Gael Clichy'nin Süper Lig'de beğendiği iki futbolcu
Abone olMedipol Başakşehir'in Fransız futbolcusu Gael Clichy, ''Trabzonspor'da oynayan Abdulkadir, geçtiğimiz hafta oynadığımız Rizespor maçında bize gol atan Vedat Muriç, benim beğendiğim oyuncular, beni şaşırtan oyuncular.'' dedi.
Medipol Başakşehir'in Fransız futbolcusu Gael Clichy,
şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerleyen takımı başta olmak
üzere birçok konuda Demirören Haber Ajansı'na (DHA) açıklamalarda
bulundu.
Süper Lig'de sezonun bitimine uzun zaman olduğunu belirten Gael Clichy, "Açıkçası daha çok uzun bir yolumuz var. Daha ligin başları sayılır, dediğiniz gibi milli takım haftası. Milli takımda çok oyuncumuzun olması bizim için güzel bir gösterge. Çünkü bu bizim ne kadar kaliteli bir takım olduğumuzu gösteriyor. Milli takım arasını en iyi şekilde değerlendiriyoruz. Aynı zamanda hem dinlenip hem de iyi bir şekilde çalışıp uzun maratonda hazırlanabileceğimiz en iyi şekilde hazırlanmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
"HERKES İNANIRSA BU SENE ŞAMPİYONLUK
GELECEK"
Şampiyonluk yarışıyla ilgili olarak konuşan Fransız yıldız, bu sene
herkesin inanması halinde zafere ulaşabileceklerini belirtti.
Clichy, "Bu büyük bir takım olmaktan başlar. Bilmiyorum, Guardiola'nın son röportajını izleme şansınız oldu mu? Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak ile ilgiliydi. Süper Lig ile Şampiyonlar Ligi'ni kesinlikle kıyaslamayacağım ama bir şekilde bunlar da birbirleriyle bağlantılı. Guardiola şöyle demişti; 'Buna herkesin inanması lazım. Bütün takımın oyuncuların ve taraftarın, bu bir inanma işidir ve bu herkesle başlar.' Bizim durumumuzda da aynı şey geçerli. Müthiş giden bir sezonun sonuna doğru eğer bir bocalama yaşıyorsak bu bir şeylerin tam olarak oturmadığı ile alakalıdır. Bence düzeltmemiz gereken şey de bu. Ben bunu sürekli etrafımda, buradaki çalışanlarla, diğer futbolcularla, herkesle konuşuyorum. Tamam, belki bizim de taraftarımız yok ama bu bir inanç meselesi. Eğer kulüp olarak bence büyük kulüp duruşu bu şekilde oluyor. Biz ciddi anlamda büyük kulüp olduğumuza inanıyorsak, bunu bu şekilde yansıtmamız lazım. Ben inanıyorum ki bunu herkes hissederse, herkes buna inanırsa bu sene sonunda artık şampiyonluk gelecektir" açıklamasında bulundu.
"BU KARARLILIKLA GİDERSEK BAŞARABİLİRİZ"
Ligin ikinci yarısında yapılan puan kayıplarının telafisi
olmadığını söyleyen 33 yaşındaki tecrübeli oyuncu, "Bildiğiniz gibi
ligde 2 dönem var. Aralık'a kadar olan dönem, bir de zaten ligin
sonu diye 2'ye ayırabiliriz. Açıkçası bu ligin ilk döneminde çok
fazla baskı hissetmediğiniz için biraz daha farklı oluyor. Bence
ligin rengi Şubat ve Mart ayında değişmeye başlıyor. Çünkü artık
zaman daralıyor. İşin içine kupa maçları da giriyor ve puan
farkları da kapanmaya başlıyor. Mesela şöyle bir örnek vereyim,
ligin ilk yarısında oynadığınız bir maçtan sonra maçı kazandınız,
arada belli bir puan farkı, bir dahaki maçı kaybettiğiniz zaman
telafi ederim diyorsunuz ama ligin 2'nci yarısına girdiğinizde
zaman da daraldıkça bunlar çok fazla telafi de edilemiyor açıkçası.
Bir sezondur buradayım şimdi 1,5 sene olacak, geçtiğimiz sezonun en
iyi takımı açık ara bizken ligin sonlarına doğru bunun devamını
getiremedik. Arkamızdan gelen Galatasaray'ın ve Fenerbahçe'nin bizi
geçmesine izin verdik. Bence burada devreye giren büyük takım
olmak, büyük oyuncu olmak. Geçtiğimiz sezon bunu başaramadık ama bu
sezon bu kararlılıkla gidersek bunu başarabiliriz" şeklinde
konuştu.
"PREMIER LİGİ KAZANMAK ÇOK FARKLI BİR
DUYGU"
Premier Lig'de kazandığı şampiyonluklardan söz eden Clichy, "Bu
konuyla ilgili doğruyu söylemek gerekirse, Premier Lig'i kazanmak
gerçekten çok farklı bir duygu. Kesinlikle kimse Süper Lig'i
kazanmakla mukayese edemez. 1'incisi Arsenal ile kazandığım lig
şampiyonluğunda hiç maç kaybetmeden namağlup bir şekilde ligi
kazanmıştık. Manchester City ile 2 tane şampiyonluğum var. 1'inci
şampiyonluk 44 yıl aradan sonra gelmişti. Ondan sonra zaten 2'nci
bir şampiyonluğu da yaşadık. Dediğim gibi İngiltere Premier
Ligi'nde bu şampiyonluğu yaşamak çok farklı bir duygu ama
Başakşehir'e gelirken elimde çok farklı takımlardan çok farklı
teklifler vardı. Benim de Başakşehir'i seçme nedenim, kendime bir
meydan okumaktı. Burada kazanacağım şampiyonluğum şöyle bir anlamı
olabilir. Biz yeni bir kulübüz. Rakiplerimiz çok uzun yıllardır bu
ligde olan, bu ligin büyük takımları. Eğer bu tarz rakiplere karşı
biz bu 4,5 senelik mazimizle bu şampiyonluğu kazanırsak buradaki
herkes Türk futboluna isimlerini altın harflerle yazdıracaklardır"
dedi.
"MEYDAN OKUMAYI SEVEN BİR İNSANIM"
Medipol Başakşehir ile anlaşmaya vardığı süreci de anlatan Fransız
sol bek, "Dediğim gibi Arsenal'de namağlup bir şampiyonluk yaşadım.
Üstüne Manchester City ile 44 yıllık bir aranın ardından bir
şampiyonluk yaşadım. Ben meydan okumaları seven bir insanım. O
yüzden bunu da kendime bir meydan okuma olarak gördüm. Çünkü
bazıları diyebilir ki Fenerbahçe, Galatasaray ile bu şampiyonluğu
kazanmak daha iyi olmaz mıydı? Büyük takımlarda oynamak daha iyi
olmaz mıydı? Kesinlikle demiyorum ki Galatasaray ile şampiyonluğu
kazanmak aynı tadı vermez, yanlış anlaşılmak istemiyorum. Ama
dediğim gibi kesinlikle bu Başakşehir ile görüşme sürecimde sayın
başkanımızla yaptığımız görüşmeden sonra ben kesinlikle ikna
olmuştum, kararımı vermiştim aslında. Çünkü başkanımız büyük bir
başkan, büyük bir kulüp, bize bu imkanları veriyor. Ondan dolayı
bunlar benim Başakşehir'e gelme nedenlerim" ifadelerini
kullandı.
"ŞAMPİYONLUK KUPASINI HOCAYA VERMEMİZ
GEREK"
Kariyeri boyunca çok önemli teknik adamlarla birlikte çalıştığına
değinen Clichy, Abdullah Avcı'nın isteklerini takıma iyi
anlatabildiğini vurguladı.
Clichy, "Bütün kariyerim boyunca çok önemli isimlerle çalışma fırsatı buldum. Bu ayrıcalığa eriştim. Ama bu büyük hocaların büyük bir ortak noktası vardı. Hepsinin kazandığı kupalar şampiyonluklar vardı. Bence büyük hocaları sınıflandırırken buna göre sınıflandırıyor insanlar, kazandıkları başarılara ve şampiyonluklara göre. Hocamızla ilgili konuşmak gerekirse Başakşehir sezon sonunda ligi şampiyon olarak bitirirse bu tamamen hocanın yapmış olduğu kararlardan geçmiş olacak. Çünkü hoca, antrenör olmak da kolay değil. Bazen yeri geliyor yaşlı oyuncu yerine genç oyuncuyu mu oynatsam ya da o pozisyonda başka bir oyuncuyu mu oynatsam gibi bir sürü kararları vermeleri gerekiyor ve bu ufak kararlar oyunun sonucuna etki edebiliyor. Bence eğer hocamızda şampiyonluğu kazanırsa Türk futbol tarihindeki en büyük hocalardan biri olacaktır. Abdullah hocanın devamlılığıyla ilgili tabii bu çok saygı duyulacak bir şey çünkü çalıştığı kulüpte bu kadar uzun süre çalışması takdir edilmesi ve saygı duyulması gereken bir şey. Bunlara baktığımızda idmanlarda da karşımızda çok pozitif ve iyi bir insan var. Ne istediklerini takıma ve gruba anlatabilen bir hoca var karşımızda. Ama günümüz futbolunda insanla, hocalar kazandıkları başarılara ve kazandıkları başarılara göre değerlendiriliyorlar. Bence hocamızın da bu sezon sonunda bizim oyuncular olarak şampiyonluk kupasını hocaya vermemiz gerek ki o da Türk futbol tarihindeki yerini olsun" açıklamasında bulundu.
"TÜRKİYE'YE KALİTELİ YABANCILAR GELMEYE
BAŞLADI"
Süper Lig'in her geçen gün geliştiğine vurgu yapan Clichy,
"İngiltere Premier Ligi'ni sadece Türkiye ligi ile değil diğer
liglerle de kıyaslamak bir haksızlık olur. Onları kıyaslamayalım
ama kendimden şöyle örnekler vereyim. Bir sezondur buradayım. Benim
kendi gözlerime dayanarak yaptığım tespitlerimi söyleyebilirim
size. Genelde burada takımlar taraftarı için oynuyorlar ve çok
yürekten oynuyorlar, bu bir gerçek. Aslında baktığımda şunu
görebilirim, Türkiye ligi şu an her geçen gün daha da gelişiyor.
İngiltere ligde böyle. Baktığınızda İngiltere liginde İspanyol
oyuncular, İtalyan oyuncular, Güney Amerikalı bir çok farklı
milletten, farklı ülkelerden gelen oyuncuların oluşturduğu bir
harmoniyle Premier Lig de belli bir seviyelere geldi. Türkiye'de de
böyle bir şey görüyorum. Daha çok kaliteli yabancılar Süper Lig'e
gelmeye başladı. İnanıyorum ki bu Türk futbolunu da belli bir yere
getirecektir. Ama burada olay sadece futbolcularda bitmiyor. Bence
bütün sistemin bütün futbol organizasyon şemasının bunun içinde
olması lazım" şeklinde konuştu.
"TÜRK FUTBOLUNUN ZAMANA İHTİYACI VAR"
Türk futbolunun bir gelişim içinde olduğunu ve zamanla daha da
gelişeceğini söyleyen Clichy, "Bence Türk futbolunu biraz daha
zaman ihtiyacı var. Türk futbolu zaten şu anda bir gelişim
evresinde ama tek bir insan Türk futbolunu değiştiremez. Bu Türk
futbolunu iyi kaliteli oyuncuların buraya getirebilmesi ve devam
edebilmesi için sadece bir şeyin değil birkaç şeyin değişmesi
gerekiyor. Mesela İngiltere liginde ya da diğer üst düzey liglerde,
Çok iyi statlar var. Taraftar var. Televizyondan izlediğinizde
futbolu çok büyük keyif alırsınız. Çünkü büyük oyuncular var.
Türkiye'de dediğim gibi açıkçası şaşırdım. Türkiye'de insanların
futbolu sevdiğini biliyordum ama bu derece sevdiğini bilmiyordum.
Çünkü içerideki maçlarda ya da deplasmanlara gittiğimizde
insanların futbolu ne kadar sevdiğini görebiliyoruz ama dediğim
gibi tek bir insan Türk futbolunu değiştiremez. Burada statlardan,
zemin, alınan futbolculardan, hakemler, sistemin en iyi hale
getirebilmesi lazım ki daha büyük isimler buraya gelmeye başlasın.
Türk futbolu bir gelişim halinde. Organizasyon şemasında birkaç şey
daha iyi hale getirildiği zaman inanıyorum ki Süper Lig, dünya
tarafından bilinen kaliteli bir lig olacaktır" dedi.
"TRABZONSPORLU ABDÜLKADİR VE RİZESPORLU MURİÇ'İ
BEĞENİYORUM"
Süper Lig'de önemli hücum oyuncularının oynadığını dile getiren
Clichy, "Türkiye liginde çok kaliteli santrfor ve hücum oyuncuları
oynuyor. Bunlar zaten her hafta atılan gol sayısından
anlayabilirsiniz. Biz defans oyuncuları olarak ya biz iyi müdafaa
edemiyoruz yada karşımızda oynayan santrfor, hücum oyuncuları çok
iyidir. Ama şunu söyleyebilirim ki ligde her hafta çok gol atılıyor
ve takımlar çok pozisyonlara giriyor. Her takımda kaliteli 2,3
hücum oyuncusu var ve bu ofansif oyuncuları var. Bu oyuncular ligin
gidişatını çok rahat belirleyebiliyorlar. Rakip takımlardan örnek
vermek gerekirse Trabzonspor'da oynayan Abdulkadir, geçtiğimiz
hafta oynadığımız Rizespor maçında bize gol atan Vedat Muriç, benim
beğendiğim oyuncular, beni şaşırtan oyuncular. Kendi takımımızdan
örnek vermem gerekirse de Edin Visca, zaten bütün istatistiklerde
onu gösteriyor. Oynadığı süre ve attığı gol olarak ya da verdiği
asistler bakımından bu şekilde konumlandırabilir. Ama baktığınızda
futbol bir takım oyunu her takımda bu işin kirli tarafını yapan
oyuncular var, çalışması gereken, koşması gereken. Aynı zamanda da
bir de sihirbazlar var. Maçın sonucunu her an değiştirebilecek
sihirli oyuncular var. Edin de bunlardan biri" ifadelerini
kullandı.
"TAKIM İÇİNDEKİ EN BÜYÜK PAYI VİSCA'YA
VERİYORUM"
Takım içinde ön plana çıkan bir oyuncu olmadığını söyleyen ve gelen
başarının takım oyunuyla ilgili olduğunu belirten Fransız futbolcu,
"Edin'in arkasında Junior oynamasa belki bu sağ taraf bu kadar
işlevli hale gelemezdi. Muhtemelen Junior'un Edin Visca'nın
arkasında oynaması onun da işini kolaylaştırıyordur. Dediğim gibi
bu bir takım oyunu Bazı gerçekleri de kabul etmek lazım. Bazı
oyuncular vardır o sezon takımın çok ötesinde bir performans
gösterirler. Mesela, Ronaldo'nun 60 gol atması, Messi'nin 50 gol,
geçen sezon Gomis'in 40 gol atması gibi bunlar çok büyük
başarılardı, kesinlikle bunlardan söz etmek gerekir. Bizim
takımımızda bu profilde bir oyuncu yok. Bizim takımımızda 20 golü
geçen bir oyuncumuz yok. Keşke olsa, bakarsınız bu sezon olur ama
takım içindeki en büyük payı yine Edin Visca'ya veriyorum. Çünkü
ben buraya gelmeden önce de bu istatistiklerle oynamaya devam
ediyordu" dedi.
"FUTBOL BİR TAKIM OYUNU"
Medipol Başakşehir'in Avrupa'da en az gol yiyen yakımlar içinde yer
almasını takım oyununa bağlayan Clichy, "Tabii ki futbol kolektif
bir takım oyunu. Ancak sadece bireysel sporlarda bir kişinin öne
çıkıp o alanda başarılı olduğunu söyleyebilirsiniz. Futbolda bunun
hakkında konuşmak bence çok da doğru değil. Tabii ki iyi bir kaleci
bir sezonda takımına 10-15 puan aldıran kalecidir. Şu 11 haftada
Mert bize kazandırdı. Bu Mert'in iyi olduğunun göstergesi. Ama az
gol yemek bence sadece bir kişiden başlamaz. Sadece defans hattına
bunu bağlayamazsınız. Bunlar hep birbirleriyle ilintili.
Baktığınızda kaleci onun önündeki 4'lü oyuncu, orta saha, santrfor
yani bu santrfor başlar. Çünkü, sizin ileri uçtaki oyuncunuz baskı
yaparak takıma yardımcı oluyorsa zaten orada bir defansın
parçasıdır. Bu aynı şekilde sadece defansta değil. Ofansta da
geçerlidir. Çünkü baktığınızda bir santrfor gol atmıyor gözükebilir
ama onun öncesine baktığınız zaman orta sahadan iyi pas alamıyor
olabilir. Ya da yanlardan iyi pas alamıyor olabilir. Ya da biz
defans oyuncusu olarak orta saha oyuncusunu doğru zamanda bulamıyor
olabiliriz. Ama dediğim gibi futbol bir takım oyunu. Biz defans
yaparken de şu benim için önemli, ben ileri çıktığımda pozisyonumu
kaybetsem de önümde oynayan kanat oyuncusu yerimi doldurabilir,
kademeye girebilir. Ya da orta saha oyuncusu benim açımı
kapatabilir. Bunu bilmek de zaten biz defans oyuncularının daha da
fazla rahatlatıyor" diye konuştu.
"TEK İLGİLENDİĞİM ŞEY KENDİ TAKIMIMIN
BAŞARISI"
Başakşehir'in başarısına odaklandığını ve başka bir düşüncesinin
olmadığını belirten tecrübeli oyuncu, "Benim önceliğim ve tek
düşündüğüm kendi takımım. Rakiplerle ilgili çok fazla bir şey
söylemek istemiyorum. Fenerbahçe için tabi ki bazı sıkıntılar oldu.
Sezon başında çok fazla puan kaybettiler ve bir hoca değişikliği
oldu. Bu herkesin bildiği bir şey ama dediğim gibi benim tek
düşündüğüm, önceliğim Başakşehir. Bazen çok iyi imkanlara sahip
olabiliyorsunuz. Bu imkanlara sahip olduğunuz halde iyi sonuçlar
alamıyorsanız bu sahip olduğunuz imkanlar hiç bir şey etmiyor. O
yüzden dediğim gibi şu anda bu sezon tek ilgilendiğim şey kendi
takımımın başarısı" dedi.