Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Dünyanın en muazzam eserini de yapsan bunlar için kıymeti
harbiyesi olmuyor.
Farz-ı misal…
Bir zamanlar keçi patikasını andıran yolları, uçak pistini
aratmayan otobanlara çeviriyorsun, ama beğendiremiyorsun.
"Bunların derdi yol falan değil şekerim. Akaryakıtın daha
çok alınmasını istiyorlar, çünkü akaryakıttan daha çok vergi
almanın derdindeler" diye yorum kasıyorlar.
**
Aşılmaz dağların içinden tüneller geçiriyorsun. "Tünel
midir patates deposu mudur anlamadım. Oysa şu tünellerin içinden
geçerken gelincik bahçesinden geçiyormuşuz hissi verilebilirdi. Hiç
beğenmedim" diye burun kıvırıyorlar.
**
Ülkenin dört bir yanını demir ağlarla örüyor, eski kara trenleri
kaldırıp yerine hızlı trenler getiriyorsun. Ya, "Nostalji
olsun diye bindiğimiz trenlerimizi elimizden aldılar" diye
itiraz ediyorlar. Ya da "Japonya’da 500 kilometre hızla
gidiyor anacım, siz hızlı tren görmemişsiniz" diye
karalamaya çalışıyorlar.
Bakın dile kolay...
İstanbul Boğazı'nın altından, denizin bilmem ne kadar dibinden
Marmaray'ı yapıp içinden tren geçiriyorsun. Yaptığını dünya takdir
ediyor, ama bunlar "Balıkların yuvasını bozdular, yazıklar
olsun" diyor.
Hadi, "Bunun aklından zoru var" diyorsun ve
mikrofonu en akıllısına uzatıyorsun.
O da "Efendim olmamış. Marmaray'dan geçerken balık
göremiyorum" diye yorum yapıyor. Avrupa Yakası'ndan
Asya Yakası'na 80 kilometre hızla hepi topu 4 dakikada geçecek. O
süre içinde balık görmek istiyor geri zekalı düşünebiliyor
musunuz?
Yine, yerin altından tünel yapıp araba geçiriyorsun. Bu kez bir
başka akıllıya mikrofon uzatıyorsun, “Su yosunlarına çok
zarar verdi vicdansızlar” diyor.
**
İstanbul trafiğini rahatlatmak için yeni bir boğaz köprüsü
yapıyorsun. "Köprünün ayaklarını sincapların ve kirpilerin
yuvalarının üstüne diktiler. Yuvalarını yıktılar gariban
hayvanların" diye ağlaşıyorlar.
**
Dünyanın gıpta ile izlediği en büyük havaalanını yapıyorsun. Biri
çıkıp, "Ay çok büyük ya! Yürü yürü bitmedi ayol"
diye diyor. Diğeri, "Kuşların uçuş seyrini değiştirecek
yere havaalanı mı olur ya?" diyor. Bir diğeri "O
bölgedeki bütün otlar, bütün çimenler kurumuş, yok olmuş. Gidin de
facia durumu görün" diye çevre duyarlılığından dem
vuruyor.
Hele ki bir rüzgâr çıkmasın!
Hele ki bir uçak rüzgârdan dolayı pisti es geçmesin. Koro
halinde, "Rüzgârın olduğu yere havaalanı yapıldı, şimdi
uçaklar düşme riski taşıyor" bağırıyorlar. Ellerinden
gelse, toplu halde üfleyip uçak düşürecekler.
**
Tarihindeki en büyük başarısı bayrak ipi üretmek olan Türkiye'yi
muasır medeniyetler seviyesine getiriyorsun. Uzaya kendi uydunu
fırlatıyorsun, "Yedek parçasını bizim üretmediğimiz uydu
bizim sayılmaz" diyorlar.
Kendi insansız hava araçlarını yani İHA'ları, SİHA'ları yapıyorsun.
Sınırındaki teröristin yüzündeki sivilceyi gösterecek kadar ileri
teknoloji ile yapılan bu dahiyane araçları beğenmiyorlar.
Kendi Obüs'ünü yapıyorsun.
Obüs dediğin de öyle böyle değil yani. Buradan bir koyuyorsun, 40
kilometre ötedeki teröristin tepesine topu indiriyorsun.
"Üretim derken insan öldüren cihaz üretiminden bahsetmedik
kardeşim. Saman üretin saman" diye zırvalamaya
başlıyorlar.
**
"Kendi arabamızı üretelim" diyorsun. "Ya
bu işler için çok geç kaldık. Almanya'daki tesisleri gezdim,
Mercedes'e bayıldım" diyen adamı tutup Cumhurbaşkanı adayı
yapıyorlar.
S 400 denen hava savunma sistemi alıyorsun, "Bize
saydıracak kimse olmazsa biz bunları kime fırlatacağız ki? Boşuna
aldık" diyorlar.
Akdeniz'de hakkın olan petrolü arıyorsun, hezeyanlar içinde,
"Bizim orada ne işimiz var. Herkesi kendimize düşman
ettik" diyorlar.
Hava yolunu halkın yolu yapıyorsun, "Gereksiz"
diyorlar. Devasa şehir hastaneleri yapıyorsun,
"Fuzuli" diyorlar, üniversite açıyorsun,
"Önemsiz" diyorlar.
Bütün bu hizmetleri eleştirenlerin şöyle dudak uçuklatacak bir
hizmeti olur değil mi?
Yok!
İşleri güçleri sabahtan akşama kadar heykel açılışı yapmak veya
yapılmış heykelleri yıkayıp cilalamak!
Şimdi bu kafa son olarak neyi eleştiriyor biliyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, traktörün önünde verdiği galoşlu
fotoğrafı!
Bakın!
Erdoğan'ın arkasındaki traktör var ya. Cumhuriyet tarihinde ilk kez
üretimi yapılan yerli ve milli elektrikli bir traktör. Ama
adam, bu üretim hakkında iki güzel söz söyleyeceğine, Erdoğan'ın
ayağındaki galoşu gündeme getiriyor.
"Cumhurbaşkanı, çiftçinin emek verdiği tarlasına
galoşlarıyla basamaz" diyor iyi mi?
Kendisi şehit evine veya taziye evine ayakkabıyla veya galoşla
girince sorun yok. Ama Erdoğan toprağa galoşla basınca çen çen
ötmeye başlıyor.
İşte bu sakat kafa...
Bu sakat kafalar çıkıp, “Biz ülkeyi yönetirsek her şey çok
güzel olacak” diyor ve bazı kesimler de buna cidden
inanıyor ya…
Ben de buna yanıyorum!