Fuat Oktay: Türkiye, haklının ve işgalin gerçek mağduru Azerbaycan'ın yanındadır
Abone olCumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Uluslararası toplumun tarafsızlık adı altında saldırgan tarafı, işgalci Ermenistan'ı ödüllendiren bir yaklaşımı doğru değildir, bunun sürdürülemeyeceği de açıkça görülmüştür. Türkiye, haklının ve bu işgalin gerçek mağduru Azerbaycan'ın yanındadır" dedi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Siyaset, Ekonomi ve Toplum
Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) Kriter dergisine verdiği röportajda,
iç ve dış politika gündemindeki önemli konulara ilişkin
değerlendirmelerde bulundu.
Ermenistan'ın, Azerbaycan topraklarında işgalci olduğunu belirten Oktay, "Ermenistan, bu bölgede barış ve istikrarın önünde en büyük engel olduğunu bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir. 27 Eylül günü başlatılan saldırılar, Ermenistan'ın Tovuz'da sahnelediği provokasyonlarının devamıdır. Uluslararası hukuku ve ateşkesi bir kez daha ihlal eden Ermenistan hem Azerbaycan ordusu mevzilerini hem de sivil yerleşim merkezlerini hedef alarak sivil can kayıplarına ve yaralanmalara neden olmuştur. Bu açıdan bakıldığında, BM ve AGİT bünyesinde alınan kararlara aykırı işgalini devam ettiren Ermenistan'ın uluslararası hukukun sivillerin korunmasına dair tüm hükümlerini de ihlal ettiği görülmektedir" dedi.
'Ermenistan'ın Türk düşmanlığından başka sermayesi yok'
Oktay, Ermenistan'ın 10 Temmuz'da yayınlanan Milli Güvenlik Strateji Belgesi'nin de, Türkiye ve Azerbaycan'ı düşman ve tehdit olarak gören tutumlarının yansıması olduğuna işaret ederek, "Ermenistan'ın dünyaya Türk düşmanlığı prizmasından bakıyor olması sağlıklı bir bakış değildir. Bütün bunlar birlikte düşünüldüğünde, Ermenistan'ın Türk düşmanlığından başka sermayesi olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak şu sözü hatırlatmak isterim. Yel kayadan ne koparabilir?" diye konuştu.
'Türkiye işgalin mağduru Azerbaycan'ın
yanındadır'
Türkiye'nin Azerbaycan ile kardeşliği ve stratejik ortaklığının bölgedeki istikrarın garantisi olduğunu vurgulayan Oktay, Yukarı Karabağ ve çevresindeki bölgelerde 28 yıldır devam eden Ermeni işgalinin sona erdirilmesine yönelik somut adımlar atılmaması, Ermenistan'ın artan provokasyonları ve Azerbaycan topraklarına saldırılarının Azerbaycan'ın sabrını taşırdığını, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkını kullanmaya mecbur bıraktığını söyledi.
Yukarı Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunun altını çizen Oktay, şunları kaydetti:
"Azerbaycan bu harekâtı uluslararası anlaşmalarla tanınmış kendi ülke sınırları içinde, yani kendi öz topraklarında, halkını korumak, toprak bütünlüğünü, barış ve istikrarı tesis etmek için icra ediyor. Dolayısıyla, uluslararası toplumun tarafsızlık adı altında saldırgan tarafı, işgalci Ermenistan'ı ödüllendiren bir yaklaşımı doğru değildir, bunun sürdürülemeyeceği de açıkça görülmüştür. Bu anlayışla Türkiye, başta AGİT Minsk Grubu Eş Başkanları olmak üzere, uluslararası topluma 'Ermenistan'a işgal ettiği topraklardan çekilmesine yönelik gerekli baskıyı kurmaları' çağrısında bulunmuştur. Türkiye, haklının ve bu işgalin gerçek mağduru Azerbaycan’ın yanındadır. Uluslararası hukukun ve adaletin Azerbaycan’ın tarafında olduğu bu süreçte Azerbaycan'a desteğimizi tarihi kardeşlik bağlarımızdan gelen bir sorumluluk olarak görüyor aynı zamanda 28 yıldır Ermeni işgalinden türlü acılar çekmiş kardeşlerimizin yanında olmayı vicdani bir zorunluluk olarak addediyoruz."
Türkiye'nin, Libya, Suriye ve Doğu Akdeniz'deki meselelerle uğraşırken Azerbaycan'a yönelik saldırılara sessiz kalacağını düşünenlerin yanıldıklarını kaydeden Oktay, Türkiye'nin Azerbaycan'a güçlü desteğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, her düzeyde her platformda ilan ettiğini bildirdi.
'Liderler Cumhurbaşkanımızla görüşmek için yarışıyor'
Doğu Akdeniz'deki gelişmelere de değinen Oktay, Yunanistan ve Rum Kesimi'nin savunduğu tez ve argümanların uluslararası hukuka göre dayanaksız olduğunu belirterek, "Bu çerçevede, Türkiye'nin mevcut pozisyonu ve gelecekte takınacağı tutum da nettir. Ülkemiz, Doğu Akdeniz'de hem kendisinin hem Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını gözetmekle mükelleftir, ancak hiçbir ülkenin hakkında da zerre kadar gözü yoktur. Biz uluslararası hukuka bağlıyız. Bir yandan diyalog, iş birliği ve diplomasi vasıtasıyla sorunların barışçı yollarla çözümünü desteklemeye devam edeceğiz, diğer yandan hak ve çıkarlarımızın korunması noktasında kararlı duruşumuzdan bir an olsun taviz vermeyeceğiz" ifadesini kullandı.
Doğu Akdeniz'de ihtilafların yalnızca kıyıdaş devletler arasında varılacak mutabakatlar ile çözülebileceğini dile getiren Oktay, "Ülkemizi dışlamaya çalışan hiçbir planın ise gerçekleşme şansı bulunmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız, AB ülkeleri liderleriyle neredeyse her gün görüşüyor. Daha doğrusu, Batılı liderler Cumhurbaşkanımızla görüşmek için yarışıyorlar. Bilhassa Doğu Akdeniz özelinde, ihtilafın gündeme geldiği ilk günden bu yana tüm söylemlerimizde açık ve net bir şekilde diyalog ve iş birliği vurgusu yapıyoruz. Dolayısıyla, diplomasinin yeterince kullanılmadığına yönelik eleştirileri asla dikkate alamayız. Türkiye sahada da masada da gücünü ortaya koydu. Bundan sonraki süreçte de anlaşmazlıkların çözümü yolunda Türkiye'nin ilk tercihi diplomasi olacaktır" dedi.
Oktay, Türkiye'nin arzusunun tüm sorunların karşılıklı anlayış ve iş birliği nezdinde hakça çözüme kavuşturulması olduğunu belirterek, "Bu yaklaşımımızın zafiyet olarak algılanmasına asla müsaade etmeyiz. Diplomasinin sonuç vermediğini, hak ve menfaatlerimize halel geleceğini gördüğümüz noktada da sert gücümüzü kullanmakta tereddüt etmeyiz" diye konuştu.
'Filistin davasına ihanet eden ülkeler endişe verici'
Oktay, "Filistin'de Filistinlileri yok sayan bir paylaşım yapılıyor. ABD Başkanı Trump'ın öncülüğünde onun ifadesiyle 'yeni bir Ortadoğu' kuruluyor. Bu tablo ne üretecek?" şeklindeki soru üzerine, Ortadoğu'da barış ve istikrarın sağlanması için işgal edilmiş Filistin topraklarının sahiplerine teslim edilmesinin şart olduğuna dikkat çekti.
Oktay, şöyle konuştu:
"Tamamen İsrail'in çıkarları doğrultusunda hazırlanan, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olacağı ve İsrail'in silahlardan arındırılmış Filistin devletinde üst güvenliği üstleneceği 'sözde barış planı' temelinde oluşturulmaya çalışılan Yeni Ortadoğu’nun barış ve huzura katkı sağlamayacağı aşikardır. Filistin Davası’na ihanet ederek bazı ülkelerin Arap Barış Girişimi ve İslam İşbirliği Teşkilatı çerçevesindeki taahhütlerin hilafına adeta İsrail'le 'normalleşme' yarışına girmesi fevkalade endişe vericidir. Filistin davasına büyük zarar vereceği kesin olan bu 'kerameti kendinden menkul' adım, İsrail'i Filistin'e yönelik gayri meşru uygulamalarını ve Filistin topraklarındaki işgalini kalıcı hale getirmek konusunda daha da cesaretlendirecektir."
Ortadoğu'da kalıcı barış ve istikrarın tesisinin tek yolunun Filistin meselesinin uluslararası hukuk ve BM kararları çerçevesinde adil ve kapsamlı çözüme kavuşturulmasından geçtiğini vurgulayan Oktay, bölge dışı aktörlerin baskı ve zorlamaları sonucunda, dar çıkar kaygılarıyla verilen sorumsuz tavizlerin bu gerçeği ortadan kaldırmasının mümkün olmadığının altını çizdi.