Gebeliğin ilk üç ayında bunlara dikkat!
Abone olGebe kadının vücudu hamileliğin getirdiği yükü karşılamak üzere birtakım değişiklikler gösterir. Bu değişiklikler normal gebelik şikayetlerinden farklı olursa ancak o zaman hastalık olarak kabul edilir.
Gebelik süresinde görülen belirtileri, hastalıkları ve
gebenin bakımını üçer aylık üç bölümde incelemek gerekir. En
önemlisi de ilk ve son üçüncü aylardır.
Prof.Dr.Bektaş Yıldırım Gebeliğin ilk üç ayında görülen şikayetler
ve tedavilerle ilgili bilgileri paylaştı. İŞte o şikayetler ve
tadaviler:
a- Bulantı ve kusmalar: Özellikle ilk aylarda
şikayet edilir. Bulantı sabahları çok rahatsız edici olur. Bu gibi
şikayetleri olan anne adaylarının, midelerini fazla
doldurmamalarını, küçük porsiyonlar halinde yemek yemelerini, kuru
yiyecekleri tercih etmelerini, sigara içiyor iseler derhal
bırakmalarını, yağlı ve yağda kızarmış gıdaları kesmeleri gerekir.
Normal sayabileceğimiz kusmalar 3 ila 4 üncü gebeli ayı sonunda
geriler ve kaybolur. Bazı hamilelerde ise kusmalar bütün gün
sıklaşır ve devam edebilir. Günde 4-5 i geçmeyen kusmalarda
müdahaleye gerek duyulmaz. Ve nihayet durdurulmayan gebelik
kusmalarına dönüşür. Anne adayı yorgun, bitkin görünümde olup çok
hızlı kilo kaybetmeye başlar. Bu gibi hasta gebelerimizin hemen bir
hastaneye müracaatı lazımdır.
b- Aşerme: Bazı yiyeceklere karşı dayanılmaz bir
istek meydana gelir. Bazen aşerme kireç, toprak, kibrit, sigara
külü, petrol, diş macunu… gibi değişik maddelerin isteği halinde
ortaya çıkabilir. Koku hissinde de sapmalar görülmektedir. Bu
şikayetlerde tedavi prensibi zararlı istekleri önlemeye
zararsızları ise elden geldiğince karşılanmaya yönelik olmalıdır.
Ben bir hastanın 15 gün içerisinde bir gaz tenekesi kadar ( yani
hemen hemen 25kg. kadar ) kil denen toprağı yediğini bilirim.
c- Mide yanması: Yemek arasında ve yemeklerden
sonra mide yanmaları ve geğirmeler rahatsız edici olabilir. Bu tür
şikayetleri olan anne adaylarımıza da acı, ekşi, baharatlı,
salçalı, sirkeli, kızartmalı… gibi gıdaları yasaklayarak veya bazı
ilaçlarla yardımcı olmaya çalışmak gerekir.
d- Kabızlık ve şişkinlik: Bu tür şikayetleri olan
gebelerimiz posa bırakan sebze, meyve ve yeşil salata gibi
yiyecekleri bol bol yemeli, konserve türü yiyeceklerden uzak
durulmalıdır.
e- Baş dönmesi, çarpıntı ve bayılma: Tansiyonu
düşük gebelerde, göz kararması, baş dönmesi, hatta ani bayılmalar
olabilir. Bunlara yatak istirahatı ve gerekirse ilaç
verilebilir.
f- Sık sık idrara gitme: Ana rahmi öne dönük olan
gebelerde, gebe rahmin idrar kesesine baskısı sonucu oluşur. Bu
hastalar sık sık idrara gitmekten yakınırlar. Bu şikayetler
gebeliğin ilk ve son üçüncü aylarında çok olur. Rahatsız edici olan
bu durum sonradan kendiliğinden kaybolur.
g- Uykusuzluk: Kimi gebeler sürekli uyumaktan,
kimi gebelerde uykusuzluktan şikayetçidir. Bu tür şikayetlere bazı
ilaçlarla yardımcı olunabilir.
h- Saç dökülmesi: Bazen gebelikte veya doğumdan
sonra saç dökülmesi olabilir. Bu durumda saçların çıkması
beklenmelidir.
ı- Doğum yolunda akıntı: Gebelikte doğum yolunda
normalden fazla ifrazat vardır. Rahatsız edecek derecede kaşıntı,
yanma olabilir. Muayene sonunda ilaçlarla bu tür şikayetler
kaybolur. Gebelikte normal şikayetlerden başka gerek anne, gerekse
de çocuk için hayati önem arz eden hastalıklar da vardır.
Düşük tehdidi: Gebeliğin genellikle ilk aylarında
olur. Aniden kahverengi veya kırmızı renkte vaginal kanama, bel ve
kasıklarında şiddetli ağrılar olabilir. Bu gibi gebelerin acilen
bir doğum hekimine gitmeleri gerekir. Aksi halde şikayetler daha da
şiddetlenir ve düşük önlenemez. Bu tür gebelerin hemen hastaneye
yatırılması ve tıbbi tedaviye alınması gerekir. Ne yazık ki,
gebelerimizin çoğunluğu evinde önlenemez düşük, tam olmayan düşük
ve tam düşük dediğimiz şekilde çocuğu kaybetmekte ve anne hayatını
da çok tehlikeli duruma sokan aşırı kanamalardan sonra müracaat
etmektedirler.
Bir diğer önemli konuda şu: Bir biri ardına üç ve
daha fazla düşük yapan ve bir türlü canlı çocuğu olmayan anne
adaylarının sayısı oldukça fazladır. Bu tür düşüğün sebepleri
arasında rahmin şekil bozuklukları, rahim ağzı genişliği, rahim
urları, hormonal yetersizlik, çeşitli hastalıklar suçlanmıştır.
Bunların bir kısmının tedavisi vardır. Aile, çocuk sahibi
yapılabilir.
Örneğin: Rahim ağzı geniş olan gebelerin ilk
aylarda ana rahminin ağzını özel bir ameliyat tekniği ile
bağlayabilir. Doğum sırasında da bağladığınız yer yeniden açılır.
Ve anne adaylarının özlemini çektiği çocuğuna kavuşur.
Mol gebeliği: Daha ilk üç ay içerisinde mol
gebeliği de oluşabilir. Bu hastalık gebeliğin ilk aylarında
gürültülü şikayetlere neden olur. Adet gecikmelerinden bir müddet
sonra, gebelik şikayetlerinin şiddeti yanında, doğum yolundan
kanama, kirli esmer renkte bir akıntı ve kramp şeklinde ağrıların
varlığından şikayet edilir. Bu hastalık anne karnındaki çocuğun
eşinin bir hastalığı olup, kansere dönüşme olasılığı vardır. Erken
teşhis ve tedavi ile bu hastalık önlenir.
Çocuğun anne karnında ölmesi: Yine bazı gebeliklerde çocuk
anne karnında ölebilir. Bu tür gebelerin, gebelik
şikayetleri geriler,bulantı kesilir. Doğum yolunda koyu siyah
renkte akıntı, kanama başlayabilir, karında büyüme durur ve hatta
karın küçülebilir. Bu gibi hastaların en kısa zamanda tam
teşekküllü bir hastaneye müracaatı en doğru yol olur. Çünkü ölü
çocuğun tahliyesi lazımdır. Bu ise oldukça rizikolu bir
müdahaledir. Dış gebelik: Erkek hücresi ile aşılanan yumurta rahmin
içinden başka yerlere yerleşebilir. Bu tür gebeliğin çoğu ilk
aylarda bozulmaya mahkumdur. Çünkü Uterus dışı çocuğun gelişmesi
için elverişli ortam değildir. Hastalarda belirtiler değişik olur.
Adet gecikmesini takiben, doğum yolundan kanama, karnında ağrı,
bulantı, kansızlık, halsizlik, baygınlık… vs. Bu gibi durumlarda
hemen bir hekime müracaat lazımdır. Hamilelikte anne organizması
ağır bir yük altındadır. Gebeliğin özel belirtileri ile beraber, bu
süre içerisinde çok daha ciddi ve tehlikeli hastalıklar da
olabilir. Tavsiyem, kaçıncı gebelik olursa olsun bir hekim
kontrolünde bulunmaları olacaktır. Fakat bunu çeşitli nedenlerle
yapamayan anne adaylarına tavsiyem, en ufak ciddi bir şikayette
hemen bir doğum doktoruna baş vurması en uygunu olacaktır.