Fuat Uğur'dan olay yazı halkın direncini pahalılık ve açlıkla kıracaklar bomba Venezuela örneği
Abone olFahiş fiyatlar ve gıda enflasyonuyla ilgili yazı kaleme alan Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, ABD'nin Venezuela'da yaptığını Türkiye'de uygulamaya başladığını belirterek, "Eğer yeterince hızlı hareket edilmezse istenen hedefe ulaşacaklar ve millete pes dedirtip iktidarı ve Erdoğan’ı devirecekler." dedi.
Hayat pahalılığı ve artan gıda fiyatları ülkenin en önemli
gündem maddesi oldu. Son dönemde bu sorunu kabul eden Cumhurbaşkanı
Erdoğan, "Enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığı konusundaki
sıkıntıyı biliyoruz. En kısa sürede enflasyonu kontrol altına
alarak raflardaki fahiş artışların önüne geçeceğiz." mesajı
veriyor.
İktidarın en büyük sorunuyla ilgili çok konuşulacak bir yazı Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur'dan geldi. "Plan derin; halkın direncini pahalılık ve açlıkla kıracaklar" başlıklı köşe yazısında Uğur, "Türkiye’nin 1990’lı yıllardaki enflasyon-ücret artışı sarmalına onları da düşürmüşler. Şimdi Türkiye’de tekrar etmeyenin peşindeler." dedi.
"Fiyat yükseltme politikası ahlaksızca uygulanıyor"
Venezuela’da uzun zamandır uygulanan gıda enflasyonu konseptinin şu anda Türkiye’de de denenmeye başladığını yazan Uğur, "ABD aparatı tekelleşen marketler zinciri ile CHP’lilerden PKK’lılara dek tüm kesimlerin etkili olduğu hallerde, kamyonlarca ürünü “çürük” diye dökmek dâhil, sistematik olarak her türlü fiyat yükseltme politikası ahlaksızca uygulanıyor." ifadelerine yer verdi.
Devlet ihracat kotası koymadığı için üretilen tarım ürünlerinin
ülke içi talebe yetecek miktar bırakılmadan ihraç edildiğini
belirten yazar, "Arz-talep dengesi bozulunca da fiyat artıyor."
diye yazdı.
Gübreye ihracat sınırlaması
Tepkiler yükselince Ticaret Bakanlığı'nın harekete geçip gübre fabrikalarına ihracat sınırlaması getirdiğinine dikkat çeken Uğur, "Ne kadar denetleniyor, iç piyasaya sürülen gübrede ucuzlama sağlanıyor mu henüz bu konuda bilgi sahibi değiliz." görüşünü dile getirdi.
Marketlerin denetimi
Yazar Fuat Uğur, yazısında gıda enflasyonunu önlemeyle ilgili öneri ve önlemleri sıraladı, Osmanlı dönemindeki işleyen sistemle ilgili bilgiler aktardı:
"Marketlerin denetlendiği söyleniyor. Ama misal marketlerin tedarikçi firmalara HİZMET BEDELİ, FİYAT FARKI ya da PRİM FATURALARI adıyla kestikleri faturaların önüne geçilebiliyor mu? Bu yapılırsa ne olacağını hep birlikte görürüz. Bakın o vakit marketler fiyatlarla bugünkü gibi kolaylıkla oynayabiliyorlar mı? Bu tür faturaların ne olduğunu uzun uzun anlatmayacağım.
Tarım Kredi Kooperatifleri çare olmadı
Ticaret Bakanlığı yetkilileri biliyor zaten. Tarım Kredi Kooperatifleri Marketlerinin sayısı geçen dün Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde yapılan açılışla birlikte 471’e çıktı. Ama bu kooperatif marketlerle tekelleşen zincir marketler arasında evinden kalkıp 5-10 kilometrelik yolu tepmeyi gerektirecek dramatik bir fiyat farklılığı yok.
Evine yürüme mesafesinde olursa bir haftalık alışveriş için 30-40 lira civarında kârlı çıkabilirsin. Oysa sloganı tarladan sofraya olan bu marketlerdeki fiyatlar, büyük marketlerin domine ettiği piyasayı caydırıcı etkiye sahip olabilmeli. Şu andaki 400 market bile etkili olur bu konuda.
Hükümet tehdit mi ediliyor?
Hal Yasası neden bekletilir anlamak mümkün değil. Kimin işine yarıyor? Hükûmet tehdit mi ediliyor halciler tarafından? Bilelim yani.
Peki, Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde kurulan Sera AŞ bu arada neden işlevsiz hâle getirildi, bilen var mı?
İktidarın esaslı iki önemli hedefi üreticiyi ve tüketiciyi korumaktır.
Danışmanların, Osmanlı’nın uyguladığı, Provizyonizm ve Fiskalizm olarak bilinen iktisadi sistemler hakkında brifing vermesi gerekir.
Provizyonizm:
Osmanlı iktisadında kapitalizm öncesi var olan bu sisteme göre amaç tüketicinin huzuru ve refahıdır. Ticareti bir araç olarak gören Osmanlı, bir yandan üretim imkânları eğrisini mümkün olduğunca genişletirken bir yandan da ülke içindeki ürün arzını bol ve dengede tutarak, önce ülkeye yetecek miktarı ayırıp, kalanını dışarıya satarak bu düzeni sağlamıştı. Yani vatandaş kıtlıkla ve pahalılıkla karşı karşıya bırakılmamakta. Tanzimat’a kadar bu gayet güzel gitti. Daha sonra ise bu denge bozuldu. Sebepleri sıralayalım, tanıdık gelecektir:
1-Masrafların geliri aşması,
2-Ganimetlerin ve gelirlerin hazineye girmemesi
3-Savaşların ekonomi üzerindeki tahribatı
4-Çeşitli devletlere verilen ekonomik ayrıcalıklar.
Fiskalizm:
Osmanlı’nın devletin gelirlerini artırmayı ve giderlerini daraltmayı amaç edindiği, bu çerçevede vergi kaçağını sıkı bir denetimle önlemeye çalıştığı sistemin adı. Gelircilik de deniyor buna.
Osmanlı iktisat tarihine dönük yaptığı çalışmalarıyla tanınan Tarihçi ve Araştırmacı Yazar Mehmet Genç’in Devlet ve Ekonomi adlı eserinde (208. Sayfasında başlayan bölüm) bu konuda önemli bilgiler mevcut zaten. Bilmeyenler için söyleyelim. 2001’de Aydın Doğan Vakfı özel ödülünü, Türkiye Yazarlar Birliği Fikrî ödülünü, 2015 yılında Cumhurbaşkanlığı Sosyal Bilimler ve Tarih Ödülü’nü kazanan Mehmet Genç’i geçen 18 Mart tarihinde 87 yaşındayken kaybettik.
Kısacası denetim mekanizması öyle dostlar alışverişte görsün niyetiyle değil, çok etkin biçimde uygulanmalı.
Hatta bazı ürünlerde devlet üretim zincirine bile katılmalı.
"Kimse o bakanları eleştirmez hedefe Erdoğan'ı koyar"
Kısaca plan çok derin ve asla vazgeçmeyecekler.
Vatandaşın artık “Başlarım yollara tünellere, Doğu Akdeniz’e Suriye’ye” diye söylendiği andır gidişatın başladığı an.
Bu da artık başladı, haberiniz olsun.
Daha ne kadar uyaralım bilmiyorum ki...
Gıda enflasyonunun tek amacı var:
Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı devirmek.
Eğer bu oyuna gelinirse sorumlu, ekonomi ve maliye politikalarını yürüten kadroları belirleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olacaktır.
Kimse o bakanları eleştirmez, hedefe Erdoğan’ı koyar.
Bakanlık bürokrasileri ağır hareket etmemeli. Bunlar çok daha önce tespit edilip acil koduyla Cumhurbaşkanı ile paylaşılmalı."