Gandi Balyoz'u Deniz Feneri ile vurdu
Abone olBalyoz tutuklamalarına muhalefetten ilk tepki CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan geldi.
Balyoz Davası kapsamında 163 asker hakkında verilen
tutuklama kararına siyaset sahnesinden ilk tepki CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Yargının siyasallaştığı eleştirisi getiren
Kılıçdaroğlu Balyoz Davası'nı Deniz Feneri davası ile
vurdu.
Deniz Feneri davasının iki yıldır Türkiye'de
sonuçlanmadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu,
"Davanın siyasallaşması Türkiye'de demokrasinin
önüne çıkacak en büyük engel olarak kendisini gösteriyor''
dedi.
Tutuklama kararının yargıçlar değiştikten sonra çıkmasına da dikkat
çeken Kılıçdaroğlu gelişmeleri dikkatle ve kaygıyla izlediklerini
belirterek, “Davaya kendi beklentilerinize uygun kararları
verecek yargıçları atamaya çalışırsanız çıkan karar tartışmalı
olur” dedi.
“İşsizlik kader değildir” mitingi için Adana’ya giden
Kılıçdaroğlu Balyoz tutuklamaları ile ilgili soruları
yanıtladı.
''Balyoz Planı'' davasında mahkemenin verdiği ara kararlara ilişkin
bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde, anayasa
oylaması sırasında yargının siyasallaşmasının doğuracağı
tehlikeleri bütün ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştığını ve
kararların çoğu kez siyasi mekanizmalar tarafından alınacağını,
yargının da alınan bu kararları yargı kararıymış gibi
onaylayacağını, ortaya çıkacak böyle bir durumunun Türkiye'de
demokrasi ve özgürlükler açısından son derece büyük risk
oluşturacağını ifade ettiğini
kaydetti.
DENİZ FENERİ NEDEN
SONUÇLANMIYOR
''İşin gerçeği şu: Yargı siyasallaştığı ölçüde Türkiye bedel
ödeyecektir, insanlar bedel ödeyecektir'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle
devam etti:
''Biz isteriz ki yargı siyasallaşmasın, insanlar oraya kendileri
geldiler. Deliller toplandıysa tutuklanmalarına gerek yok. Ama
deliller toplanmadı ve gerçekten ciddi bulgular varsa o zaman bu
konuda kamuoyunu tatmin edici açıklama yapmaları gerekiyor.
Yargının siyasallaşmasından duyduğumuz endişe şu: Bu davanın
siyasallaştığı ta başından beri belliydi. Sayın Başbakan
(Bu davanın savcısı olduğunu) daha önce defalarca ifade etmişti.
Bakınız bir 'Deniz Feneri' davası var. Daha dava bile açılmadı. 2
yıldan fazla süre geçti. Ne oldu bu Deniz Feneri'ne hala sorarız.
Sonuçlandı mı? Sonuçlanmadı mı? Ne oldu? Almanya'da yargılandılar,
Almanya'da mahkum oldular. Faillerin Türkiye'de olduğu söylendi.
Ama hiç kimse bir şey yapmıyor. Herkes yine elini kolunu sallayarak
geziyor. O nedenle davanın siyasallaşması Türkiye'de demokrasinin
önüne çıkacak en büyük engel olarak kendisini
gösteriyor.''
''Bu süreçte ilk kez kuvvet komutanları tutuklanıyor. Bu anlamda neler söyleyeceksiniz?'' şeklindeki soru üzerine de Kemal Kılıçdaroğlu, ''Önemli bir süreç. Herkes olayı büyük bir dikkatle izlemeye çalışıyor. Biz de hem dikkatle hem kaygıyla izliyoruz'' yanıtını verdi.
YARGIÇLAR NEDEN
DEĞİŞTİ?
Ortada nelerin olup olmadığını bilmediklerini belirten
Kılıçdaroğlu, ancak medyaya yansıdığı kadarıyla tutarsız bazı
delillerin olduğu, belli kişilerin toplantıya katıldığı ve iddia
edilen tarihte yurt dışında görevde olduklarının söylendiğinin
yazıldığını ifade
etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam
etti:
''Tabii işin ilginç tarafı şu: Bir davada kendinizin
beklentilerine uygun olarak karar verecek yargıçları atamaya
kalkarsanız, kamuoyuna böyle bir imaj verirseniz, çıkan karar ne
olursa olsun her zaman tartışmalı olur. Yargıçların değiştirilmesi
gerçekten kamuoyunu tatmin etmiş değil. En azından bizi
tatmin etmiş değil. Hangi gerekçe ile niçin yargıçları
değiştiriyorsunuz? Bu konuda kaygılarımız var.''
GÜÇLÜLERİN HUKUKU OLUŞTURULUYOR
Bundan sonraki sürece ilişkin bir soru
üzerine de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları
kaydetti:
''Bizler de takip edeceğiz. Haksızlık, hukuksuzluk var mıdır diye.
Zaten onları yakından takip ediyoruz. Arkadaşlarımız gidiyorlar,
bakıyorlar nerede bir insan hakları ihlali varsa o ihlallere ilgi
gösteriyorlar onları kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyoruz. Bu bizim
görevlerimizden birisi. Çünkü biz sonuçta bu ülkede demokrasi
istiyoruz. Bu ülkede özgürlükleri istiyoruz. Bu ülkede hukukun
üstünlüğünü istiyoruz. Hukukun üstünlüğünü halka götürüp, (Biz
hukukun üstünlüğünü sağlayacağız) diye meydanlarda bağıracaksınız
sonra kendi hukukunuzu oluşturacaksınız. Bu olmaz. Üstünlerin
hukuku oluşturuluyor şu anda. Güçlülerin hukuku oluşturuluyor. Şu
anda aileler perişan ediliyor. Dolayısıyla biz yargılama süreci
objektif olduğu sürece buna saygımız var, ama yargılama süreci
siyasallaştığı sürece bundan kaygımız var.''
DAVANIN YARGIÇLARI NE ZAMAN DEĞİŞTİ?
Balyoz davasını gören İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
başkanlığını Hakim Ömer Diken yapıyor. Balyoz davasının ilk
duruşmasına iki gün kala, 14 Aralık 2011'de HSYK yetki kararnamesi
olarak bilinen 1. Bölge hakimlerinin yetkilerini düzenleyen
kararname açıklanmıştı.
Kararnameye göre, "Balyoz Planı" davasına bakan İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin başkanı Zafer Başkurt görevden alınmıştı. Kurul,
sanık askerlerin bir bölümünün yakalama kararlarına karşı çıkan ve
Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın tahliyesi yönünde oy
kullanmasıyla gündeme gelen Başkurt'u Gebze'ye düz hakim olarak
atamıştı. "Ergenekon davasını yönlendirmeye teşebbüs"
soruşturmasında da adı Başkurt'un, soruşturmanın şüphelisi eski
Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile buluştuğu ve Yargıtay'a atanmak için
HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ile görüştüğü öne sürülmüştü.
ÖMER DİKEN ATANDI
HSYK, Başkurt'tan boşalan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi
başkanlığına Ergenekon davasının başlamasıyla birlikte kurulan
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ikinci heyetinin kıdemli üyesi
Ömer Diken'i atamıştı. Hakim Ömer Diken, Yargıtay 1. Ceza
Dairesi'nde 6 yıl tetkik hakimi olarak görev yaptıktan sonra iki
yıl önce İstanbul Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tayin
olmuştu.