Gazeteci adaylarına tüyolar
Abone olHürriyet Gazetesi yazarı Ayşe Arman'dan gazeteci adaylara tüyolar. Arman, tecrübeli gazeteci Uğur Cebeci ile yaptığı röportajda 'iyi gazeteci olmanın' sırlarını açıklıyor.
Hürriyet yazarı Ayşe Arman, tecrübeli gazeteci Uğur Cebeci ile
yaptığı röportajın ikinci ve son bölümünde gazeteciliğin bam teline
parmak basıyor. İşte "İyi gazeteci nasıl olmalı"
başlıklı yazısında Arman'ın yönelttiği sorular ve genç gazeteci
adaylarına kılavuz teşkil edecek cevaplar.
N’apim ben de böyle biriyim, her şeyi çok mu ciddiye alıyorum
nedir, saatlerce emek verdiğim bir işin, arta kalan kısımlarını
atmaya kıyamıyorum, sağlık olsun diyemiyorum, mutlaka bir yerlere
sokuşturuyorum.
Anladınız; düne sığmayan Uğur Cebeci röportajının son bölümüyle
sizi baş başa bırakıyorum...
Bu meslekte sizi sevenler kadar sevmeyenler de var. N’aptınız da,
insanların şimşeklerini üzerinize çektiniz?
- Polis muhabiriyken katiller sevmedi beni, kaçakçılar, teröristler
sevmedi. İstihbarat şefi olunca da -ki sevimli bir iş değildir-
sürekli gerilim ve stres içindesinizdir, haber için tartıştığım,
kavga ettiğim insanlar sevmedi. Ben ağzı düzgün, terbiyeli bir adam
da değilim! Tabii ki meslek hayatım boyunca kendi doğrularımı
söyledim, onların peşinden gittim, bir takım insanların işine son
verdim. E şimdi olunca, sizi sevenler kadar sevmeyenlerin olması da
doğal. Ama iftiharla söylüyorum ki, bir dolu da gazeteci
yetiştirdim...
Bunca yıllık gazetecisiniz. Bize ‘iyi gazeteci nasıl olmalı’ tarifi
verin de, genç arkadaşlarımız faydalansın...
- İyi insan olacaksın. Budur aslı. Ve geçmiş zaman gazetecileri
gibi kendini hayata ille de negatif yönden bakmak zorunda
hissetmeyeceksin. Ne üzücü ki, onlar güzel olanı, gelişmekte olanı
görmekte zorluk çekiyorlar. Oysa, ‘Haber kötüdür!’ diye bir kural
yok. Başka insanları mutlu etmek için de haber verebilirsiniz,
onlara yol gösterirsiniz, hayatlarını kolaylaştırırsınız. İyi bir
gazeteci olmak için artık hepimizi yapması gereken detaya yolculuk.
Bu bilgi çağında, her şey zaten insanların önüne geliyor, gazeteden
öğrenmelerine gerek yok ki. E işte o zaman, onları tavlamak için
başka numaralar çekmek gerekiyor: Asla bilgiçli taslamadan
uzmanlaşmak ve detayı yakalamak...
Hem nasıl bu kadar uçuk kaçık aklı havada, hem de bu kadar ayağı
yere sağlam basan bir adam olabiliyorsunuz. Bu dengeyi nasıl
sağlıyorsunuz?
- İnsan deliliklere, çılgınlıklara benim gibi meyilli bir tip
olabilir ama kendini disipline etmişse, bu özellikleri ona zarar
vermez. Evet, benim aklıma havada bunu da sadece havacılığa olan
merakımdan da söylemiyorum- ama aynı zamanda ben öyle bir iş
yapıyorum ki, kuralları var. Yaptığım işi beni disipline ediyor,
ayaklarımın yerde olmasını sağlıyor. Ama aklım... O uçabilir. Bu da
kimseyi ilgilendirmez!
AMAÇ MUHABİRİN HAYATINI KOLAYLAŞTIRMAK
Çalıştığım şirkete teknolojik olarak hep en yeniyi, en gelişmişi
aldırmaya uğraştım. Her zaman muhabirimin hayatını kolaylaştırmaya
çalıştım. Bugün DHA’da birlikte çalıştığım muhabir arkadaşlarım;
ellerindeki labtop, cep telefonu, boyunlarındaki fotoğraf makinası
ve kameralarıyla dünyanın her hangi bir yerindeki felaketin
içinden, başka hiçbir şeye ihtiyacı olmaksızın, merkeze
ulaşabilirler. Görüntülerini ve haberlerini geçebilirler. Tabii
uyduların önüne güneş gelip dağılmadığı ve büyük fırtınalar GSM
şebekelerini kasıp kavurmadığı müddetçe. Amacımız bu durumu daha da
ileri götürmek...
Hayat kurtaran saat
Kolunuzdaki saatin hikayesi nedir?
- Bir uçak kazası ya da başka bir felaketle karşı karşıya kalırsam
ve hala hayattaysam bu saatin antenlerinden bir tanesini
patlatıyorum...
Nasıl patlıyor? Bir dakika bakacağım...
- Şu yandaki pimlerden birini çekiyorsun, içinden 41 santim
uzunluğunda bir anten çıkıyor. Dünyanın neresinde olursam olayım, o
anten birden 121.5 frekansından yayın yapmaya başlıyor. Bulunduğum
koordinatlar, metrekare bazından belirleniyor. Gelip beni
kurtarıyorlar...
Niye gelip kurtarıyorlar sizi!
- E öyle... Dünyada böyle bir düzen var. Bütün radarlardan alarm
veriliyor. ‘Bu adamın kolundaki daha çok havacılık dünyasının
bildiği Breitling marka saat ötüyor, hayatta galiba, gidip onu
kurtarın’ diyorlar. Genellikle pilotlar ve astronotlar kullanıyor
bu saati. Bir de deli olduğum için ben!
Şimdi mesela o anteni çıkarırsak ne olur, gelirlerse yanlışlıkla
oldu deriz...
- Gelirler ve 3500 dolar ceza ödememizi isterler! Bir de o anteni
kendi elinle geri sokamıyorsun. Artık çıkmış oluyor...
Peki bu saat sayesinde sağ olarak kurtuldunuz diyelim. O zaman ne
oluyor?
- ‘Aferin sana, hayatta kaldın!’ diyorlar, bu saatin bir yeni
modelini hediye ediyorlar. Yine hayatta kalman için. Sen istediğin
kadar dalga geç, bu saatin kurtardığı pek çok sayıda hayat var!
Yazı: Ayşe Arman
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr