Başbakan grup toplantısındaki konuşmasına Gazze’den girince
anlamıştım aslında Sivas Davası’nın sonucunun onun için pek de
önemli olmadığını…
Çünkü Başbakanın gündemi belli…
Suriye, Gazze…
Somali…
Afganistan…
(Şimdi bana gün görmemiş küfürleri sıralayan kalabalık “Sen
oralar için üzülmüyor musun kâfir” diye de küfreder… Baştan
söyleyeyim üzülüyorum, hem de yürekten üzülüyorum, ben ülkemdeki
acılara, katliamlara da üzülüyorum ama! )
Bu kadar ülke, şehir arasında Sivas’a sıra gelmediyse Başbakan
ne yapsın…
Bu kadar soruna tek başına nasıl yetişsin…
O da haklı…
İşsizlik almış başını gitmiş, cari açık ceplerde kapanamaz delik
açmış, atanamayan öğretmenler her gün eylemde, dünyanın en pahalı
benzini onun ülkesinde satılıyor, gündemdeki elektrik, doğalgaz
zammı da cabası, TÜSİAD desen durmadan konuşuyor(!), kendini bilmez
(!) gazeteciler halka olan sorumluluklarını yerine getiriyor, KPSS
mağdurları ekranlarda ağlayıp duruyor…
Her gün bir skandal!
Ona da hak vermek lazım…
Büyük ihtimalle Sivas davası zamanaşımından düşünce o da bir an
şaşırdı ne diyeceğini…
İnsan ne zaman “Hayırlı olsun” der?
Güzel bir gelişme olduğunda der değil mi?
Ne bileyim Türkiye AB’ye girmiştir mesela…
“Hayırlı olsun” dersin…
Ya da ne bileyim birbirini çok seven iki insan evlilik kararı
almıştır…
“Hayırlı olsun” dersin…
Mutlu bir evliliğin meyvesi girmiştir yuvanın içine neşe
niyetine…
“Hayırlı olsun” dersin…
Yeni bir işe başlıyordur tanıdığın…
“Hayırlı olsun” dersin…
Yeni bir ev alır komşun…
“Hayırlı olsun” dersin…
Ya da çok istediğin bir şey vardır…
“Hayırlısı olsun” dersin…
Ama insanları diri diri yakanların yargılandığı dava
zamanaşımından düşünce “Hayırlı olsun” dersen…
Ayıp edersin, yazık edersin, günah edersin!
Bence kötü niyetle söylememiştir başbakan!
“Oh olsun” der gibi…
Yok canım kesinlikle dil sürçmesidir…
Dil sürçmesi…
twitter.com/nsrnylmz