Gandi'yi maaş ve Haydar Baş'la vurdu
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu adeta kılıçtan geçirdi...
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
ANKARA- Deniz Baykal’ın istifasıyla boşalan genel
başkanlık koltuğuna Kemal Kılıçdaroğlu’nun oturmasıyla birlikte
CHP’de yaşanan heyecanı görmemek mümkün değil.
Gittiği her yerde “Başbakan Kemal” sloganları ile
karşılanan Kılıçdaroğlu işsizlik ve yoksulluğun ortadan kalkacağı
bir Türkiye için iktidara gelecekleri sözü veriyor, işçi, emekli,
esnaftan bunun için oy istiyor. Sosyologlar, siyaset uzmanları,
gazeteciler de günlerdir CHP’de yaşanan bu “değişim”e açık
oturumlar, tartışma programlarıyla kafa yoruyor.
CHP’deki değişim tartışmaları, toplumun farklı kesimleri kadar
rakip siyasi partileri de yakından ilgilendiriyor. En çok da
CHP’nin iktidardan indireceği sözü verdiği AK Parti’yi…
Biz de CHP’de yaşanan son gelişmeleri AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı Hüseyin Çelik’le konuştuk. “CHP
rüzgarı” diye söze başladık ve hemen Çelik’ten ilk itirazı aldık.
Medyanın estirdiği rüzgar dışında bir rüzgar görmediğini söyleyen
Çelik, öncelikle genel başkanlarına sahip çıkmadıkları için
CHP’lileri yerden yere vurdu. Çelik, “İftiraya uğramış
olduğunu söyledikleri genel başkanlarına vefa gösterip, sadık
durmadılar, halka nasıl sadık olacaklar” diye sordu.
Kılıçdaroğlu’nun havuzlu villa, Başbakan’ın maaşı gibi söylemlerini
artık devri geçen ucuz popülist politikalar olarak gören Çelik’in
bu konularda da CHP’lilere çok çarpıcı soruları var. Çelik’in,
“Baykal villada oturuyor da Başbakan oturunca mı sorun
oluyor? CHP’lilerin hepsi Mamak’ın
gecekondularında mı yaşıyor. Başbakan 10 bin lira alıyor da
Kılıçdaroğlu ne kadar alıyor? (Milletvekili maaşları 9 bin 500
civarında. Kılıçadroğlu da Başbakan Erdoğan kadar maaş alıyor) Mal
beyanı yaptın 4-5 evin var. İşçinin o kadar evi var mı?”
soruları CHP’lilerle yeni bir polemiği başlatacak gibi
görünüyor.
Önümüzdeki seçimde AK parti’nin birinci parti olacağı ve tek başına
iktidara geleceği konusunda hiçbir şüphesi bulunmayan Çelik,
“İş, aş Haydar Baş vardı. Böyle iktidar olunsa Haydar Baş
iktidar olurdu” sözleriyle CHP karşısında çok rahat
oldukları izlenimi verdi.
Çelik’le son aylarda tırmanan terörü de konuştuk. MHP ve BDP’yi
birbirlerinin değirmenine su taşımakla suçlayan Çelik’in bu
konudaki sözleri de çok konuşulacak gibi görünüyor.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in
İNTERNETHABER’in sorularına verdiği yanıtlar
şöyle:
Baykal’ın koltuğuna Kılıçdaroğlu’nun oturmasıyla birlikte
CHP’de bir değişimden bahsediliyor. Siz bir değişim görüyor
musunuz?
CHP’de değişmeli. Ama şu noktalara bakmak gerek.
CHP statükocu yapısını sürdürecek mi? Darbelerin arkasında
olmaya devam edecek mi? Ergenekoncuların avukatı olmayı sürdürecek
mi? Birkaç kıyı şeridindeki illere sıkışmış bir parti mi olacak?
Halkın değerleri ile alay etmeye devam edecek mi? Laikliği devletin
din üzerinde hegemonya kurması olarak algılamayı sürdürecek mi?
Referanduma giden bir yasayı anayasa mahkemesine götürmeye devam
edecek mi? Eğer halkçıysanız halkçılığınızı gösterin halka
itimat edin. Çekin Anayasa Mahkemesindeki başvurunuzu.
KÜRTLER TUVALET İLE MUTFAK ARASINDA BORU
MU?
CHP doğu illerinden milletvekili çıkaramadı. Yeni dönemde
bir şansı olabilir mi?
Kürt meselesi deyince aklınıza sadece
ekonomik çözümler geliyorsa insanları tuvaletle mutfak arasında bir
boruyla karıştırıyorsunuz demektir. Rüzgar deniliyor.
Rüzgarla havada duran sadece uçurtmalardır. O rüzgar kesilince
çakılır yere. Bir rüzgar görmüyorum. Üfürülen bir hava var.
Medya yaptı bunu. Daha önce de Tansu Çiller’e, Kemal
Derviş gibi isimlere yaptılar. Şimdi bu ülkede açılım değişimden
söz edecekseniz Kürt-Türk, Alevi Sünni… bütün insanların
değerlerine, acılarına saygı duyacaksınız. Kılıçdaroğlu’nda böyle
bir hava var mı yok.
KENDİ GENEL BAŞKANLARINA VEFA
GÖSTERMEYEN….
Kılıçdaroğlu’nun adaylık süreciyle ilgili de eleştiriler
var. Siz de izlediniz o süreci. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendi genel başkanına vefa göstermeyen
insanlar millete nasıl vefa gösterecekler. Bu genel
başkana iddia ettikleri gibi bir komplo ise, genel başkanlarına
iftira edildiyse onun arkasında dava arkadaşları, milletvekili
arkadaşları olmayacak da kim olacak.
Önder Sav iki kere gaf yaptı. Birinde telefonu açık bıraktı.
Korkunç ofsaytlarda bulundu. Sayın Baykal savundu. İkincisi gafı
hacca giden vatandaşa Hz peygamber ile ilgili söyledikleri. Baykal
yine arkasında durdu. Baykal’ı savunmak bana düşmez ama.
Neticede bu ekip iftiraya uğramış olduğunu söyledikleri genel
başkanlarına sadık durmadı. Halk size destek verdiğinde halka sadık
kalacağınızı kim garanti edebilir. Bir taraftan gözyaşları
ile “aman dön” çığlıkları, kapısında açlık orucu yapmalar… Sonra
bir anda her şey değişti. Bu CHP’nin kendi işi. Sonuçta CHP’nin
genel başkanını biz belirleyecek değiliz, ama ilginç.
BAYKAL VİLLA DA OTURMUYOR MU?
Kılıçadroğlu’nun üslubu ve söylemlerini çok
eleştiriyorsunuz? Havuzlu villa, Başbakan’ın maaşı…
Kongrede Sayın Kılıçdaroğlu’nu dinledim. Dış
politikada, AB konularında ne söylüyor. Eski sigortacı olduğu için
aile sigortasından söz ediyor. İLO’nun 102 nolu sözleşmesi bu.
Bizim iktidarımızda 8 tanesi hayata geçti. Yolsuzlukla mücadele
diyor. Ben soruyorum 8 yıllık iktidar döneminde ispatlayacakları
yolsuzluk varsa ve bunu Savcılığa taşımamışlarsa bunun ortakları
onlardır.
”Havuzlu villalar” diyor. Senin genel başkanın villada
oturmuyor mu?. Sayın Baykal villada oturuyor sorun olmuyor da sayın
Başbakan villada oturunca mı bir şey oluyor. Bir de CHP’liler hepsi
Mamak’ın gecekondularında oturuyor gibi. Sizin de gider
villalarınızı çekerler cevap veremezsiniz. Böyle popülizm
yapmanıza gerek yok.
KILIÇDAROĞLU’NUN ALDIĞI MAAŞ NE KADAR?
Kılıçdaroğlu diyor ki, "Başbakan 10 bin lira ile geçinemiyorsa
emekli 500 lira ile nasıl geçinecek". Ucuz popülizm budur.
İktidara geldiğinizde en düşük işçi memur emeklisine
milletvekili emeklisi kadar emekli parası verecek misiniz? Bu
popülizm. Senin aldığın maaş da başbakanın aldığı maaş kadar. Mal
beyanı yaptın 4-5 evin var. İşçinin o kadar evi var mı? Yok. Bu
ucuz popülizm kimseyi iflah etmez.
İş aş Haydar Baş vardı. Böyle iktidar olunsa Haydar Baş iktidar
olurdu.
3.5 MİLYON İŞSİZİ KAMUYA MI ALACAK?
İktidarla CHP arasında işsizliği bitirme polemiği var.
CHP'nin bu konudaki söylemlerini siz nasıl
değerlendiriyorsunuz?
3.5 milyon işsiz var. Kamuda çalışan işçi memur
toplamı da 3.5 milyon. Bunların hepsini kamuya mı koyacaksın. Bunu
yapamayacağına göre özel sektöre zorla mı aldıracaksın. Senin
işsizliğe çözümün ne bunu söyle ki sana inanılsın.
Şimdi emeklileri keşfetmiş. SGK’dan gelmiş ya. İki elim
yakanızdadır ak partiye oy verirseniz diyor. Eğer Başbakan öyle
dese kıyamet kopardı. Öyle oy alınır mı?
EN BÜYÜK POPÜLİZMİ DEMİREL YAPTI!
Sayın Kılıçdaroğlu seçimde yüzde 40 oy alacağım iddiasında.
Sizce mümkün mü?
Bu ülkede en büyük popülizmi Sayın Demirel yaptı. İki anahtar vaat
etti. Ödünç oy istedi. Bir anlamda ay-güneş vaat etti.
Türkiye’de sağ oyların dilimi yüzde 70’tir. Demirel yüzde 27 oy
aldı. Sol oy potansiyeli de bellidir. Yüzde 30.
Ecevit’in şapkasını takarak halkçı olunmaz. Ecevit
kasket taktığında Türk toplumunun yüzde 40’ı belki kasket
takıyordu. Bugün kasketli köylü bulamazsınız. Toplumun yüzde 70’i
kentli. Köylü de kasketi terk etti. 70’li yıllarda Ecevit bunu
taktığında bir karşılığı vardı. Bugün bunun bir karşılığı yok.
Diyorum bunların modeli eskidi.
YÜZDE 40 OY ÜTOPİKTİR
Yüzde 40 oy… Aç tavuk kendini darı ambarında görür. Lider
iktidara geleceğim hedefinde bulunmazsa kimse onu ciddiye almaz.
Haydar Baş da iktidara geleceğini söylüyordu.
İşçi
Partisi biz birinci partiyiz diyordu. CHP’yi onlarla karşılaştırmak
haksızlık diyebilirsiniz. Ama yüzde 40’lık bir oy oranı bugünkü CHP
için ütopiktir.
AK PARTİ’NİN OYU NE OLACAK?
Peki AK Parti’nin oy oranını nasıl görüyorsunuz?
Şüpheniz olmasın birinci parti. Tek başına da iktidar
olacağız. Neden böyle, çünkü merkezde AK Parti’ye alternatif bir
parti yok. MHP Türkçülük, BDP Kürtçülük üzerinden siyaset yapıyor.
Bunlar uç partiler. CHP sol parti, oy potansiyeli belli. DP ve
diğerleri esamesi okunmuyor. Son anketlerde AK Parti yüzde 41.8
görünüyor. Bu kendisinden sonraki iki partinin toplamından fazla
demek.
KÜÇÜMSEME YOK, PENDİKSPOR FENER’İ YENDİ
Seçmen tabanınızda ortaklık var. Saadet Partisi’ni rakip
görüyor musunuz?
Saadet Partiyi yeni kurulmadı. 2002’de de 2007’de de
vardı. Elbette rakip olarak kabul ediyoruz. İşçi partisini
de BDP’yi de MHP’yi de Türkiye partisini de rakip olarak
görüyoruz. Yüzde 100’lük bir pasta dilimi var. Bu pastaya
talip olan herkes rakibimizdir.
Bu şu demektir. Fenerbahçelisiniz. Galatasaray’da
rakibizdir. Ama kupa maçında Pendiksporla da karşı karşıya
gelebilirsiniz. Ama Pendikspor’u da küçüksemek olmaz. Pendikspor
Fener’i yendi bir kere. Kimseyi küçümsemiyoruz. Hepsi bizim
rakibimizdir, ama hiçbirisi düşmanımız değildir. Düşmanlık
zemininde değil rekabet zemininde siyaset yapıyoruz ama nezaketten
de taviz vermiyoruz.
SON AYLARDA ARTAN TERÖRÜN NEDENİ NE?
AÇILIM SÜRECİ DURDU MU?
MHP VE BDP'YE AĞIR SÖZLER
İKİNCİ SAYFADA
SAĞLAM VÜCUDA MİKROP GİRER Mİ?
Türkiye’nin öne çıkan gündemlerinden biri de artan terör
saldırısı. Neler oluyor?
Ne zaman Türkiye take-off noktasına gelse,
havalanmaya kalksa, ne zaman Türkiye ayaklarındaki prangalarından
kurtulmaya çalışsa, ekonomik olarak iyiye gitse itibarı atsa
ülkenin başına bir şey musallat edilir. Dış güçler bizi şu hale
getiriyor, paranoyak bir bakış açım yok. Ancak sağlam bir
vücuda mikrop giremez. Bizde bazı zaaflar var ki bundan
yararlanılıyor. Türkiye’de Kürt meselesi olmasa ülkede birileri de
bundan yararlanmayacak.
Kürt sorunun çözümü adına adımların atıldığı bir dönemde
terörün tırmanması tuhaf değil mi?
Devlet Kürt halkını kabul etmiyor, deniliyordu. Şu an
Kürtlerin varlığını kabul eden bir iktidar var. Dilimi
konuşamıyorum deniliyordu, şimdi devlet eliyle 24 saat yayın
yapılıyor. Cezaevlerinde anneler çocukları ile rahat konuşuyor.
Teröre gerekçe bunlardan mahrumiyet, ise bunların hepsi ortadan
kalktı. OHAL kalktı. İşkence tarihe karışıyor. Faili meçhuller
kalmadı. Çeteler içeri atıldı. Doğu güneydoğuya yatırımlar
sürüyor. Üstelik biz bu sorunu sadece ekonomik olarak
görmüyoruz. CHP öyle görüyor. Kültürel olarak da çok adım atıldı.
Terörün gerekçesi bunlarsa bunlar ortadan kalkmışsa bunu
neyle izah edeceksiniz.
Siz neyle izah ediyorsunuz?
Türkiye’nin başına çorap örmekle izah edeceksiniz.
Halkın çocukları ölünce neyi elde edeceksiniz.
Anayasa’daki Türklük tanımının değişmesi, özerklik gibi
tartışmalar var…
Irak’ta Kürt özerk bölgesi var. Federasyon Irak için çözümdür. Ama
Kürt nüfusunun üçte ikisinin batıda yaşadığı Türkiye için böyle
çözüm söz konusu değil. Türkiye’yi demokratikleşme kurtarır.
Herkesin birinci sınıf ve eşit vatandaş olmasını sağlamak
kurtarır. Bir zihniyet devrimi yapmaya çalışıyoruz.
Demokratikleşme sabahtan akşama olmuyor. 200 kiloluk adamı bir iki
ayda 80 kiloya indirmeye çalışırsanız adamı öldürürsünüz. Herkes
bilmeli ki daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük bu ülkede daha
fazla ekmek ve aşın büyümesi anlamına geliyor.
BAKANLAR KURULU SİLAHLANIP DAĞA MI ÇIKSIN!
Son aylarda artan şehitler ile hükümetin açılım politikası
arasında bağ kuruluyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün “Her şey güzel olacak”
sözünden bu yana 117 şehit verildiği söyleniyor. Artan şiddette
açılımın payı var mıdır?
Ben bunları ciddiye almıyorum. 90’lı yıllarda bir
anda 33, 40 asker şehit edildi. O zaman “Çok iyi şeyler mi olacak”
denildi. Bir kere bundan medet umarak siyaset yapmaktan
daha kötü bir şey yok. Bizim yerimizde MHP olsa terörle mücadele
için ne yapacak? Silahlanıp dağa mı çıkacak. Sayın Gül veya
Bakanlar Kurulu üyeleri silahlanıp dağa mı çıkacak.
Terörle mücadeleyi güvenlik güçleri yapar. Güvenlik güçlerinin
gerekli mücadeleyi yapması için silah, tank, tüfek, ne gerekiyorsa
yapılıyor mu? Ama sadece silahlı mücadele orta ve uzun vadede bu
sonuç getirmez. Siyasi iradenin üzerine düşenler de var. Biz de
bunu yapıyoruz.
KONUŞMAYAN ADAM GAF YAPMAZ
Hükümetin açılım süreci ne BDP’ye ne MHP’ye yaranamadı.
Hükümetin hatası yok mu?
Hiç icraat yapmayanın hata yapma şansı, konuşmayan adamın da gaf
yapma şansı yoktur. Silopi Habur hataydı. Demokratik açılımda bir
yol kazasıydı. Bunu o günde kabul ettim bugün de kabul ediyorum.
Ama bir hatadan yola çıkarak bütün iyi niyeti, aklın gerektirdiği
çözümleri elinin tersiyle itmek doğru mudur.
30 yıl yıkılan bir şeyi onarmaya çalışıyoruz. Bir sokak düşünün.
Kanalizasyon, doğalgaz, içme suyu, elektrik, telefon, kaldırım her
şey sorunlu. Bunların düzelmesi için önce kazılması gerek.
Kazıldığında arabanızı park edemez, doğru dürüst yürüyemezsiniz.
Ayağınız çamurda kalır. Tozdan geçilmez. Ama siz geçici
rahatsızlığa katlanmazsanız kalıcı huzuru
bulamazsınız.
MHP-BDP BİRBİRİNİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYOR
Terör açılım olmasın diye yapılıyor. Açılım olursa, gerçek
demokratikleşme olursa istismar edilecek bir şey kalmayacak. BDP
diye bir şey de kalmayacak. BDP işçi partisi gibi parti olacak.
BDP’nin güç kaybetmesi otomatikman MHP’nin de güç kaybetmesi
anlamına gelecek. Çünkü MHP varlığından bu yana anti tezi ile
yaşayan bir partidir. BDP ile MHP birbirinin değirmenine su taşıyan
partilerdir.