GDO nedir ne değildir? Zararları ne?
Abone olDomuz giribi aşısından sonra GDO tartışması aldı başını gidiyor. Bakan başka diyor; uzmanlar başka. Peki nedir bu GDO? İnsana zararları ne? Hangi ürünlerde var?
İhbar mektubuydu, eve dönüştü, domuz gribiydi derken bir GDO
karmaşası eksikti hayatımızda; o da oldu; GDO'lu ürünlerle ilgili
tartışma vatandaşın gündemine oturdu..
Bakanlığın Meclis'e yasa tasarısı olarak sunmadan çıkardığı yönetmelik birçok kesimden uzmanı ayağa kaldırırken; bakan eleştirilere karşı yönetmeliği savundu.. 'Biz bu ürünlerin ithalatını kontrol altına almak, engellemek için yönetmelik çıkardık' dedi...
Kısacası yine olan vatandaşa oldu. GDO'da her telden çalınan bu sözler kafaları karıştırdı... Vatandaş yine zor bir kararla karşı karşıya; bakana mı inanacak; uzmanlara mı?
Peki nedir bu GDO? Yıllarını bu konuları araştırmaya adamış uzmanları ayağa kaldıran ne? İnsana ne zarar veriyor?
GDO nedir
Genleri bir canlıdan alıp başka bir canlıya nakletme işine
‘Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)’ deniyor. Amaç
sıcağa, soğuğa, böceklere ya da virüslere karşı dirençli yeni
‘tür’ler yaratmak. Kısacası açlığa çözüm. Çünkü GDO teknolojisiyle,
çok daha fazla ürün elde edilmesi ve besin değerlerinin artırılması
hedefleniyor.
Ancak genetiği değiştirilmiş gıdaların sağlığa zararları tüm dünyada tartışma konuları arasında en önemli yer tutuyor. Farklı gen türlerinin karıştırılması yoluyla elde edilen yeni organizmalar, GDO karşıtlarınca, ‘Frankeştayn gıda’ olarak tanımlanıyor.
GDO’lar üzerinde çok sayıda yöntem ve kimyasal madde
kullanıldığı için daha çok az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler
üzerinde denendiği iddia ediliyor. Kısaca GDO'ların deneme
laboratuvarları fakir ülkeler...
Bağımsız araştırmalara göre GDO'lu ürünlerin zararları ise şöyle:
ANTİBİYOTİĞE DİRENCİ VE ALERJİYİ ARTIRIYOR
- GDO'lu tohumlar, antibiyotiklere karşı direnç, ağır alerji, uzun süreli hayvan deneylerinde organ hasarı, organlarda küçülme, kan biyokimyasında bozulma, kısırlık, ölü doğum oranında ciddi artış, gelecek nesillerde boy ve tartı eksikliği gibi olumsuzluklara yol açtığı ortaya çıkarıyor.
- Bitki hücresine yerleştirilen her gen bir protein üretiyor. Bu
proteinler bugüne kadar insanın besin zincirinde yer almayan, her
biri alerji yapabilecek potansiyele sahip kimyasal maddeler.
Nitekim soya fasulyesine karşı alerjisi olmadığı halde 'raundupR'
isimli herbiside dirençli soya fasulyesine alerjik olan insanlar
vardır. Bu tür alerjilerle ilerde çok daha fazla
karşılaşılacaktır.
- Bu yabancı genlerin sindirim sisteminde tümüyle metabolize
edildiği iddia edilirdi. Gerek hayvan deneylerinde gerekse de insan
çalışmalarında bu yabancı genlerin bazı fragmanlarının veya tümünün
bozulmadan kalın bağırsağa kadar ulaşabildiği hatta kalın
bağırsaktaki bakterilerin içine girip bakterilerin genetik yapısını
değiştirdiği ve genin üretmekle yükümlü olduğu proteinin (toksin ya
da herbisit direnci) üretildiği saptanmıştır.
FARELER ARTIK ÜREYEMİYOR ORGANLARI
KÜÇÜLÜYOR
- Her ne kadar GDO'ların insanlar üzerindeki etkileri henüz bilinmese de hayvanlar üzerindeki etkileri belirlendi. İskoçya Rowett Enstitüsü'nden Dr Arpad Pusztai'nin GDO patates ile beslediği farelerin tümünün iç organlarında küçülme, sindirim sistemlerinde bozukluk, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapılarında bozulma ve mide çeperlerinde kalınlaşma görülmüştür.
- Avusturya Tarım ve Sağlık Bakanlığı'nın finansmanı ile Viyana Üniversitesinin geçen yıl yaptığı bir çalışmada ise GDO gıdalarla beslenen farelerin üç, dört nesil sonra büyük ölçüde üreme yeteneklerini kaybettikleri belirlenmiştir.
TÜRKİYE'DE ZATEN VAR, RAFLARDAKİ EN AZ 900 ÜRÜNDE MEVCUT
Avrupa Birliği ülkelerinin bir çoğunda yasaklanmış olan bu
ürünleri, Türkiye'de insanlar farkında olmadan tüketiyor. Uzmanlar,
şu anda raflarda yer alan en az 900 üründe, GDO’ların
kullanıldığını söylerken, ODTÜ'de yapılan bir çalışma farklı
illerden alınan 28 domatesten 22'sinin genetiğinin değiştirilmiş
olduğunu gösteriyor.
Türkiye'ye 2003 yılında toplam 1.818.131 ton mısır
ABD ve Arjantin’den girdi. Yine 2003 yılında toplam 813.635 ton
soya ABD ve Arjantin’den girdi. Arjantin ve ABD'de yetiştirilen
mısır ve soyanın %70'den fazlasının transgenik olduğu bilinen bir
gerçek. Oysa, Türkiye'ye transgenik ürünlerin ve tohumlarının
girmesi yasak. Ancak rakamsal gerçekler, Türkiye'ye GDO’lu
ürünlerin üstelik devlet eliyle sokulduğunu ortaya çıkarıyor.
Türkiye, ithal edilen herhangi bir ürünün genleriyle oynanıp
oynanmadığını gümrükte analiz edecek laboratuvarlara sahip
değil.
ÖZELLİKLE SOYA, SUCUK, PİZZA GİBİ KIRMIZI ETLİ
ÜRÜNLERDE
Soya ve mısırın kullanıldığı yerleri düşündüğümüzde
herkesin GDO'lu ürünleri tükettiği aşikâr. Soya; soya yağı,
sucuk, salam, sosis, köfte, pizza, hamburger gibi kırmızı etli
ürünler ve et suyu tabletlerinde, soya etli kıyma, soya unu,
fındık, fıstık ezmesi, süt tozu, kozmetik sanayiinde, hayvan
yemlerinde, mısır ise; mısırdan elde edilen nişasta bazlı
tatlandırıcılarda, mısır yağında, bebek mamalarında, hazır çorbalarda ve yine
hayvan yeminde kullanılıyor.
Tüketici Hakları Derneği'nin isteği ile Ankara Tarım İl Müdürlüğü
ve İsviçre'deki laboratuvarlarda yapılan
analizlerde farklı firmalara ait, mısır unu,
soya etli kıyma, yemlik mısır, soya ve mısır karışımı tavuk yeminin
GDO’lu olduğu belirlendi.