZELİM ARTIK
Geceyarısı Ekspresi konusunu ben daha sormadan siz şu işi bir çözelim diyorsunuz. Ne demek bu?
- Şu işi birçözelim diyorum çünkü artık geçmiş geçmişte kaldı ve ben hayatımın eski bölümlerini tekrar tekrar anmak istemiyorum.
Geceyarısı Ekspresi'nin senaryosunun yazmak size büyük şöhret getirdi. Bu filmle birlikte Türkiye'ye kötü yönde bir tanıtım yaptınız. Türkiye bu kötü tanıtımı yıllarca üzerinden silemedi. Siz de büyük eleştirilere maruz kaldınız. Benimse bir Türk olarak filmi beğendiğimi söylemem mümkün değil. Bu filmi çektiğinize pişman mısınız?
-Bakın benim elime bir hikaye getirildi ben bu hikayeyi sinemaya göre yeniden yazdım. Aklımda hiçbir zaman aman şu ülkeyi kötüleyeyim şunu yerin dibine batırayım bir düşünce taşımadım. Ben yaptığım filmlerde de yazdıklarımda da böyle bir kaygıya sahip olmadım. Geceyarısı Ekspresi'ne gelince o zaman eski Türkiye'yi yazdım ben. Siz de biliyorsunuz ki o zaman Türkiye'deki hapishaneler hiç de iç acıcı değildi. Bugün siz yeni bir Türkiye'nin içinde yaşıyorsunuz.
Yani pişman değilsiniz.
-Pişman değilim ama artık o filmi unutmak istiyorum. Türk halkıyla barış yapmak istiyorum. O filmden ötürü rahatsızlık duyuyorum ama kabul etmem gerekir ki büyük şöhret yakaladım o filmle ilgili.
ÖLMEMİ Mİ İSTİYORSUNUZ?
Madem bu kadar başarılı bir film ve siz filminizin arkasında duruyorsunuz niye ikincisini çekmiyorsunuz?
-Siz herhalde benim öldürülmemi istiyorsunuz.
Hayır öyle bir niyetim yok. Sadece hem memnunum diyorsunuz hem rahatsızım arada bir çelişki var gibi geliyor bana. Sanki siz de filmdeki bazı sahnelerden ve abartılı anlatımlardan rahatsızsınız ama bunu içtenlikle söylemiyormuşsunuz gibi geliyor bana.
-O filmden rahatsızım ve artık o filmi unutmak istiyorum. Karşıma bir Türk çıktığı zaman kendimi iyi hissetmek istiyorum artık. Türk halkıylabarışmak istiyorum. Şimdi siz Avrupa'ya yakın başka bir ülkesiniz, neredeyse Avrupa Birliği'ne gireceksiniz. Benim yazdığım bambaşkaydı.
Peki madem bu kadar barışmak istiyorsunuz sizi niye hiç Türkiye'de göremedik? Örneğin büyük İskender'in galasını Türkiye'de yapacaktınız ama son anda bir kararla gelmekten vazgeçtiniz. Niye?
-Aslında öncelikle galayı Yunanistan'da yapmayı planlamıştık ama orada problem yaşayacağıma dair duyumlar aldık.
Filmde Büyük İskender'i homoseksüel gösterdiğiniz için mi?
-Büyük İskender sadece homoseksüel değil biseksüeldi. Ben böyle yazmadım işin gerçeği bu. Şimdi Yunanlılar ellerini vicdanlarına koysunlar. Bunu ben mi uydurdum yani? Tarihe baksınlar.
YUNANİSTAN TEPKİ VERDİ
Filmde Yunanlılar için çok önemli bir tarihi kahramanının erkeklerle olan ilişkilerini gösteriyorsunuz. Bu film yaparken tepki çekeceğinizi hiç düşünmediniz mi yani? Sonra onlarla barış yapmak için uğraşmanız gerekecek.
-O zaman hiç film yapmamam gerekir. Büyük İskender'in galasını Yunanistan'da yapamayınca Türkiye'ye gelmeyi düşündüm. Zaten çok uzun süredir gelmek istiyordum. Ama sonra birileri bana sakın gelme dedi.
Kim dedi?
-Dediler ki buraya gelme seni sevmiyorlar büyük tepki gösterirler, Gece Yarısı Ekspresi olayı unutulmadı. Ben de korktum açıkçası. Hala da Türkiye'ye gelmeye korkuyorum. Oysa daha önceden de dediğim gibi bu filmi unutmak ve barışmak istiyorum.
Türkiye'ye geldiğinizde can güvenliğiniz açısından bir problem olacağını düşünmüyorum. Tam tersine sizi çok iyi ağırlarız. Bir film senaryosu yazdınız diye Türklerin sizi öldüreceğini gerçekten de inanıyor olamazsınız.
(Yapım ekibinin başındaki çalışma arkadaşına dönüp "Duydun mu?" diye soruyor. "Bak bir problem olmazmış. Bir gerçekten de artık Türkiye'ye gitmeliyiz herhalde. Gitmeliyiz ki bu iş bitsin"diyor ve sonra bana dönüyor.) O zaman Türkiye'ye bir mesajım var. Bırakın oraya geleyim ve barış yapalım. Filmin üzerinden 26 yıl geçti artık.
BUSH'UN BEYNİ YIKANMIŞ
Filmde Büyük İskender sürekli doğuya gidiyor ve savaşmaktan asla vazgeçmiyor. Onu doğuya çeken nedir sizce?
-Büyük İskender doğuya gidiyor Kanuni Sultan Süleyman batıya... Sürekli doğu diye düşünmemek lazım. Büyük İskender hem kendi iç dünyasında huzur bulabilmek hem de genç yaşında sahip olduğu gücü kullanmak istiyor.
Sizce Büyük İskerder ile Bush'un ortak yönü nedir? Bush da işgal ettiği ülkelere özgürlük getirdiğini söylüyor Büyük İskender de... Yanlış mı düşünüyorum?
-Büyük İskender işgal ettiği yerlere sadece savaş ve kan götürmüyor. Oralara büyük bir kültür götürüyor, müthiş kütüphaneler kuruyor. Büyük İskender doğuya bilgi götürüyor. Bu anlamda oralara özgürlük kazandırdığını söyleyebiliriz. Bush'a gelince ortak yönleri olduğunu düşünüyorum bilgi özgürlüğü açısından ama öyle uzun boylu değil. Benim zaten Bush hakkındaki görüşlerim biliniyor, ona karşı olduğumu her fırsatta dile getirmiştim. Ama şimdi seçimi yeni kazandı. Ne yapacağına bakmak lazım, başından eleştirmemek gerek.
Bush için "Mançuryalı Aday" demiştiniz. Aynı ismi taşıyan sinema filminde başkan yardımcısı adayı Mançurya'da beyin yıkama işlemine tabii tutuluyordu.(Bu film daha Türkiye'- de vizyona girmedi.) Bush için "Beyni yıkanmış" demek istediniz herhalde.
Evet dedim. Hala da öyle düşünüyorum.