Gazze'de 12 yaşındaki 'küçük anne'

Gazze'de annesi, İsrail askerleri tarafından "Hayfa Limanı'nın fotoğrafını çektiği" gerekçesiyle gözaltına alınan Filistinli Emira Ebu Kemmil (12), birkaç hafta önce başlayan yaz tatilinde akranları gibi oyun oynamaya pek vakit bulamıyor.

Filistinli küçük kız, birisi henüz 20 aylık altı kardeşine annesinin yokluğunda kol kanat germeye çalışıyor. 

Gazze'nin kuzeyinde İsrail'in idaresi altındaki Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı'nda "Hayfa Limanı'nı fotoğraflamakla" suçlanan altı çocuk annesi Filistinli Nesrin Ebu Kemmil, İsrail askerleri tarafından ekim ayında gözaltına alındı. Filistinli kadının en büyük çocuğu Emira, annesinin yokluğunda birisi henüz 20 aylık olan 6 kardeşine "annelik" yapmak zorunda kaldı. 

Babası da çalıştığı için kardeşlerinin yükünü büyük ölçüde tek başına üstlenen Emira, "Annemin gözaltına alınmasından bu yana en büyüğü benden bir yaş küçük kardeşlerime bakıyorum. Kardeşlerim bana yardım edemiyor, her şeyi benim yapmam gerekiyor. Çok yoruldum." dedi.

Emira, annesinin yokluğunda kardeşlerine göz kulak olmaya çalıştığını ifade ederek, "Her sabah erkenden kalkıyorum. Kız kardeşlerimin saçlarını tarıyorum, elbiselerini giydiriyorum. Sonra da yemek yapıyor, kıyafetleri yıkıyor, asıyorum. Annem burada olsaydı bu kadar yorulmazdım." diye konuştu. 

RAMAZAN SOFRALARI KURULMUYOR

Ramazan ayında annesinin yokluğunun daha fazla hissedildiğini, ayrıca oruçlu olduğu için ev işlerinin kendisini yorduğunu söyleyen Emira, bazı geceler uyanamadığı ve sahur yemeğini hazırlayamadığını belirtti. 

Emira, ramazan ayına özel sofraların artık evlerinde hazırlanmadığına işaret ederek, şunları söyledi:

"Annem iftar yemeğini hazırlarken gün içinde almamız gereken besinlerin sofrada bulunmasına özen gösterirdi. Bana, gün içinde kaybettiğimiz besinleri almamız gerektiğini öğütlerdi. Şimdi babamla hazırladığımız iftar sofrasında çorba ve salata gibi basit yemeklerle yetiniyoruz. Annemizi çok özlüyoruz, onunla çok eğlenirdik. Ramazan ayında evi süslerdi, süsleri birlikte duvara asardık. Evde ne Ramazan fenerleri ne de süslemeleri var."

Henüz 20 aylık kardeşinin elinde büyüdüğü ve bebek bakımının zor olduğuna dikkati çeken Emira, "Bir keresinde kardeşim aşı olmuştu. Aşının etkisiyle hastalandı, canı çok acıdı. Eğer annem yanımızda olsaydı bu kadar acı çekmezdi. Diğer kardeşlerim de bazen farklı yemekler istiyor. Ancak isteklerini değil de sadece basit yemekleri yapabiliyorum." dedi. 

HAYFA LİMANI'NI GÖRÜNTÜLEDİĞİ GEREKÇESİYLE GÖZALTI

Emira'nın babası Hazım Ebu Kemmil (41) ise eşinin Hayfa kentinden olduğu ve İsrail kimliği taşıdığını belirterek, evlenme hikayelerini, "Nesrin ile 2000 yılında evlendik. Eşim beraber yaşamamız için Hayfa'dan Gazze'ye geldi." sözleriyle anlattı.

 Ebu Kemmil eşinin Hayfa'daki ailesini görebilmek için her altı ayda bir izin belgelerini yenilediğini kaydederek, gözaltına alındığı günü şöyle aktardı:

"Nesrin ailesini en son 2014'te ziyaret etmişti. Geçen ekim ayının 18'inde izin belgelerini yenilemek için Erez Sınır Kapısı'na gitti. Ancak İsrail askerleri, kendisine asılsız suçlar isnat ederek Hayfa Limanı'nı görüntülediği gerekçesiyle gözaltına aldı." 

Ailesinin geçimi için seyyar arabasıyla cep telefonu şarj aleti satan ve aylık en fazla 100 dolar kazanan Ebu Kemmil, eşinin yokluğunda ev işlerinin idaresinde zorlandığını belirterek, "Evde eşi olmadan bir adam çocuklarıyla nasıl bir hayat sürdürebilir. Ev işlerinde yetersiz kalıyorum, bütçemiz kısıtlı olduğu için de her gün dışarıdan yemek getiremiyorum." dedi. 

Yaklaşık 9 aydır gözaltında tutulan Filistinli Nesrin hakkında henüz bir yargı kararı vermeyen İsrail makamları, Filistinli annenin yakınları tarafından ziyaretine de izin vermiyor. Nesrin'in İsrail makamları tarafından kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediği belirtiliyor.

Gazzelilerin dış dünyayla bağlantı noktalarından Refah Sınır Kapısı'nın Mısır yönetimi tarafından kapatılması durumunda, Filistinliler İsrail'in idaresindeki Beyt Hanun Sınır Kapısı'nı kullanmak zorunda kalıyor. Ancak Filistinlilerin, gözaltına alınma, İsrail makamlarıyla iş birliğine zorlanma veya şantajla karşılaşma endişesiyle geçişlerde Beyt Hanun'u kullanmaktan kaçındığı ifade ediliyor.