Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin
Bozok, açlık grevindeki mahkum ve tutuklular için "geberene kadar
devam etsinler" demiş.
Biz daha bu "Kürt sorunundan" çok çekeriz!
İnsan hayatından bahsediyoruz, kim olursa olsun bir can taşıyan
varlıktan bahsediyoruz.
İnançlı olduklarını söyleyenler, can almanın en büyük günah
sayıldığı dine mensup olduklarını her fırsatta gündeme getirenler,
çıkıyor ve bir insanın ölümü için dua edebiliyor, bir de bu çıkışı
sorunun çözümü gibi görebiliyor.
Adalet Bakanlığı'nın bu konudaki çalışmasını takdirle
karşılıyorum, bir can gitmemesinin derdindeler. En azından
kontrollerle hayata tutundurma çabası veriyorlar kendilerini ölümün
koynuna atma çabası verenler için.
Fakat gel gör ki, yapılması gerekenler tam anlamıyla
yapılamıyor.
Başbakanın, açlık grevleri başlamadan önceki bir yemek
görüntüsünü tarihini de bile bile sürekli gündeme getirmesi soruna
sorun katıyor. Pişmiş aşa su katmak gibi bir şey bu durum, daha ne
kadar su kaldırabilir bu yemek bilinmiyor.
Açlık grevindekiler 55 gününü doldurdu, bundan sonrasında
ölmeseler yaşasalar bile kalıcı hasarlarla devam edecekler
hayatlarına büyük ihtimalle. Artık iki taraflı bir görüşme sonucu
bir karara varılmalı ki olacaklar önlenebilsin.
Allah korusun, cezaevinde bir tek kişinin hayatını kaybetmesi
bile Türkiye'yi karanlık bir sürece sokmaya yeter.
Eğer cezaevlerinden bir tek cenaze çıkarsa, baskıların ve terör
olaylarının artarak çoğalacağı aşikar.
Belli ki iktidar bu konuda tek başına karar vermeye çalışıyor,
bu da asla çözüm olmayacak gibi görünüyor. Bu durumda iki taraflı
bir görüşme iki tarafı da rahatlatabilir, makul istekler için
uzlaşma yoluna gidilmesi Türkiye'yi bir felakete sürülmekten
kurtarabilir.
Sağduyunun hakim olduğu, açlık grevine giden bu insanlara insan
oldukları için kol kanat gerilen (hani yaratandan ötürü) bir Salı
günü olmasını diliyorum.
Umarım, bugün grup toplantılarında konuşacak liderler dünyadaki
en değerli şeyin insan hayatı olduğunu önemseyerek, barışçıl bir
konuşma yaparlar…
Umarım...