Gazeteciler, çetelerden kıymetsiz
Abone olDerya Sazak, son zamanlarda gazetecilerin başlarından geçen tutuklama olaylarına tepkili. Sazak'a göre çeteler himaye altına alınırken, gazeteciye sıfır tolerans tanınıyor.
Derya Sazak son dönemlerde gazetecilerin başına gelen tutuklama olaylarını kınıyor. Sazak'a göre;Gazeteciye sıfır tolerans tanınırken, çeteler himaye altına alınıyor. Sazak, tüm bunları yazısında anlattı...
Yargının 'telefon dinlemesine' takılan ünlü isimler sayesinde mafyanın nerelere uzandığı ortaya çıkıyor. 'İkinci Susurluk skandalı'nda olayların seyri, çetenin korunduğunu gösteriyor
Alaattin Çakıcı'nın Viyana'dan getirilerek Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne konulduğu, Sedat Peker'in tekrar tutuklandığı bir haftayı geride bıraktık.
Yargıtay'da ise iki gelişme yaşandı.
Birinci Başkan Eraslan Özkaya hakkındaki disiplin soruşturması 'savunma' istenmesine bile gerek görülmeden Yargıtay Başkanı lehine sonuçlandı. Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya ise 'Çakıcı soruşturmasından kurtulmak' için Sedat Peker'le temas kurduğu telefon kayıtlarından ortaya çıkınca, görevini bırakmak zorunda kaldı. Kazan Cumhuriyet Savcılığı'na atandı.
Haftanın bir başka olayı da, Uğur Dündar'ın arazi yağmasını ekrana getireceği Arena programına tedbir konulmasıydı.
Dündar, Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin aldığı kararı bir hukuk skandalı ve 'sansür' olarak nitelendirdi.
Beylikdüzü, Gürpınar, Esenyurt ve Büyükçekmece'nin bir bölümündeki arazi yağmasının gerisinde, yerel yönetimlerden yargı mensuplarına kadar uzanan kooperatif rantçılığı da bulunuyordu. Mahkemenin, kaseti bile seyretmeden CNN Türk'te yayımlanacak Arena'yı engellemesi dikkat çekicidir.
Ağustostan bu yana 'ikinci Susurluk skandalı' olarak gündemde yer alan olayların seyri şunu gösteriyor:
'Gazeteciye sıfır tolerans gösterilirken, çete himaye görmeye devam ediyor!'
Medya ise bir kısım mafyayı 'şöhret' yapmakla eleştiriliyor.
Kuşkusuz medyaya da mafya bağlantılı haberlerin takibinde büyük sorumluluk düşüyor. Bu haberlerin tek kaynağı olarak polis soruşturması ya da telefon kayıtları alınıyor. Beril Özcan adlı okurumuz, 14 Ekim tarihli Milliyet'te çıkan 'Hâkime 5 yıldız' başlıklı haberdeki iddiaların kime dayandırıldığını soruyordu. Polisin hazırladığı bir ifade mi, fezleke mi, yoksa savcılık iddianamesi mi?
Son dönemde en güncel haber formatı 'telefon dinlemesine takılan'lara ilişkin 'ifşaatlar' oldu. Ancak bu tür bilgilerin, muhabirden editöre, yazı işlerinden sayfaya her aşamada ciddi süzgeçten geçirilmesi gerekiyor. Ki, sonradan haksızlık doğmasın, medyanın inanılırlığı sarsılmasın. Nitekim Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'yla ilgili soruşturmada 'meslek dayanışması' medyadan değil, yargıdan yana işledi.
Özkaya'ya 'hediye villa' manşeti ortada kaldı.
Daha önce de bazı Yargıtay üyelerini konu alan 'Neşter 2 Operasyonu' soruşturması sırasında 'özel yaşam çiğnenerek, iletişimin gizliliği ihlal edilerek elde edilen bulguların' kanıt sayılamayacağı ve mahkemelerde delil olarak kullanılamayacağı Yargıtay Birinci Başkanlığı'nca karara bağlanmıştı.
Buna rağmen, yargı kararıyla dinleme kararı alınıyor ve 'telefon dinlemesine takılan' ünlü isimler sayesinde mafyanın devlet içinde nerelere kadar uzandığı ortaya çıkıyor.
Çakıcı ve Sedat Peker'le ilgili haberlerde Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya ismi ortaya çıkmasa, derindeki ilişkiler anlaşılmayacaktı.
Yargıtay skandalında MİT boyutu ise tümüyle unutulmuş durumda!
YAZI:DERYA SAZAK