Fuat Sezgin'in en önemli çalışması Müslümanların keşiflerini tespit etmesidir
Abone olİstanbul Kültür ve Turizm Müdürü ve Marmara Üniversitesi Dr. Öğretim Görevlisi Coşkun Yılmaz, Fuat Sezgin'in Müslümanların dünya bilim tarihine katkılarını belgeleriyle ortaya koyduğunu belirterek, icatları yeniden ihya etmesi dolayısıyla İslam bilim tarihinin kendisine çok şey borçlu olduğunu dile getirdi.
Bilimler tarihi alanında dünyanın sayılı isimlerinden olan Fuat Sezgin, vefatının ikinci yılında anılıyor.
1924'te Bitlis'te doğan Sezgin, ilk ve orta öğreniminin ardından 1943 yılında üniversite eğitimi için İstanbul'a geldi. İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsünde görev alan Alman Hellmut Ritter'in semineri sonrası hayata bakışını tamamen değiştirdi.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra "147'likler" olarak bilinen üniversiteden atılan akademisyenler arasında yer almasının ardından Almanya'ya gitmek zorunda kaldı.
Burada Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü ve müzesini kurdu. Direktörlüğünü yürüttüğü enstitünün müzesinde Müslüman bilginler tarafından yapılmış aletlerin ve bilimsel araç ve gereçlerin numunelerini yaptırarak sergiledi.
Sahasında yazılan en kapsamlı eser olarak gösterilen 17 ciltlik Arap-İslam Bilim Tarihi eserini yazdı.
Sezgin, hayattayken 2008'de Gülhane Parkı'nda İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi ve bu müzenin faaliyetlerini desteklemek amacıyla da Fuat Sezgin İslam Bilim ve Tarihi Araştırmaları Vakfı, 2013 yılında ise Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi bünyesinde Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Enstitüsü kuruldu.
30 Haziran 2018'de tedavi gördüğü hastanede vefat etti.
Vefatından bir yıl sonra ise Gülhane'de "Prof. Dr. Fuat Sezgin ve Dr. Ursula Sezgin Bilimler Tarihi Kütüphanesi" açıldı.
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Yılmaz, AA muhabirine 2018'de vefat eden Prof. Dr. Fuat Sezgin'in hayatı, ilim dünyasına katkıları, İslam, Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi hakkında açıklamalarda bulundu.
Yılmaz, Fuat Sezgin'in öğrencilik yıllarından itibaren kendisini ilme veren, Türkiye'nin 20. yüzyılda dünya ölçeğinde yetiştirdiği önemli bilim adamlarından biri olduğunu söyledi.
Sezgin'in 1960 darbesinin ardından üniversiteden atılması sebebiyle çok sevdiği ülkesinden ayrılmak zorunda kaldığını anlatan Yılmaz, "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nin açılışında çok duygulanarak anlatmıştı. Birden gazetede ismini üniversiteden atılanlar arasında görüyor. Şöyle demişti, 'Üniversiteden atılıp Almanya'ya gitmeye karar verince, bavulumu aldım, sisli bir günde Galata tarafından İstanbul'u seyrettim ve ağlayarak ülkemden ayrıldım. Bir de şimdi çok duygulandım. Eserlerimden ülkemde çok büyük bir müze açılıyor ve beni bu ülkenin başbakanı, bakanları karşılayıp ağırlıyor. Bu da beni çok duygulandıran bir durum.' Hem gidişi hem de dönüşüyle ilgili paradoksal durumu çok duygulu bir dille anlatmıştı." şeklinde konuştu.
Fuat Sezgin'in hayatını ilme adadığını ifade eden Yılmaz, Sezgin'in en önemli özelliğinin İslam, bilim ve teknoloji tarihinin en temel konularını, öncü ilim adamlarını, icatlarını, dünya bilimini derinden etkileyen keşifleri ortaya koyması olduğunu dile getirdi.
İslam'ın ilk asırlarında dünya bilim tarihinde altın çağ oluşturduğunu anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Hem İslam'dan önceki bilimsel keşiflerin tespiti ve dünyaya aktarımı ve kendilerinin ortaya koymuş oldukları icatlar itibarıyla İslam tarihi dünya bilim tarihinde çok parlak dönemlere sahip. Ancak bu sonraki yüzyıllarda belki unutulmuş belki unutturulmuş. Başkaları tarafından sahiplenilmiş, hatta yok sayılmış. Bu açıdan Müslümanlarda kompleks oluşmuş. 'İslam gelişmeye mani mi, bilime mani mi?' 'Müslümanlar neden gelişemiyorlar, neden ortaya bir şey koyamamışlar?' Halbuki bunlar, tarihi bir gerçekliği değil tarihi bir yalanı, tarihi bir yanılgıyı, tarihi bir inkarı ifade eden cümlelerdi. Çünkü Müslümanların bilim tarihinde ortaya koymuş oldukları icatları anlatan yoktu. Fuat Sezgin'in bizim tarihimizde, dünya bilim tarihinde özelde yapmış olduğu en önemli çalışma Müslümanların dünya bilim tarihindeki, kendinden sonraki dönemleri etkileyen, pek çok keşfe ilham kaynağı, dayanak olan keşifleri tespit etmiş olmasıdır. Bugün İslam bilim tarihi Fuat Sezgin'e, önemli ölçüde tarihte ortaya koymuş olduğu icatların, yeniden gün yüzüne çıkarılmasını borçludur."
"İslam bilim tarihinin icat ve eserleriyle ilgili çok önemli bir çalışma yaptı"
Sezgin'in eser ve icatların kimler tarafından, ne zaman, nasıl yapıldığını yazılı kaynaklarla ortaya koyduğunu belirten Yılmaz, ayrıca bunları hacimli eserlerle, makalelerle ve konferanslarla da insanlık tarihine sunduğunu kaydetti.
Fuat Sezgin'in İslam bilim tarihinin icat ve eserleriyle ilgili çok önemli bir çalışma yaptığına da işaret eden Yılmaz, şunları aktardı:
"İslam bilim tarihinde ortaya konulan, dünya tarihini etkileyen öncü keşiflerin, icatların bire bir eserlerinin modellemelerini de yaptırdı. Kaynaklardaki tariflerden hareketle -İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nde bunun yaklaşık 600 tane örneğini görüyoruz- bunların modellemelerini yapıp, nasıl çalıştığını ve nasıl bir etkiye sahip olduğunu örnekleriyle ortaya koydu. Bu da Fuat Sezgin'in ülkemize, insanımıza ve bilim tarihimize yapmış olduğu önemli hizmetlerden birisini oluşturuyor."
İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nin 2005-2006'da dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın girişimleriyle gündeme geldiğini aktaran Yılmaz, müzenin İstanbul'un en önemli merkezlerinden Topkapı Sarayı'nın bahçesi olan Gülhane'de kurulmasının hem bu çalışmalara hem de Fuat Sezgin'e verilen değeri ortaya koyduğunu söyledi.
Müzede yer alan bütün eserlerin Fuat Sezgin tarafından bizzat belirlenip, yerleştirildiğini aktaran Yılmaz, "Aslında İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi dünyada İslam bilim ve teknoloji tarihine ait modellemelerin örneklerinin yer aldığı en zengin müze. Kültür ve Turizm Bakanlığımıza bağlı bu müze yaklaşık 600 eserlere hem ülkemiz açısından hem de dünya açısından önemli bir bilim tarihi merkezi." diye konuştu.
Müzenin ziyaretine büyük önem verdiklerini dile getiren Yılmaz, Milli Eğitim Bakanlığı ile proje geliştirdiklerini ve Kültür ve Turizm Bakanlığının ilgiyi artıracak farklı çalışmalar yaptığını ifade etti.
"Fuat Sezgin İstanbul Üniversitesinde öğretim üyesi iken de parlak bir bilim adamıydı"
Dünya tarihine bakıldığında başta kendi yetiştirdiği beyinler olmak üzere dünyadaki yetişmiş beyinleri kendi ülkesine çeken ülkelerin her zaman bilim tarihi başta olmak üzere pek çok alanda başarılı olduklarını vurgulayan Yılmaz, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman gibi sultanların fethettikleri yerlerdeki önemli bilim ve sanat insanlarını İstanbul'a getirerek onlara çok büyük imkan sunduklarını anlattı.
Böylece şehrin, bilim ve kültür merkezi olmasını sağladığını bildiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yazık ki son asırlarda ülkemiz bu anlayışını terk etmiş. Ülkemizde yetişen çok çok beyin yurt dışına gitmiş. Fuat Sezgin bunlardan birisi. Aslında Fuat Sezgin İstanbul Üniversitesinde öğretim üyesi iken de parlak bir bilim adamıydı. İmkan ve fırsat verilse sözünü ettiğimiz çalışmaları burada yapabilecek bir bilim insanıydı. Ancak bir darbe ile gönderildi. Bugün Türkiye bir devlet politikası olarak yurt dışına giden başta kendi insanlarımız olmak üzere farklı bilim insanlarını ülkemize çekecek çok önemli hukuki düzenlemeler ve ekonomik planlar hazırladı. Kemal Karpat, Halil İnalcık, Şerif Mardin, Fuat Sezgin gibi isimlere Türkiye yakın ilgi gösterdi.
Vefatından bir buçuk ay önce Fuat Sezgin'i burada ziyaret ettik. Fuat Sezgin çok zor ikna olan bir insandır. Bir şeyi kabul edebilmesi için çok emin olması lazım. Bunun için de çok fazla test yapar. Şunu bizzat kütüphanede duydum; 'Ben artık yeni bir Türkiye kurulduğuna inanıyorum ve bu Türkiye'yi Sayın Cumhurbaşkanımız inşa ediyor. Ben bu 15 yıllık sürede bunu gördüm ve buna şahit bulundum. Ömrümün bundan sonraki kalan kısmını da gençlerimize yeni Türkiye'yi, imkanlarını ve moral motivasyonlarını anlatarak geçireceğim. Onların kendilerine ve memleketimize güvenmeleri gerektiğini anlatacağım. Bunu da Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a borçluyuz." diye anlattı."
Devletin bu isimlerin cenaze merasimlerine ve kabirlerinin yapımına varıncaya kadar üst düzey ilgi gösterdiğini dile getiren Yılmaz, "Fatih Sultan Mehmet'in bir Ali Kuşçu'yu nasıl karşılayıp ağırladığını biliyoruz. Bugün de devlet politikası açısından baktığımızda aslında Selçuklu ve Osmanlı'nın yükseliş ve parlak dönemlerine ait ilginin devletin en üst düzey mertebesinde gösterildiğine şahit oluyoruz." dedi.
"Türkiye'ye getirmek istediği kitaplarının bir bölümüne Almanya tarafından el konuldu"
Kültür ve Turizm Müdürü Yılmaz, devletin ilim adamalarına verdiği değeri görmesi üzerine Fuat Sezgin'in "kitaplarımı getireceğim" dediğini ve hükümetin de Gülhane Parkı'nda bulunan bir binayı restore ettirerek Fuat Sezgin-Ursula Sezgin Bilimler Tarihi Kütüphanesi'ni oluşturduğunu belirtti.
Yılmaz, kütüphaneyi de vakfın işlettiğini ve Sezgin'in 18 bin kitabının yanı sıra bakanlığın da uygun eserlerle kütüphaneyi zenginleştirmeye devam ettiğini kaydetti.
Fuat Sezgin'in Türkiye'ye getirmek istediği kitaplarının önemli bir bölümüne Almanya tarafından el konulması ile ilgili de açıklamalarda bulunan Yılmaz, konunun sadece bilim tarihinin değil kültür ve özgürlük tarihinin hukuki açısından değerlendirilmesi gereken bir mesele olduğunu söyledi.
Fuat Sezgin'in kişiliğindeki hassasiyetin kitap tasnifinde de kendisini gösterdiğini dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Kendi parasıyla aldığı kitapları ayrı etiketleyip not eder, enstitünün parasıyla aldığı kitapları ayrı kataloglardı. O yüzden hangisinin hocanın şahsi kitabı hangisinin enstitünün kitabı olduğu çok belirgin ve notlarda, kaynaklarda da yer alıyor. Kendi kitaplarını 'Türkiye'de artık bilim yapılır ve ben buna destek vermeliyim' kanaatinde olunca her biriyle ayrı bir hatırası olan çok özel kitaplarını Türkiye'ye getirmeye karar veriyor. Yaklaşık 50 bin kitabı var. Bunların 18 bin tanesi Türkiye’ye geldi. Ancak diğerlerine Almanya mahkeme kararıyla el koydu. Ancak şu anda Almanya ve Fuat Sezgin Vakfı bir uzlaşma sürecini yürütüyor."