Gazetecinin anıları kitap oldu
Abone olDeneyimli polis-adliye muhabiri Nurettin Kurt'un mesleğindeki birbirinden ilginç anılarını kaleme aldığı ''Gerilim Üçgeninde Kurt Gazeteci'' adlı kitabı okurla buluştu.
Ümit Yayıncılık'tan çıkan kitap, 20 yıllık meslek yaşamı boyunca
defalarca dayak yiyen, beş fotoğraf makinesi ve onlarca flaşı
kırılan, hapse düşen, haberi nedeniyle İran hükümeti tarafından
Türkiye'ye nota verilen, hatta haberi iletişim fakültesinde ders
konusu olan Kurt'un ilginç hatıralarını içeriyor. ''GAZETECİYİM''
DEYİNCE KAPILAR AÇILMIYOR Mesleğe 1985 yılında başlayan
polis-adliye muhabiri Kurt, kitabının önsözünde, ''Türkiye'de
gazeteciyim deyince kapılar hemen açılmıyor'' diyor. Kurt, bu
nedenle olsa gerek fotoğraf çekebilmek ve haber yapabilmek için
fotoğraf makinesini üç parçaya ayırarak mahkeme salonuna sokmaya,
THY uçağını kaçıran korsana 30 metre yaklaşmaktan, cinsiyet
değiştirme ameliyatı olan Bülent Ersoy'a pansuman yapıldığı sırada
odasına girmeye kadar pek çok ''meslek sırrı'' sayılacak yöntemini
de kitabında aktarıyor. KORSANI NASIL GÖRÜNTÜLEDİM? Kurt'un
kitabındaki bir anısı ise günlerce medyaya konu olan ilginç bir
deneyimini gözler önüne seriyor. 29 Ekim 1998... Türkiye
Cumhuriyeti'nin 75. kuruluş yıldönümü kutlamaları son derece
hareketli bir şekilde devam ederken, Türk Hava Yolları'na ait bir
yolcu uçağının kaçırıldığı haberi, tüm Türkiye'yi şaşkına
çeviriyor. Bütün haber merkezleri bu gelişmeyle sarsılırken, uçak
Esenboğa Havalimanı'na indiriliyor ve zorlu bekleyiş başlıyor. Olay
yerine bir arkadaşının otomobiliyle giden ve havalimanını
çevreleyen tel örgülerin arasından uçağı zar zor seçebilen Kurt,
uçaktaki yolcuların ve korsanın fotoğrafını çekebilmek amacıyla her
türlü riski göze alarak gizlice tel örgüleri aşıp uçağa yaklaşıyor.
Sonunda ''olay fotoğrafı'' çeken Kurt, o anı şöyle aktarıyor:
''...Korsan herkesi farketti, kokpitten el-kol işareti yapıyor.
Baktım işin cılkı çıktı. Özel haberim de gitti gidecek. 'Bari iyice
fark edilelim de hepimizi yakalasınlar. En azından korsanı kimse
çekemesin' diye düşünüp objektifimi korsana odakladıktan sonra flaş
kullanarak deklanşöre basıyorum. Benim flaş çakar çakmaz yakıt
tankerinin içinde bulunan iki kişi fırlayıp çevrede bulunan
gazetecilere hakaretler yağdırmaya ve yakalamaya çalışıyorlar.''
Fotoğrafı çektikten sonra nezarete konulan, ancak burada da filmi
yemek getiren bir gazeteci arkadaşına teslim eden Kurt, bu anısını
da, ''Ortam yarattık uçağı çektik. Yine ortam oldu korsanı çektik.
Gazeteciliğin ruhu bu...'' diye özetliyor. Kitapta ayrıca Kurt'un
neden olan haberi, ''DGM'lik oluşu'', terör örgütü elebaşı Abdullah
Öcalan'ı sorgulayan savcılarla olan anısı, fotoğraf makinesini üç
parçaya bölerek mahkeme salonuna girişi, Özal'ın miras belgesini
ele geçirişi, Hülya Avşar'la doğum sonrası nasıl ilk röportajı
yaptığı gibi anıları da yer alıyor.