Futbol sahasında intikam hesapları

Euro 2012'de ikinci yarı finalisti belirleyecek karşılaşma, en azından taraflardan biri için futboldan çok daha fazla hırslar ve anlamlar yüklü olacak bugün.

Son iki yıldır borçlarını ödeyemeyip her an iflas edebileceği tahminleriyle itilip kakıldığını düşünen Yunanistan, kurtarma paketleri ve maruz kaldığı kemer sıkma önlemlerinin mimarı olarak görülen Almanya'yla karşı karşıya gelecek.

İki ülkenin başbakanları Angela Merkel ve Antonis Samaras da maçı izlemek üzere Polonya'da.

Gdansk'ta TSİ 21.45'te başlayacak maçın galibi ise, pazar günü oynanacak İngiltere-İtalya eşleşmesinin galibiyle final mücadelesine çıkacak.

Futbol aslında siyasi anlamların çok yüklü olduğu maçlara yabancı değil.

Falkland Savaşı'nın sona ermesinden bir kaç yıl sonra oynanan 1986 İngiltere-Arjantin karşılaşması. Ünlü ''Tanrı'nın eli'' golünün atıldığı maç.

1998'de Fransa'nın evsahipliğindeki Dünya Kupası finalleri sırasında İran'ın ''Büyük Şeytan'' ABD'yle eşleşmesi.

Daha gerilere gidildiğinde 1974'te Batı Almanya ile Doğu Almanya'nın karşılaşması.

Bu akşam ise, resesyondaki beşinci yılında, yıllarca ödese bitiremeyeceği borçlarla beli bükülmüş olan, nüfusun üçte birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı Yunanistan, en büyük alacaklısı Almanya karşısında belki de uzun bir süre sonra kendini normal hissetmesini sağlayacak bir sonuç peşinde olacak.

İşin futbol boyutunun tartışılacak tarafı yok. Almanya sadece bu maçın değil, turnuvanın favorilerinden. Şu ana kadar oynadığı maçlarda da giderek temposunu bulmaya başladığını da gösterdi.

Yunanistan ise, 2004'te bir Alman'ın, Otto Rehhagel'in liderliğinde ''çoğu futbolseveri futboldan soğutan bir taktik anlayışla'' oynamış, duran toplardan buldukları gollerle finale kadar ilerlemiş sonunda da şampiyon olmuşlardı.

Kötü başladıkları bu turnuvada ise, sonradan toparlanıp sürpriz Rusya galibiyetiyle de çeyrek finale yükseldiler.

'Ölüm kalım meselesinden de büyük'

Liverpool'un efsane futbolcusu ve teknik direktörlerinden Bill Shankly ''Futbol için ölüm kalım meselesi değil, bundan çok daha fazlasıdır'' sözlerini anımsatan bir ruh hali var Yunanistan'da.

Eleftheros Typos gazetesi, ''Zenginle yoksulun savaşı''nın küresel ilgi uyandırdığına dikkat çekerken, Vradyni de, savaş atfını sürdürerek, ''Bütün savaşların en büyüğü'' manşetiyle çıkmış bu sabah. Ta Nea da, ''Yunanistan-Almanya: 11 milyon 11'e karşı'' diyor.

Almanlar da, Yunanlılar kadar ateşli olmasa da, maçın saha dışı faktörlerine gönderme yapıyor.

Berliner Morgenpost, ''Yunanlılar intikam peşinde'' derken, ''Cuma günkü maç onlar için futboldan fazlası. Büyük Almanya'nın acı çektiği bir gece istiyorlar'' derken, Bild, Yunanistan'a yönelik, krizin başlangıcından bu yana alaycı üslubunu sürdürüyor.

Ülkenin en çok satan gazetesi, Atina'da drahma dağıtmış, Yunanlılara borçlarını ödemeleri için adalarını satmalarını tavsiye etmişti. Bild, maçla ilgili olarak yine acımasız bir yorum yapmış:

''Bu 90 dakika futboldan daha fazlası olacak. Euro krizi maçı da olacak bu. Keyfine varın sevgili Yunanlılar. Cuma günü mağlubiyet bedava! Dahası hiçbir kurtarma paketi sizi Joachim Löw'e karşı koruyamayacak.''

Uluslararası turnuvalarda, özellikle de futbolda, zaman zaman açıklanması güç skorlar yaşanıyor. Çok düşük bir ihtimal olsa da Cuma gecesi de benzer bir skor yaşanabilir.

Yunanistan, muhtemelen ilk düdükle birlikte disiplinli bir savunma stratejisi içinde bulacağı fırsatı değerlendirmeyi umarak başlayacak maça. Portekiz gruptaki ilk maçında benzer bir stratejiyle, yenilse de en azından Almanların futbolunu kilitleyebilmişti.

Ancak Yunanistan çok ciddi gol kısırlığı yaşıyor. Son sekiz maçta birden fazla gol atamadı.

Almanlar ise, pozisyona girmekte de gol atmakta da zorlanmıyorlar. Tarih de Almanlar'dan yana; bugüne kadar Avrupa Şampiyonaları'nda oynadıkları hiçbir çeyrek final karşılaşmasını da kaybetmediler.

Almanlar kazanırsa yarı finaldeki rakipleri İngiltere ya da İtalya olacak.

Yunanistan kazanırsa ise sadece yarı finale ulaşmakla kalmayacak, Yunan halkı belki de aylar sonra ilk kez keyifli bir güne başlayacak. Ama bu, ülkenin derin sosyal gerilimler ve yoksulluk yaratan bir krizle karşı karşıya olduğu gerçeğini değiştirmeyecek ve bu kriz yakın zamanda da bitecek gibi görünmüyor.