Gazze'deki Norveçli doktorun mektubu salladı : Obama bir kalbin var mı?
Abone olGazze'de çalışan Norveçli Profesör Mads Gilbert yazdığı mektupla yürekleri sarstı, Obama'ya hitap eden Norveçli doktor 'senin kalbin var mı?" diye sordu.
Gazze 'deki katliamın en yakın tanığı
Norveçli doktor Mads Gilbert... Klinik Bölüm Başkanı olan Profesör
Doktor Mads Gilbert, Şecaiye katliamından sonra kaleme aldığı
yazıyla yürekleri sarstı.
Gazze'de tanık olduğu olayları insanın
yüreğini yakan bir dille anlatan doktor Gilbert, insanım diyenlere
ders verdi.
Mektubunda ABD başkanı Barack Obama'ya da seslenen Mads Gilbert,
"Bay Obama - Senin bir kalbin var mı? Seni bizimle
beraber Şifa'da bir gece geçirmeye davet ediyorum. Sadece bir gece!
Belki bir temizlikçi kılığına bürünebilirsin. %100 inanıyorum ki,
Şifa'da geçireceğin bir gece tarihin akışını
değiştirirdi" dedi.
İşte Norveçli Profesör Mads Gilbert'in okuyanı ağlatan
mektubu;
Sevgili dostlarım,
Dün gece korkunçtu. Gazze'deki "kara harekâtı" arabalar dolusu sakat, liğme liğme edilmiş, kan kaybeden, titreyen, ölen - her tipten, her yaştan Filistinli masum insan olarak sonuçlandı. Hepsi sivildi, hepsi masumdu.
Ambulanslardaki ve Gazze'nin tüm hastanelerindeki
kahramanlar yorgunluktan yüzleri griye dönmüş ve insanlık dışı iş
yükü altında (son 4 aydır Şifa Hastanesi'nde maaşlar ödenmiyor)
12-24 saatlik nöbetlerle çalışıyorlar. Hastalara bakıyorlar, triyaj
uyguluyorlar, farklı ebatlardaki bedenlerin, bacakların yaşadığı
akıl almaz kaosu anlamaya çalışıyorlar. Yürüyebilen, yürüyemeyen,
nefes alabilen, nefes alamayan, kanayan, kanamayan insanlara
müdahale etmeye çalışıyorlar. İNSANLARA!
KÖPEKLER GİBİ
SALDIRIYORLAR
Hala, bir kez daha "Dünya'nın en ahlaklı ordusu"
tarafından hayvan muamelesi görüyorlar (Köpekler gibi
saldırarak!).
Acının, ızdırabın, şokun ortasında sergiledikleri azim
sebebiyle yaralılar için duyduğum saygı sonsuz. Sağlık ekipleri ve
gönüllüler için beslediğim takdir duygusu sonsuz.
Karşılaştığım sahneler karşısında sadece çığlık atmak
istesem de Filistinli "sumud'a" duyduğum yakınlık bana güç
veriyor. Bir kişiyi sıkıca tutmak, onunla ağlamak, kan
içindeki sıcak bir çocuğun ten ve saç kokusunu içime çekmek
istiyorum. Keşke kendimizi koruyabileceğimiz sonsuz bir kucak olsa
? ama bunu sağlayamıyoruz, onlar da sağlayamazlar.
Küle dönmüş gri yüzler - Of HAYIR! Paramparça
edilmiş, kan içinde onlarca yaralı kafilesi bir kez daha
gelmesin!
Acil hala kan gölü içerisinde. Temizlenmeyi bekleyen,
üzerinden kan damlayan, kanla sırılsıklam olmuş bandajlarımız var.
Of! Temizlikçiler, her yerdeler. Kanı ve kesip atılmış dokuları,
saçları, elbiseleri, kanülleri, ölülerden arta kalanları çabucak
kürek kürek taşıyorlar. Yeniden hazırlanmak ve aynı şeyi
sil baştan yaşamak için.
Son 24 saat içerisinde Şifa Hastanesi'ne yüzden fazla yaralı
getirildi. Bu miktardaki iş yükünü tam teşekküllü bir hastane ancak
karşılayabilir, burada ise neredeyse hiçbir şey yok.
Elektrik yok, su
AĞLAYARAK
YAZIYORUM
Bu kelimeleri sizlere yatağımdan, yalnız başıma yazdığım sırada gözlerimden yaşlar boşalıyor. Sıcak ama işe yaramaz acı, keder, kızgınlık ve korku taşıyan gözyaşları akıtıyorum. Bu gördüklerim yaşanıyor olamaz!
Ve, tam da şimdi, İsrailli savaş makinelerinin çaldığı orkestra dehşet verici senfoni ile tekrar başlıyor. Tam da şimdi; kıyılardaki donanmadan yükselen topçu bölüğünün yaylım ateşi, kükreyen F16 uçakları, mide bulandırıcı insansız hava araçları (Arapçası 'Zennanis', vızıldayanlar) ve de ortalığı dağıtan Apaçi helikopterleri. Hepsi ABD tarafından imal edilmiş ve faturası ödenmiş araçlar.
Seni bizimle beraber Şifa'da bir gece geçirmeye davet ediyorum. Sadece bir gece! Belki bir temizlikçi kılığına bürünebilirsin.
%100 inanıyorum ki, Şifa'da geçireceğin bir gece tarihin akışını değiştirirdi.
Kalbi VE gücü olan hiç kimse Şifa'da bir gece geçirdikten sonra Filistin Halkı'nın yaşadığı kıyıma son vermeye gönül vermeden yürüyüp uzaklaşamaz buradan.
Fakat kalpsiz ve merhametsiz olanlar Gazze'deki bir başka
"dahyia" kıyımının hesaplamalarını ve planlarını yaptılar bile.
Ölüm enstrümanlarının seslerini nasıl ayarladıklarını
duyabiliyorum.
Lütfen. Elinizden ne geliyorsa yapın. Bu, BU devam
edemez.