Futbolcu şansa inanır
Abone olSporcuların büyük bölümünün başarıya ulaşmada şans faktörünün önemli olduğuna inandığı ortaya çıktı.
Dumlupınar Üniversitesi, Beden Egitimi ve Spor Yüksekokulu
Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Veysel Küçük’ün, Kütahya 1. Amatör
Küme’de futbol oynayan ve yüzde 84’ünün üniversite ve lise mezunu
120 sporcu arasında yaptığı araştırmaya göre, sportif performansın
elde edilmesinde şans ve uğur faktörüne inanılırken, araştırmaya
katılanların yüzde 45’inin müsabaka öncesinde kendilerine şans
getireceğine inandıkları bazı davranışlarda bulunma ihtiyacı
hissettikleri belirlendi. Deneklerin büyük çoğunluğu, sportif
performanstaki en büyük şanssızlığı sakatlık ve motivasyon
yetersizliği olarak değerlendirmekte. Yrd.Doç.Dr. Veysel Küçük,
sporda başarıyı etkileyen faktörleri, sporcudan kaynaklanan iç ve
çevreden kaynaklanan dış faktörler olmak üzere iki gruba ayırıyor.
Küçük, bu araştırmanın amacının, sporcunun sahip olduğu iç
faktörlerden psikolojik özelliklerin ve özellikle şans ve uğur
faktörünün sporcu performansı üzerindeki etkisini incelemek olarak
belirtirken, başarı veya başarısızlığa sebep olan faktörler, zaman
içindeki süreklilik, kişiye bağımlılık iç-dış sabit yetenek,
görevin zorluğu, değişken gayret şans-tesadüf olarak sıralanıyor.
Kişiler genellikle başarısızlıklarını dış faktörlere bağlarken,
başarılarını ise kendi yeteneklerine bağlama eğilimi gösteriyorlar.
Sporcular, kaybetme durumunda görevin zorluğunu ön plana alırken,
kazanma durumunda yeteneği ön plana çıkarıyorlar. Sporcunun
başarısızlığın nedenlerini sistematik bir şekilde şanssızlığa
bağlamasının, sorumluluğu kabullenmemek için başvurulan bir yöntem
olduğu sonucuna varılırken, başarısızlık durumunda sporcuların, 'Bu
gün talih bize gülmedi', 'Çok şanssızdık', 'Bu rakibe karşı
elimizden bir şey gelmez' ifadeleri de bu tür inanış sahibi
olanların sıkça başvurdukları bir davranış olarak nitelendiriliyor.
ARAŞTIRMANIN SAYISAL SONUÇLARI Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı
yapılan antrenmanların sportif başarı için yeterli olduğunu
vurgularken, yüzde 14’ü de, çoğunlukla yeterlidir, şeklinde fikir
beyan ediyor. Denekler arasında yapılan araştırmada yüzde 30’luk
bir bölüm sportif performansın elde edilmesinde şans ve uğur
faktörüne inanırken, araştırmaya katılanların yüzde 45’inin
müsabaka öncesinde kendilerine şans getireceğine inandıkları bazı
davranışlarda bulunma ihtiyacı hissettikleri belirlendi. Deneklerin
yüzde 35’i ise başarı ve şans arasında ilişki olmadığını ifade
etmişlerdir. Müsabakadan önce size şans getireceğine inandığınız
davranışlarda bulunur musunuz? sorusuna yüzde 45 oranında 'Evet'
şeklinde cevap verilerken, yüzde 41’i de 'Hayır' demiş. 'Evet'
diyenlerin cevapları dikkate alındığında, dua etmek, sahaya sağ
ayakla girmek, künye ve cevşen takmak şeklindeki cevapların
ağırlıklı olarak kullanıldığı belirlenirken, bazı oyuncuların daima
aynı ayakkabı ve formayı giymeye özen gösterdiği, gerekli olsun
veya olmasın müsabakadan önce muhakkak tuvalete gittiği ve bu
hareketleri performansını belirleyici bir unsur olarak gördüğü
ortaya çıkmış. Denekler kendilerine şans getirecek davranışı
yapmadıkları taktirde yüzde 18 oranında kısmen, yüzde 25.8 oranında
tamamen başarısız olacaklarına inanmakta. Deneklerin yüzde 53’ü de
bu durumun performanslarını olumsuz etkilemeyeceğini belirtmişler.
ARAŞTIRMANIN SONUCU Sporcu, aslında aralarında hiçbir ilişki
bulunmayan nesne ve olaylarla kendi hareketi arasında bir ilişki
kurmakta. Zamanla kişi bu düşüncelerin mantıksız olduğunu bildiği
halde kendini kurtaramamakta ve bu düşüncenin yaptırdığı hareketten
sıkıntıya düşmektedir. Deneklerin yüzde 45’i kendilerine şans ve
uğur getireceğine inandıkları bazı davranışlarda bulunma ihtiyacı
hissettiklerini belirtirken, bu tarz davranışları yapmadıkları
taktirde, yaklaşık olarak yüzde 44 oranında bir grup, başarısız
olabileceklerine inandıklarını vurgulamakta. Diğer yandan batıl
düşünce, özellikle genç sporcularda duygusal dengenin korunmasını,
kendilerini güven içinde hissetmelerine ve özgüvenlerinin artmasına
yardımcı olmaktadır. Batıl düşünce ve uygulamalarının tehlikesi,
sporcunun, uğurlu nesnenin varlığına ve batıl uygulamalara bağımlı
hale gelmesidir. Batıl inançlar antrenman ve müsabaka öncesi
sporcuda isteksizlik, sinirlilik ve uyumsuz davranışlara sebep
olmaktadır. Bu sonuçlardan hareketle, yapacağı faaliyette şansın
etkili olduğunu düşünen bir kimsenin o faaliyetteki gayretini de
düşüreceği ortaya çıkar. Sporcuya göre gayret göstermesine gerek
yoktur, çünkü sonuç değişmeyecektir. Bu düşünce tarzı sporcuyu
tembelliğe itmektedir.